Hafıza, zihni evrende ilk açılan ve faaliyete başlayan merkezdir. Çocuk sıfır yaşındayken bile faal haldedir ama birkaç yıl aldığını vermiyor. Galiba zeminini tesviye ediyor. İnsanların hatırlamadıkları yaşları, hafızanın aldığını vermediği dönemdir. Umumiyetle iki yaşından sonrasını hatırlıyor insanlar, o yaştan öncesini hatırlamıyor. Bunun sebebi araştırılmaya değer. (Haki bey bu konuyu, hafızanın zemininin tesviyesini, ruhun ana rahminde beden ile birleştirmesine kadar götürüyor. Fakat biz çalışmalarımızda o kadar derine gitmek istemiyoruz. Doğrusu istesek de gidemiyoruz.) Zeka seviyesi ne kadar yüksekse insan, o kadar küçük yaşlarını hatırlıyor. Buradan anlaşıldığına göre, akıl gibi anlama merkezlerinin faal olmadığı o dönemde (iki yaş öncesi) zeka faaliyet halindedir. Demek ki zeka doğumla faaliyete başlıyor. İnsanın zeka seviyesince eskiyi hatırlaması, hafızanın zemininin oluşmasında zekanın ilk etkilere sahip olduğunu gösteriyor.
(Bir önceki yazımızın üzerine ikinci yazımızla devam ediyoruz…)
Çocukların konuşmaya başlamasından itibaren sürekli soru sorması, zekanın faaliyette olmasıyla ilgilidir. Aslında sorularına verilen cevapları anlamıyorlar. Fakat cevapları hafızaya kaydediyorlar. Bir cevap verilmesi kafi geliyor. Aklın inşası ile ilgili en ciddi problemlerden biri bu noktada ortaya çıkıyor. Çocukların çok konuşması ve çok soru sorulması karşısında ebeveynler, başlarından savmak için saçma sapan cevaplar veriyorlar, nasıl olsa anlamıyor diye… Evet anlamıyor. Fakat anlamak için gereken altyapıyı o bilgiler oluşturuyor.
Nasıl?
Faaliyette olan zeka, akıl daha oluşmamış, zihni evren “açılmış halde” hafızadan ibaret. Zeka keşfetmek için soru soruyor (çocuk soru soruyor) fakat cevabı anlamıyor, aldığı cevapları hafıza depoluyor. Bir müddet sonra bu bilgiler harmanlana harmanlana aklın nüvesi oluşmaya başlıyor. Yani zekanın sorduğu ve cevaplarını anlamanda istif ettiği bilgiler, aklın bünyesinin oluşmasında tuğla görevi görüyor. Çocukların sorularına saçma sapan cevaplar veren ebeveynler, saçmalığı normal karşılayan aklın temellerini atıyorlar. Hani bazen “bu kadar saçma düşünceler halkın arasında nasıl geziniyor, kabul görüyor” diye düşünüyoruz ya, sebebi adamın aklının saçmalıklarla inşa edilmesidir.
Çocukların sorularına verilecek cevaplar, hayatınızdaki en önemli imtihandaki sorulara vereceğiniz cevaplardan daha doğru ve tutarlı olsun.
Müslümanlar için tavsiyemiz ise şu; çocuklarınızda “akl-ı selimi” inşa etmek istiyorsanız, vereceğiniz cevaplar, İslam’a uygun olsun. Bir yaşındaki çocuğunuzun sorusuna cevap verirken, bir dehaya İslam’ı nasıl anlatmak gerekirse o şekilde hassas ve dikkatli olun. Saçmalıklarla temellendirilen ve inşa edilen aklın, daha sonra akl-ı selime dönüştürülmesi, neredeyse insanı öldürüp diriltmek kadar zor. Hatırınızda olsun.
Çocukları yüksek zeka seviyesine sahip olanların işi zor. Hele de deha ise, Allah yardımcıları olsun. Yüksek zeka ve dehaların soruları hem çok yoğun olur hem de seri olur. Yani bir sorunun cevabını verdiğinizde orada durduramazsınız, cevaptan soru çıkarır ve biteviye sormaya devam eder. Sabırla cevaplamak, tabii ki doğru cevaplamak gerekir. Silsile halinde (zincirleme) soru sormaları, başlı başına bir konudur. Onu müstakil bir makalede ele alacağız.
Kısaca, çocuklarınızın sorularını cevaplarken, karşınızda asla bir çocuk olduğunu düşünmeyin.
Yazan : Osman Gazneli / kendinigelistir.com