Anasayfa / 10 Adımda Kafaya Takmama Sanatı – Nasıl Kafaya Takmayız?
Kafaya Takmamak İçin 10 Öneri
Kafaya Takmamak İçin 10 Öneri

10 Adımda Kafaya Takmama Sanatı – Nasıl Kafaya Takmayız?

Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre kafaya takmak “sürekli olarak o şeyi düşünmek” anlamına geliyor. Bense şöyle tanımlıyorum: “Çözüme ulaşmamış bir konunun sürekli olarak zihni meşgul etmesi.

Konunun çözüme ulaşmamış olması tam da bizim kafaya takmamıza sebep olan kısım. Çözümsüz gibi görünen bir konuyu sürekli zihinde döndürüp durmak ve bundan dolayı mutsuzluğa, umutsuzluğa kapılmak sık karşılaşılan bir durum.

Öyleyse neler yapılabilir?

Çözüm bulmak

Eğer uzun zamandır düşünüp durmanıza rağmen bir çözüm bulamadıysanız hemen başka bir şeyle ilgilenmeye başlayın. İlgi alanlarınıza vakit ayırın. Bir kitap okuyun. Bir film izleyin. Mümkünse 24 saatinizi bambaşka meşguliyetlerle doldurun. Kendinizi tam anlamıyla veremeseniz ve film izlerken bile aklınıza bu konu gelse de uğraştığınız işle uğraşmaya devam edin. Bazen çözüm hiç beklemediğiniz anda gelir. Zindan Adası filminde geçen bir replik vardı: “Arzu ettiğin şeyler, beklemekten vazgeçtiğin anda gerçekleşir. Bu; hayatın ‘sen bakarken soyunamıyorum’ deme şeklidir.”

Düşünmeyi ertelemek

Hayatınıza başka meşguliyetler koyduktan biraz zaman geçtikten sonra eğer gerekli olduğuna eminseniz bu niyetle oturup tekrar düşünün. Eğer bulunabilecek bir çözüm varsa arada bir uzaklaşıp tekrar dönmek iyi gelir. Ama bu noktada önemli olan ne zaman ve nerede düşüneceğinizi önceden belirlemek. Örneğin, kendinize diyebilirsiniz ki yarın öğle yemeğimi yedikten sonra 10 dakika süresince kendime bu konuyu düşünme izni veriyorum. Ve o an geldiğinde kronometrenizi kurun 10 dakikaya ulaşınca hayatınıza devam edin.

Çözüm bulabilecek diğer kaynakları veya kişileri bulmak

Bazen de çözümü bulabilecek kişi siz değilsinizdir. Böyle durumlarda hangi kaynaklardan destek alabilirsiniz? Örneğin, topluluk önünde bir sunum yaptınız ve çok heyecanlandınız diyelim. Sunum teknikleri konusunda alabileceğiniz eğitimler, okuyabileceğiniz kitaplar ve izleyebileceğiniz videoları ilk etapta yeni kaynaklar olarak görebilirsiniz. Eğer çözüm bulmanıza yardımcı olacak bir kaynak olmadığına eminseniz o zaman bu sorunu kim çözebilir, onu bulmaya çalışın. Bu konuda bir uzmana danışabilir misiniz? Veya bir arkadaşınız ya da bir büyüğünüz sizin görmediğiniz bir noktayı görüp size de gösterebilir mi?

Yazmak

Bazen kafamızın içinde günlerce aynı şeyi düşünür dururuz. Eğer bir kağıt kalemle veya elektronik ortamda o düşünceleri yazıya dökebilirsek hem yazmanın rahatlatıcı etkisinden faydalanabiliriz hem de aklımızdan geçen düşünceleri gözle görülür hale getirdiğimizde çözüm bulmak kolaylaşır. Bazen de birisiyle olan ilişkimizdeki bir sorunu kafaya takıyoruzdur. O zaman o kişiye hitaben bir mektup yazıp, yazdıktan sonra silmek ya da kağıdı yakmak önceden tahmin etmeyeceğiniz kadar rahatlamanızı sağlayabilir.

