Sezgisel karar almanın güvenirliğini test etmek için gözden kaçması neredeyse imkansız olan gorillerden yararlanıldı. Ancak araştırmaya katılanların yarısı gorili gözden kaçırdı! Neden mi… On yıl kadar önce, Amerikalı iki genç psikolog, Dan ve Chris Harvard’da bir araştırmaya imza attı. Sonuçlarını da Görünmez Goril” adlı kitaplarında topladılar. Araştırma sürprizlerle doluydu. İki genç, bu araştırmalarıyla 2004 yılında Nobel ödülünün sahibi oldu. Kitap, geçtiğimiz ay Türkiye’da yayınlandı. Alıp okudum. Başta kendiminkiler olmak üzere diğer insanların sezgilerine bakışım değişti. Neyse, araştırmamızı anlatarak yazıya başlayalım.
YOKSA GORİLİ GÖRMEDİNİZ Mİ?
Dan ve Chiris bir deney için öğrencilerden oluşan gönüllülerden yaklaşık bir dakika süren bir filmi izlemelerini istiyordu. Filmde birileri siyah, değerleri beyaz giymiş iki basketbol takımının oyuncuları arasındaki paslaşma gösteriliyordu. Öğrencilerden istenen, konsantre olarak, hangi takımın kaç pas attığını öğrenmekti. Ama iki genç araştırmacının gerçek amacı paslaşmayla ilgili değildi. Pas sayma görevinin amacı, denekleri ekrandaki bir şeyle meşgul etmekti. Filmin yarısına doğru, goril köstümü giymiş bir kız öğrenci ekrana giriyor, oyuncular arasında duruyor, kameranın karşısına geçiyor, göğsünü yumrukluyor, dokuz saniye kaldıktan sonra da gidiyordu. Gösterinin ilginç tarafı işte buradaydı. Filmi seyredenlerden yarısı, babketbolculara konsantre olduklarından gorili görmemişlerdi. Devamını Chris ve Dan’dan dinleyelim: “Deneklere pas sayısını sorduktan sonra daha önemli sorulara geçiyorduk.
SORU: Sayma işlemini yaparken olağandışı bir şey dikkatinizi çekti mi?
CEVAP: Hayır.
SORU: Oyunculardan başka bir şey gördünüz mü?
CEVAP: Evet. Bazı asansörler vardı. Ayrıca duvarlara S harfi çizilmişti. S’lerin amacının ne olduğunu anlamadım.
SORU: Oyunculardan başka kimseyi gördünüz mü?
CEVAP: Hayır.
SORU: Bir goril dikkatinizi çekti mi?
CEVAP: Ne?
Deney, farklı koşullar altında, farklı tür gruplarla, farklı ülkelerde pek çok kez tekrardı. Sonuç hep aynı çıkıyordu. Filmi görüp gorilleri fark etmeyenler ikinci kez izledikten sonra “Bunu görmemiş miyim? Olamaz” diye tepki veriyorlardı. Peki acaba gorili görünmez kılan neydi? Bu algı yanılsaması, beklenmedik bir nesneye dikkat edilmemesinden kaynaklanıyordu. Bilimsel adı ’dikkat eksikliği kaynaklı körlük’tü. Kitapta pek çok ilginç örnek yer alıyordu. Bunlardan birini anlatalım: 1995 yılında polis bir grubu kovalıyordu. Polisin arasında hayli deneyimli, ödül sahibi bir memur vardı. Adı Conley idi. Kaçanlardan birini yakalıyor ama tam bu yakalamanın olduğu yerde, bir sivil polis arkadaşı diğer kaçanlardan feci dayak yiyordu. Coley, işte bu sahneyi görmemişti. Tıpkı gorilleri göremeyenler gibi… Davadan sonra suçlanan tek kişi Conley oluyordu. Savcılar, Conley’in yalancı şahitlikle ve adaleti engellemekle itham ediyorlar ve 34 ay hapis cezasına çarptırıyorlardı. Conley, bu karar üzerine Boston Polis Kuvvetleri’nden kovulmuştu. Yalnız, Conley davasıyla uğraşan bir gazeteci, işi ciddiye alıyor kendisini Dan’in laboratuvarında götürüyordu. Yapılan araştırmada Conley filmi seyrederek gorili görmüştü. Goril araştırmaları yargıyı ikna etmişti. Olaydan bir yıl kadar sonra Conley yeniden Boston’daki polislik görevine dönecekti. Görevde olmadığı yıllar için 647 bin dolar tazminat almış, 2007 yılında da dedektifliğe terfi etmişti.
Başka bir çarpıcı örnek verelim. 2001 yılının şubat ayında Hawai yakınlarında seyreden USS Greenville nükleer denizaltısının kaptanı Scott Waddle, birden su yüzüne çıkma emri vermişti. Emirle birlikte büyük bir gürültü kopmuştu. Denizaltı, bir Japon balıkçı gemisinin tam altından hızla yüzeye çıkmıştı. Peki yanlış giden neydi? İleri teknoloji ürünü bir denizaltı en yeni sonarı kullanmasına ve deneyimli bir mürettebata sahip olmasına rağmen, burnunun dibindeki 70 metrelik gemiyi nasıl görememişti? NBC muhabiri Stone Philips, olay üzerinde kaleme aldığı yazıda şunları söylüyordu: “Waddle periskop başında daha uzun kalsa ya da periskopu biraz yukarı kaldırsa, Japon balıkçı gemisini görebilirdi. Üstelik, kaptan doğru yöne baktığından hiç şüphesi olmadığını ifade ediyordu. Yalnız kaptan çok önemli bir şey daha söylüyordu: “Onu görmek için bakmıyordum. Görmeyi de beklemiyordum.”
Peki Chris ve Dan’in bu araştırmalarda çıkardıkları sonuçlar neler? “Sezgilerinize karşı uyanık olun. Zihinsel hızlı idrak sistemlerimiz, çözmek üzere evrimleştiği için sorunları çözmekte çok başarılıdır. Ama kültürlerimiz, toplumlarımız ve teknolojilerimiz artık atalarımızın zamanındakinden daha çok karmaşık. Pek çok durumda sezgiler, modern dünyanın sorunlarını çözmeye iyi adapte olamıyorlar. Özellikle önemli konularda rasyonel analiz yerine sezginize güvenmeden önce iki kez düşünün ve karar verme dürtülerine karşı sezginini daima çare olduğunu söyleyenlere karşı uyanık olun” diyorlar.
Yazan : Aydın Demirer / İşte İnsan