Anasayfa / Etiket: lider

Etiket Arşivi: lider

Üç Liderden Üç Ders

Kalıcı planlar yapmak da, gündelik ilerlemeler kaydetmek de kendi elimizde. Bu esnada, daha önce bu yolları yürümüş ve hatta zirveye ulaşmış insanların hayatlarına bir göz atmak; ciddi dersler çıkarmamızı sağlayabilir.

Yeni yıla gireli çok uzun zaman olmadı ancak bu seneki kariyer/ iş planlamalarının yapılması için vakit geldi de geçiyor bile… Kalıcı planlar yapmak da, gündelik ilerlemeler kaydetmek de kendi elimizde. Bu esnada, daha önce bu yolları yürümüş ve hatta zirveye ulaşmış insanların hayatlarına bir göz atmak; ciddi dersler çıkarmamızı sağlayabilir.

Fortune Dergisi, klasikleşmiş dünya liderleri listesini elli isimli yeni hâlini geçtiğimiz günlerde paylaştı. Listede Papa’dan, LeBron James’e; Shakira’dan Lisa Su’ya dek alanlarında sözü geçen, kitleler üzerinde etki alanlarını oluşturmuş pek çok farklı sektörden lider var Devamını Oku »

Karizmatik Değil, Alçakgönüllü Liderlere İhtiyacımız Var

Liderlik kavramını saplantılı bir şekilde abartıyoruz.

Liderlik elbette çok değerli ama birlikte yaşama ve birlikte başarma bilinci olmayan bir topluluğu tek başına bir liderin refaha kavuşturması da mümkün değil. Bugün çoğu şirket çalışanlarının şirkete bağlılıklarının düşük olması, liderliği yücelten, yönetmeyi ve insana değer vermeyi küçümseyen anlayış nedeniyledir.

Karizmatik liderler”, şirketleri yönetirken “birlikte başarmaya değil”, tek başlarına kendilerinin hem hedefi belirleyecekleri hem stratejiyi saptayacakları hem de her konuda en doğru kararı alacakları inancında oldukları için, çalışanlar da doğal olarak kendilerini şirkete yabancı hissederler, kendi kişisel gündemlerinin dışındaki konulara ilgi göstermezler.

Hiçbir şirket, sadece tek bir insanın emir komutasıyla başarılı olamaz. Bütün kararları şirket liderinin aldığı Devamını Oku »

Siz, Sizinle Çalışmayı İster Miydiniz?

Yönetici pozisyonları için yaptığımız mülakatlarda görüşmemizin temelini oluşturan iki önemli sorum oluyor adaylara:

“Siz, sizin gibi bir yöneticiyle çalışmak ister miydiniz?”

“Nasıl yönettiğinizi izah eder misiniz?”

Bu iki soru üzerine saatlerce konuşabiliriz. Hep anlattığımız gibi, en zoru insanın kendini bilmesi, kendinin farkında olmasıdır. Yönetici olduğunuzda ise bu mesele daha da zorlaşıyor. Elbette birçok kişi ne kadar demokrat, babacan, yeri geldiğinde ne kadar sonuç odaklı olabildiğinden bahsediyor. Ama inanın, bu klişe cevaplar değil duymak istediğimiz.

Dünya standartlarında liderliğin kabul görmüş bazı kuralları var zaten, bunlara sahip olmanız en temel gereksinim. Ancak yeni dünyada bu da bize yetmez. Bize kendi tarzı, duruşu olan ve ilham verebilen liderler lazım. Devamını Oku »

Lider oldun mu? Lider doğdun mu?

Dünya pazarının gittikçe küçüldüğü ölçek ve rekabet şartları dikkate alındığında ; liderlik, firmaların başarıya ulaşmasında ve başarı performansını zirvede tutmasında önemli rol oynayan faktörlerden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Liderlik kavramı üzerine birçok üniversite, kurum, basın-yayın araştırması bulunması ile birlikte, son zamanlarda lider çalışanların şirketlere kazandırmış olduğu verimli ve sonuç odaklı çalışma anlayışı, şirketleri liderlik eğitimi üzerine yönlendirdi.

Peter G. Northouse, Liderlik: Kuram ve Uygulamaları kitabında, liderlik kelimesini ortak bir amacı gerçekleştirmek için bir grup insanı etkileme süreci olarak açıklarken, liderlik kavramı üstatlarından John W. Gardner ise, “Liderlik” isimli çalışmasında, belirlenen ortak bir amacı gerçekleştirmek Devamını Oku »

Erken Kalkan CEO Olur (mu?)