Neyi kafaya takacağını iyi seçmek

Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı kitabıyla ilgili yayınladığım videoda kitaptaki önerilerden uzun uzun bahsetmiştim. Onlardan bence en etkileyici olanı kafamıza neyi takıp neyi takmayacağımızı seçme iradesiydi. Kafanıza taktığınız bu şey kafaya takılmayı gerçekten hak ediyor mu? Sizin zamanınızı ve mutluluğunuzu çalmasına müsaade ediyorsunuz, peki buna değiyor mu? Buna karar verin. Eğer “evet değiyor.” diyorsanız artık bilirsiniz ki bu sizin kendi bilinçli seçiminiz.

Uzun vadeli düşünmek

Bu kafama taktığım şeyi 3 yıl sonra da dert ediyor olacak mıyım? Peki ya 10 yıl sonra? Bu sorulara cevap vermeye çalışın. Bazen çok geçici konuları dert ettiğimiz olur. 3 yıl sonra geriye dönüp baktığınızda belki bu halinize güleceksiniz. Belki de 10 yıl sonra bugünler hiç aklınıza bile gelmeyecek. Bugünün problemleriyle yarının problemleri çoğu zaman bambaşkadır.

En kötü senaryoyu düşünmek

En kötü ihtimalle ne olur? Yaşadığım bu sorunun çözülmemesi durumunda örneğin 6 ay sonra ne gibi yeni durumlar oluşur? En kötü senaryoyu düşünmek en başta karamsarlık gibi görünse de çoğu zaman en kötü senaryonun bile dünyanın sonu anlamına gelmediğini fark ederiz. Diğer taraftan diyelim ki olabilecek en kötü senaryo gerçek oldu. O zaman ne yapmamız gerekir? B planınız olduğu durumlarda A planının işlememesi her zaman daha az can yakar.

Hayattaki güzelliklere odaklanmak

Bazen olumsuzlukları kafaya taktığımızda sanki at gözlüğü takmış gibi sadece o an yaşadıklarımızı görürüz. Biraz daha efor harcayıp başımızı sağa sola çevirdiğimizdeyse güzel olan, aslında o kadar da kötü gitmeyen hatta iyi bile sayılabilecek diğer şeyleri görürüz. Bu tür durumlarda kafaya taktığınız konudan uzaklaşmak ve biraz da umut taşıyabilmek için en güzeli hayatınızdaki iyi giden konulara odaklanmanızdır. Bu yüzden sizi mutlu eden şeyleri düşünmek için bir disiplin geliştirebilirsiniz. Örneğin, her gece uyumadan önce o gün sizi mutlu eden 3 şeyi düşünmek gibi.

Geçmişe değil geleceğe odaklanmak

Geçmiş geçmişte kalır. Olanları değiştiremeyiz ama bir sonraki adımımızı daha dikkatli atmak için dersler çıkarabiliriz. “Bir sonraki sefere aynı durumunu yaşamamak için neler yapabilirim?” sorusuna birkaç maddelik cevap verip bu maddeleri hayata geçirmek için ufak planlar yapabilirsiniz.

Değiştiremeyeceğimiz şeyleri hayatımızdan çıkaramıyorsak onları kabullenmek

Bazen de dert ettiğimiz konu veya kişiler hayatımızdan çıkarmamız mümkün olmayan durum veya kişilerdir. Örneğin, işimiz ya da okulumuzdan dolayı yaşamak zorunda olduğumuz şehir veya aile üyelerimiz gibi. En azından kısa vadede bu gerçeklerle yaşamak zorunda olduğumuz durumlarda onların varlığını kabullenmek yapılabilecek tek şey olabilir. Kendimizden başka hiç kimsenin karakterini değiştiremeyiz. Ama o kişilerin sözlerini ya da hayata bakışlarını kendi açımızdan daha az değerli bir yerde konumlandırabiliriz.

Kafaya taktığımız şey kimi zaman bir arkadaşımızın bize söylediği bir şeydir bazen de uzun zamandır iş bulamamış olmaktır. Herkesin kafaya taktığı şey farklı olduğu gibi bir kişinin farklı dönemlerde kafaya taktığı şeyler de bambaşka olabilir. Herkesin derdi kendince büyüktür. Başkasının derdini kendimizinkiyle kıyaslamak bu konuda yapılabilecek en büyük hatalardan biridir. Şunu hiç unutmamalıyız ki yaşamak bir problem çözme sanatıdır. O problemler olmasa hayat hem çok sıkıcı ve monoton olurdu hem de bir önceki güne göre büyüdüğümüzü hissedemezdik.

Yazan : Selin Yetimoğlu | Selin Blog

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.