“Sana bir işin başarılamayacağını söyleyecek binlerce insan var. Felaket tellallığı yapacak binlerce insan var. Seni yutmayı bekleyen tehlikeleri, sana birer birer gösterecek binlerce insan var. Ama sen yüzündeki gülümsemeyle ceketini çıkar ve yola koyul. Başarılamayacak şeyle uğraşırken şarkılar söyle ve başar.” Vazgeçmekten vazgeçin, çünkü mağlubiyete teslimiyetin en acı halidir bu eylem. Evet, belki en kolay, en basit yoldur hedeflerinizden ödün vermek. Ancak unutulmamalıdır ki; idealler uğruna sarf edilen gayret, karşılaşılıp da üstesinden gelinen güçlükler ne kadar büyükse elde edeceğiniz başarılı sonucun size vereceği haz da o derece fazla olacaktır. Önemli olan; kendinizi yapamayacağınız, istediğiniz sonucu elde edemeyeceğiniz doğrultusunda kandırmamanızdır. Bu şekilde kendinizi inandırmaya başladığınızda, olumlu işler yapmanız zaten zorlaşacak ve belki de bir zaman sonra kendinizi iyiden iyiye umutsuzluğa sevk ediyor olacaksınız. Yani aslında karşılaştığınız güçlüklerin üstesinden gelmek yerine, onların imkansızlığı için çaba sarf ediyor olacaksınız.
“Bir şeyin imkansız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkansız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız onu yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar.” (David J. Schwartz)
Tek bir amacınız için birden fazla engelle karşılaşmış, aynı engele birden fazla kez takılmış olabilir, bu doğrultuda sonuca gidemeyerek birden fazla mağlubiyet tatmış olabilirsiniz. Ancak alınan olumsuz sonuçlar sizi yıldırmamalı, bilakis daha da iştahlandırmalıdır. Vazgeçmeyerek, hedefleriniz için çok çaba sarf ettiğinizde mağlup bile olsanız bunun zafer sayılacağını unutmayın.
Vazgeçtiğin an, kaybetmişsin demektir
ABD’li ünlü psikolog Martin Seligman 1975 yılında kapana kısılmış insanların durumuna ışık tutmak için köpeklerle bir deney yapar.
Seligman bir grup köpeği kafeslerin içine sıkıca hapseder ve sık sık şok uygular. Önce direnip mücadele eden köpekler, bir süre sonra kendilerini çaresizliğin kucağına bırakırlar. Daha sonra kafesler köpeklerin kolayca ka çabileceği şekilde değiştirilir. Ancak köpeklerin %65’i kaçmayı bir kez daha denemez ve yere uzanıp umutsuzca sızlanmayı tercih eder. Seligman benzer davranışların insanlarda da yaşandığını belirlemiştir. Arka arkaya gelen aksiliklerin insanlara çaresizliği, umutsuzluğu ve ataleti öğrettiğini belirtmiştir.
Çaresizlik, umutsuzluk ve atalet… Bunlar vazgeçmek için haklı nedenler değil. Ovid’in vurguladığı gibi, “Dayan ve üstele… Bu acı, adım adım senin iyiliğine dönüşecek.”
Bu arada vazgeçmemek uğruna kendinizle savaşırken, çevrenizde bulunan bazı şahıslara karşı da bir cephe açmış olmalısınız. Çünkü onlarla da mücadele etmeniz gerekebilir. Kaçınılmazdır ki, bir kısmı sizin farkına bile varamadığınız olumsuzlukları gün yüzüne çıkarıp size yardımcı olacaktır!
“Sana bir işin başarılamayacağını söyleyecek binlerce insan var. Felaket tellallığı yapacak binlerce insan var. Seni yutmayı bekleyen tehlikeleri, sana birer birer gösterecek binlerce insan var. Ama sen yüzündeki gülümsemeyle ceketini çıkar ve yola koyul. Başarılamayacak şeyle uğraşırken şarkılar söyle ve başar.” (Edgar A. Guest)
Kazanan olmak istiyorsan asla pes etme. İnadına savaş. Ne gerekiyorsa, fazlasını yap. Çünkü kendi sınırlarını kendin çizebilirsin. Unutma, vazgeçtiğin an, kaybetmişsin demektir.
Yazar : Ömer Ata Akın