Başarıya ulaşmış insanların sadece sosyal hayatında yapmış olduğu şeyleri uygulamaya kalkarsanız size kötü bir haberimiz var. Başarılı olamazsınız! Bunlar başarının arkasındaki gerçekleri gizleyen magazinsel detaylardır. Ortadaki bir başarıyı kişinin içmiş olduğu kahveye bağlarsanız, o zaman o kişinin stratejik fikirlerine ve çalışma prensiplerine saygısızlık etmiş olursunuz!

Mesela CEO ‘ların bazıları sabah 4 veya 5 te kalkıyor diye siz de kalkarsanız, bir yere CEO olmazsınız. Öyle ya, erken kalkan CEO olsaydı her sabah namazına kalkan imamlardan ala CEO olmazdı.

CEO’lar saat kaçta kalkıyor?

  • Sabah sıkı bir kahvaltı ve portakal suyu içerseniz de yine CEO olmazsınız.
  • Sabah işe başlamadan önce yarım saat spor yapar, koşar veya ağırlık çalışırsanız da CEO olmazsınız.
  • CEO’nun biri günde 7 bardak kahve içiyormuş. Siz de çok kahve içiyorsunuz diye CEO olmazsınız.
  • Mesela Vehbi Koç her gün patates haşlaması yermiş. Siz de yerseniz onun gibi olamazsınız.
  • Steve Jobs kitap okumayı seviyormuş. Siz de okuyunca CEO olmazsınız.

Devamını Oku »

Yetkinin ötesinde liderin olmazsa olmazları nedir?

Her liderin genel itibariyle bir takım yetkileri vardır. Ancak bugün yetkinin ötesindeki liderlik için olmazsa olmaz konular nedir onlara değineceğiz.

Her şeyden önce tutku gelir. Hangi konuyla ilgili olursa olsun, her lider tutkusunu bulmalıdır. O tutkuyu arayıp bulmadan değişime liderlik yapmaya kalkışanlar hayal kırıklığı yaşar ve yaşatır. İşbirliği zor ve uzun soluklu bir iştir; işbirliği yapılan konuya tutkuyla bağlı olmayanlar yarı yolda havlu atabilir.

Bu tutkunun dillendirilmesi, etrafa yansıtılması konusunda yetkinlik önemlidir. Ancak bu sayede başkalarını harekete geçirmek mümkün olabilir. Devamını Oku »

Ekibinizi nasıl birleştirir ve mucize yaratırsınız?

“Öncelikle size meydan okuyarak başlayayım: Olduğunuzdan daha iyi olun. Erişilmez görünen bir hedef belirleyin. Bu hedefe ulaştığınızda, daha da yükseğini belirleyin.”

Spor, iş dünyasında yaygın kullanılan bir analoji. Ekipler, kaptanlar, kazananlar ve kaybedenler var. İlginç olan şu ki iş liderliğiyle ilgili en etkili derslerden birini adını hiç duymadığım bir adamdan, hiç izlemediğim bir spordan öğrendim.

Herb Brooks, 1980 yılında Amerikan buz hokeyi takımına koçluk yaptı. Bu takım Soğuk Savaş sonrası Sovyetler takımını yenerek, “buzda mucize” yarattı ve altın madalya kazandı. Sovyet takımı, geçmiş dört Olimpik altın madalyayı kazanmış ve bu sporu yapan tartışmasız en muhteşem takımdı. Devamını Oku »

Arkadaş olan yönetici mi? Yol gösteren yönetici mi?

Çalışanınızı eğiten ve/veya yol göstere biri mi olmalısınız? Arkadaş mı olmalısınız? Elbetteki her iki yönetim tarzının da olumlu/olumsuz yönleri var.

Onlarca yıl boyunca yöneticiler işlerini ofislerinde oturup otoriter bir tarzla yönettiler. Çalışanlarının kendilerine saygı duymalarını ve itaat etmelerini beklediler. İşler komuta – kontrol sistemi içerisinde yürümekteydi. Ama o takım elbiseli, otoriter yöneticiler bugünkü iş yaşamında dinozor gibi görülüyor.

Bir eleman araştırma ve yerleştirme şirketi olan Addison Group’un CEO’su Thomas Moran’a göre, “2. Dünya Savaşı sonrasında doğan ve “baby boomers” denilen nesil, yönetici konumlarına bu tarz liderlikle ulaştılar. Ama x- kuşağı ve y-kuşağı olarak adlandırılan nesillerden gelenler, yöneticiliğe çok daha farklı bir açıdan bakıyor”.

