Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim forumu misyonu taşıyan kendinigelistir.com sitesi Özgür Şahin tarafından hayata geçirilip, geliştirilmektedir. © 2024. Tüm hakları saklıdır.

  1. Anasayfa
  2. Başarı Yazıları
  3. Vazgeçmek bir özgürlüktür

Vazgeçmek bir özgürlüktür

Özgür ŞAHİN Özgür ŞAHİN -

- 9 dk okuma süresi
212 1
vazgecmek-tercihtir

Batı felsefesi açısından bakarsak Antik Çağ’da insan önce doğayı inceleyerek işe başladı ve sonra Helenistik Dönem’de Doğu bilgeliğinin de etkisiyle mistisizmi ele aldı ve Tanrı’yı aradı. Hristiyanlık’ın ortaya çıkışı ve Doğu Roma tarafından kabulü sonrası Orta Çağ’da salt Tanrı’ya odaklanıldı ve tüm antik çağ bilimi ve öğretileri kenara atıldı. Orta Çağ sonrası Arap dünyasından ve Anadolu’dan miras alınan bilgiler ve Endülüs Sufizmi’nin de etkisiyle Rönesans Dönemi’ni yaşayan Avrupa’da insan tekrar “hümanizma akımı” ile ortaya çıktı. Ve bu gelişen özgürlükler ortamında nadasa bırakılmış topraktan azgınca büyüyen ekinler gibi bilim de Orta Çağ döneminin din odaklı baskıcı ortamından sıyrılarak büyük ilerleme kaydetti. Artık insan doğayı anlamaya başlıyor ve kontrol ederek eskiden lüks olarak adı geçen ticari malların endüstriyelleşme dönemiyle birlikte halka inmesine imkan sağlıyordu. Ama endüstriyelleşme dönemi insanın gözünü kararttı. Yükselen bilim ve imkanlar, kolonileşme ile kıt kaynaklara hakimiyet ile gelen güç sarhoşluğu insanı fazla materyalist kıldı, kalp gözüyle bakan eskiler geride kaldı. Maneviyat geriye atıldı. Ancak önce 1615 Manifestosu ile Gül Haçlılar tarafından başlayan, ve sonra 1800’lü yılların sonuna doğru ortaya çıkan Teozofi ve onun uzantısı derneklerle birlikte bir New Age akımı dünyada yayılmaya başladı. Bu akım artık insanın Tanrı’dan gelen O’nun değerli bir parçası olduğunu hatırlaması, bilmesi ve buna göre hareket etmesini savunan bir akımdı.  Yepyeni bir dönem başlayacaktı, bir Altın Çağ ve Altın Çağ insanı farklı olacaktı. Bu arada kendilerini Tanrı ile eş koşacak kadar ileri gidenler de oldu. Ancak New Age’çilere göre insan seçimlerini yaşardı. İşte bu noktadan itibaren günümüzün “Secret” adlı kitap ve filminde bahsedilen noktaya geldik. Gerçi Secret kitabında anlatılan ilke binlerce yıllık kadim Hermetik Felsefe’nin modern yansımasıdır. “Kybalion” adlı kitapta konu ilgilenenler için çok güzel anlatılır.

Bu yazıda öne çıkarmak istediğim şey seçimlerimiz ve vazgeçmenin bir seçim olması. Evet her şey aynı Matrix filmindeki o ünlü sahne gibi “mavi hapı almak ya da kırmızı hapı almak” gibi basit seçimlerle başlıyor. Hayatımızda her an, her saniye çeşitli kontrol ettiğimiz ya da edemediğimiz koşullar, durumlar ve insanlarla çevreleniyoruz. Diğer insanlar Tanrı’nın bu eşsiz düzeninde çokluktaki tekliğin muhteşem birer yansımaları. Her birey kendi başına bir değer ve farklı bir ışığı var. Biz diğer insanları kontrol edemeyiz ama kendimizi ve kararlarımızı edebiliriz. Çevrelendiğimiz koşulları , karşılaştığımız insanları, yaşadıklarımızı seçemeyiz, ama onlara verdiğimiz tepkileri seçebiliriz. Hayatımızın her anı bize etki eden unsurlarla çevriliyiz ve bunlara karşı tepkimizi seçebiliriz. Hatta buna tepki de dememek lazım. Nasıl karşılık verdiğimizi seçebiliriz, çünkü etkiye tepki bir evrensel kanundur ve mekaniktir.  Ama karşılık vermek bir akıl ve bilinç ister.