Addison Group tarafından 2014 yılında baby boomer, x- ve y-kuşaklarına mensup 1.000’in üzerinde kişiyle yapılan bir araştırma, katılımcılardan %63’ünün yol gösterici tarzda bir yönetimi tercih ettiğini ortaya koyuyor. Ama y-kuşağı, yöneticiler ve çalışanlar arasında daha da yakın bir ilişki olmasından yana; bu kişilerin %20’si ise, doğrudan bağlı oldukları yönetici ile yakın arkadaş ilişkisi içerisinde olmak istiyor.

Moran, bu değişimin özel yaşam / iş yaşamı dengesinin daha fazla önem kazanmasından kaynaklandığını söylerken, görüşünü şöyle açıklıyor: “Baby boomers kuşağı daha tutucu bir çevrede yetiştiğinden, onlar için iş önce geliyordu. Ama x ve y- kuşağından yöneticiler, çalışanlara daha fazla özgürlük tanıyor. Örneğin, başarılı bir personel yeni doğan bebeğiyle daha fazla zaman geçirmek istiyorsa, haftanın iki günü evden çalışması gayet normal olabiliyor. Oysa 30-40 yıl önce böyle bir şey asla düşünülemezdi.

YOL GÖSTEREN YÖNETİCİLERİN GELİŞİMİ

Moran, yol gösteren yönetici tarzının internetin patlama döneminde x-kuşağı tarafından yaratıldığını söylüyor. “Bu, karşınızdakini dinleyerek ve onunla iş birliği yaparak uygulanan bir yöntemdir ve yeni kurulan şirketlerde çalışanların tüm ülkeye yayılmasıyla ortaya çıkmıştır” diyor.

Yol gösteren bir yönetici yine liderdir. Ama aynı zamanda elemanlarının potansiyellerine ulaşması için yardımcı olan bir çalışma ortağıdır. Moran’a göre “Bu tür yöneticiler elemanlarına ‘İki yıl sonra kendini hangi pozisyonda görüyorsun?’ ‘Sence şirkette senin için en uygun olan pozisyon hangisi?’ ‘Hedefine ulaşabilmen için sana nasıl yardımcı olabilirim?’ gibi sorular sorarlar. Ama istenen hedefe ulaşamazlarsa da onları sorumlu tutarlar.”

yönetimde yalınlaştırmak

Yol gösterici tarzın olumlu yönü, çalışan kişilerin seslerini duyurma arzusunu tatmin etmesidir. Aynı zamanda, çalışanların yetersiz kaldığı durumlarda yöneticinin devreye girebilmesine olanak sağlar.

Bu tarzın olumsuz yönü ise, iletişimin bir noktada kopabilmesidir. Moran: “Sonuca ulaştıran performanstır ve sonuç alınamazsa, çalışanlar genelde yeterli destek görmediklerini ileri sürerek yöneticiyi suçlarlar” diyor. “Bu durum çoğu zaman çalışanın uygulama eksikliği veya hatasından kaynaklanır. Yol gösteren bir yöneticinin bunu çalışana kanıtlayabilmesi gerekir.”

ARKADAŞ OLAN YÖNETİCİ

Yapılan araştırma, 2015 yılında iş gücünün büyük bir kısmını oluşturacak olan milenyum kuşağının liderliğe hevesli olduğunu, bunlardan %82’si yönetim pozisyonlarına ilgi duyarken, bu oran diğer yaş gurupları için %57’de kalıyor. Milenyum kuşağının bir kısmı yönetici rolünü üstlendiğinde, arkadaş yaklaşımını benimseyecekler ve yönetici/çalışan ilişkisini ofis dışındaki sosyal ortama taşıyacaklardır. Moran : “Örneğin ekip belki bütün gün çalışacak, sonra da birlikte akşam yemeğine gideceklerdir. Bu, iletişim yoluyla motivasyon yaratan, daha yumuşak bir liderlik tarzıdır” diyor.

Arkadaş olan yöneticiler, çalışanını tüm yaşam perspektifiyle tanır. Onlarla çocuklar, hafta sonu planları ve evdeki sıkıntılar gibi özel konular hakkında konuşurlar. Moran’a göre arkadaş yönetici tarzının en büyük avantajı, çalışanların kendilerini dinleyen ve anlayan biri olduğuna inanmalarıdır.