Seçim yapmak deyince insanların aklına hemen en az iki veya daha fazla alternatif arasından bir seçim yapmak gelir. Bu da zordur, zira hangi aternatifin nasıl sonuçlar getireceğini bilmek ve öngörmek zordur. Fakat şunu kaçırıyor çoğu insan. VAZGEÇMEK DE BİR SEÇİMDİR. Hatta belki en önemlilerinden. Vazgeçmek elindeki şeyi bırakmaktır. Tek bir alternatif arasından nasıl seçim yaparsın? Ya elindekini olduğu gibi kabul ederek; ki felsefik ve batıni öğretilerde bu erdem üstünde çok durulur. Ya da vazgeçerek; ki bu da bir diğer erdemdir.

vazgecmek-tercihtir

Vazgeçebilmek kolay görünür ama o kadar kolay değildir. Yürek ister, metanet ister, belirsizliği yönetme becerisi ister,  küllerinden yeniden doğabilme becerisi ister, uyumlanma becerisi ister. Genelde vazgeçmek için bir şeyden sıkılmak, bıkmak lazımdır ki insan bırakabilsin. Bu bile kolay değildir, çünkü insanın alışkanlıkları onu köle yapar ve sevmese bile alışkanlıklarını devam ettirmesini telkin eder ve bunalsan bile bırakamazsın. Çünkü alıştığın konfor alanı içinde sıkkın ve bunalmış olsan bile rahatsındır. Rahatsındır, çünkü neyle karşılaşacağını bilirsin. Vereceğin etkiye alacağın tepkiyi bilirsin. Bunu bilmediğin bir ortamda, bilmediğin koşullar ve şartlarla karşılaştırdığında bildiğin kendi konfor alanında sıkılsan bile kalmayı seçersin. Bu standard, uykuda insan davranışıdır. Sürü insanı davranışıdır. Geldiği gibi gitmek isteyen insan davranışıdır. Aslında vazgeçemez, çünkü korkuyordur. Korku onu teslim alır, aklının özgürlüğünü kullanamaz hale getirir. Aklının özgürlüğünden  mahrum insan ise köledir, rüzgarda başıboş savrulan yapraktır. Kendi hayatını değil başkalarının hayatını yaşar ama yaşadığını, mutlu olduğunu sanır. Bir çocuk gibi köleliğinin farkında olmadan yaşar.

İşte bu yüzden vazgeçmek zordur ve herkesin harcı değildir. Çoğu insan var olanı gittiği kadar götürmek ister. Ancak korku nehrinin karşı kıyısı özgürlük vadisine açılır. Bu arada cahil cesareti ile uygulanan vazgeçme eylemi ile bilinçli olarak yapılan vazgeçme eylemini birbirinden ayırmak gerek. Cahilce yapılan saman alevi gibi patlayan bir öfke, kızgınlıkla olur ki bu da bir köleliktir. Hatta belki de en kötüsü. Böyle bir insan bir anda bir çuval inciri berbat eder.

Vazgeçmek kadim savaş sanatlarında ve hatta poker gibi oyunlarda da büyük bir yer tutar. Vazgeçmek hem kendini ağırdan satarak elinde olmayan gücü kullanmaya yardım eder, hem de gücünü gizlemeye. Ama ne olursa olsun insanın elindeki tek bir alternatif içinde bile seçim yapması mümkündür. Dediğim gibi ya elindekini kabul ederek ya da ondan vazgeçerek. Evrendeki “kutupsallık yasası” gereği her zaman tek bir alternatif bile olsa iki seçim vardır. Ve vazgeçmek olumsuz bir seçim gibi görünse de büyük bir erdemdir.

Vazgeçmeyi sadece mutsuz olduğun, seni üzen, sıkan bir durumu alışkanlıklarından sıyrılarak bırakmak olarak ele almayalım. Bazen bir bakarsınız kariyerinin en tepesinde olan bir Formula 1 yarışçısı erken olmasına rağmen daha fazla ilerlememeyi seçer. Mevcut durumdan her şey harika bile olsa vazgeçer. Ya da herkese iyi davranmayı ilke edinerek yaşayan bir insan “fazla iyiliğin bile maraz getireceğini” öğrenerek gereğinden fazla iyi olmaktan vazgeçer, çünkü gereğinden fazla yapılan iyilik bir süre sonra iyiliği alan tarafından görev kabul edilir ve o kişi gerçeklerle yüzleşmediğinden gelişmez.

Vazgeçmek bir seçimdir ve de bir erdem. Ancak sadece gerektiği zaman kullanıldığı ve ölçüsünde kullanıldığı zaman.

Sevgiler,

Kenan Kolday

Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.

İlgili Yazılar