“Bir çalışanın işle ilgili bir sorunu olduğunda, yöneticinin o konuyu çözmesi daha kolay olabilir. Zira o kişinin yaşamı hakkında daha fazla bilgisi vardır” diyor Moran. “Baby boomer kuşağını çalışmak motive ediyordu, zira işe ihtiyaçları vardı. Ama büyük bir olasılıkla yöneticilerini sevmiyorlardı. Milenyum kuşağını ise çalışmak, yöneticilerini sevdikleri için motive ediyor.”

Tıpkı yol gösteren yönetici tarzında olduğu gibi, arkadaş tarzı yönetimde de performans düşüşleri yaşanabilir. Ama yönetici çalışana daha yakın olduğu için, yapılacak uyarı görüşmesi daha zor olabilir. Hatta bu iletişim gerginliği özel ortamlarda da yaşanabilir ve daha sonra iş yerine de yansır” diyor Moran.

“Özel yaşamı iş yaşamıyla bağdaştırmanın bir başka riski de, iyi bir çalışanı kaybetme olasılığıdır. İnsanlar bundan rahatsız olup, işten ayrılabilirler.“

İDEAL YÖNTEM NEDİR?

İşsizlik oranları düşüp, ekonomi düzeldikçe, işverenlerin kaliteli çalışanları elde tutması daha da zorlaşacaktır. Yöneticiler çalışanların ne tür bir yönetim tarzını tercih ettiklerini ne kadar iyi anlayabilirlerse, herkes o kadar başarılı olabilir.

“Arkadaş tarzı yönetim bazı durumlarda yararlı olsa da, yol gösterici tarzın avantajları daha fazladır” diyor Moran. “Lider yine siz olursunuz ve iş yerinizi çalışma alanı olarak korursunuz. Amaç çalışanların motivasyonunu yüksek tutmak ve onları mutlu etmektir. Bu ilişkiye zarar verebilecek hiçbir şeye izin vermemelisiniz”.

Kaynak : Fast Company

Peki bu kadar beceriksiz adam nasıl lider oluyor?

Yönetimlerde kadınların yeterince olmamasının üç temel açıklaması var : (1) Yetkin değiller; (2) ilgili değiller; (3) hem ilgili hem de yetkinler, ancak görünmez duvarları kıramıyorlar: Yani kadınları iktidar rütbelerine erişmekten alıkoyan basmakalıp önyargılara dayalı görünmez kariyer engellerini aşamıyorlar. Muhafazakarlar ve şovenistler bunlardan birinci şıkkı destekliyor; liberaller ve feministler üçüncüyü tercih ediyor; ortada bir yerlerde olanlarsa genelde ikinciye meylediyorlar. Peki ya bunların hiçbiri büyük resmi göremiyorsa?

Bana kalırsa, yönetimdeki cinsiyet eşitsizliğinin temel nedeni, güven ve yetkinlik arasındaki ayrımı yapamıyor oluşumuz. Yani, biz (genel olarak insanlar) özgüven işaretlerini genellikle yetkinlik işareti olarak yorumluyoruz. Dolayısıyla erkeklerin kadınlardan daha iyi liderler olduğu yanılgısına düşüyoruz. Başka bir deyişle, söz konusu liderlik olduğunda, (Arjantin’den Norveç’e; Amerika’dan Japonya’ya) erkeklerin kadınlara karşı tek avantajı, kibrin karizma veya cazibe maskesi altında dışavurumunun genellikle liderlik potansiyeliyle karıştırılması ve bu durumun kadınlardan ziyade erkeklerde daha sık vuku bulması. Devamını Oku »

VIDEO : Kaptan dalgalı denizde belli olur!

Bir lider zor zamanlardan muhteşem fırsatlar yaratan ve sonuçları etkileyecek insiyatifi alabilen kişidir. Bir lider her zaman koşulları suçlayan değil,  değiştirebilen ve istediği sonuçları yaratacak şekilde yeniden yaratabilen kişidir.  Lider, zor şartlardan çıkmayı, ders almayı bilir. Her an fırsat arar, her durumda ne öğrenebilirim diye sorar. “Hangi iş yapış tarzımı değiştirirsem bu durumun üstesinden gelebilirim ? En önemlisi her gün ne yaparsam dünden daha iyi sonuçlar yaratırıım?” diye soran kişidir lider. Bu meydan okuyan, çözüm arayan bilinç, yaşamının lideri olmayı amaçlayan kişileri en tatmin edici başarılara

Devamını Oku »