Bir balık vücudunun ıslak olduğunu nereden bilir? Tüm yaşamını suyun içinde geçirir ve başka bir durumdan haberi yoktur; başka bir seçenek olabileceğini de bilmez.
Denenmiş ve doğruluğu kanıtlanmış durumlara meydan okuyan bir yaşam tarzınız ya da amacınız var mı? Eğer varsa sizi kutlarım! Eğer yoksa, sizi geçmişe sıkı sıkı bağlayan tavırlarınızı sorgulayıp bunları değiştirmek zamanıdır.
Balıklar gibi bizler de hep bildiğimiz durumlara doğru yöneliriz. Bu durumlar bizim “rahatlık alanımızı” oluşturur. Tuzağına bir kez düştünüz mü, bu alan sizi yaşamı daha doyurucu, daha hoş yaşamak için gerekli girişimleri yapmaktan alıkoyan, geçmişin sınırları içine hapseden, özgürlüğünüzü kullanmanıza engel olan bir hapishaneye dönüşür.
Rahatlık alanı içinde size kendinizi rahat hissettiren duygular, deneyimler ve düşünceler bulunur. Rahatlık alanının koşullarına uymayan her şeye kötü gözle bakılır.
Bu iç göstergenize aykırı düşecek bir harekete kalkıştığınız ya da bir düşünceye kapıldığınız zaman, bir stres sinyali gelir ve sizi rahatlık alanınızın içine geri çekilmeye çağırır. Yaşam daha karmaşık bir hale geldikçe, bu doğal dürtü de daha güçlenir.
Daha fazlasını gerçekleştirmeye potansiyelimiz olduğunu bilmediğimiz için, istediğimizi elde etmeye çalışmak konusunda kendimizi kaç kez sınırlamışızdır? Kişisel gelişime, o ana kadar varlığı bilinmeyen kaynakların geliştirilmesi ile yaşamın değiştirilmesidir.
Yaşamın zenginleşmesi, düşüncelerin geliştirilmesi, ürünlerin iyileştirilmesi, kişisel gelişme ve mesleki ilerleme hep işlerin alışılmış biçimde yapılmasından vazgeçip, daha farklı deneyimler için çaba göstermeyi gerektirir.
İnsanın cesaretini toplaması kolay iş değildir; çünkü rahatsızlık, başarısızlık, olumsuz bir şeyler yaşama olasılığı insanı harekete geçmekten alıkoymak için yeterli bir nedendir.
[highlight]Ne olabileceğinizi, neler yapabileceğinizi gerçekten bilmediğinize göre potansiyelinizi küçümsemeyin[/highlight]. Geçmiş deneyimler ya da kısıtlayıcı inançlar yüzünden kendi kendinize koyduğunuz sınırlamaları asla kabul etmeyin.
Dört Temel İlke
Rahatlık alanının sınırlamalarından kurtulmuş daha parlak bir gelecek yaşamak için, hemen bugün zihninizi ve yaşamınızı şu dört temel ilke ile doldurun:
Kendinizi yeniliklere adayın: Yeni beceriler, yeni duygular, yeni keşifler, yeni anlayışlar, yaşama yeni bir bakış açısı edinmeye karar verin. Bu kararlılık yepyeni bir yaşam tarzının başlangıcı olacaktır. Kararlılık olmadığı sürece duraksama ve rahatlık alanının çekiciliğine karşı koyamama durumu geçerlidir.
Kendinizi neye adadığınız, sizin kim oluğunuzu ve neler yaşayacağınızı da değiştirecektir. Kararlı insanlar mazeret kabul etmez ve istedikleri sonuçları elde ederler.
Bu size ne kazandıracak? Bir konuda ne kadar kararlı olursanız, onu o ölçüde kolay görmeye başlarsınız. Yolunuza çıkan engelleri, hatta geri dönüşler, size, geçici olumsuzluklar ve peşinden gidilmesi gereken fırsatlar gibi görünür.
Ne yapıyorsanız onu bırakın: Şu anda yaptığınız ama yaşamınıza herhangi bir zenginlik katmayan ne varsa onu bırakın. Durağanlık gösteren hareketleri ve hareketsizlikleri bir kenara bırakın. Unutmayın, yapmakta olduğunuzu yapmaya devam ederseniz yeni bir şey elde etme olasılığınız yoktur.
Bazen gelişme yolundaki en zor adım, size yararı olmayan ya da yolunuzu kesen bir şeyden vazgeçmektir. O güne kadar size rahatlık ve güven sağlamış alışkanlıklardan vazgeçmek kolay değildir. Yaşamı dolu dolu yaşamayı engelleyen alışkanlıklardan kurtulmak için düzeltici önlemler gereklidir.
Olumsuz olmaktan vazgeçin: Başkalarını eleştirmeyi bırakın. İşinizden, evliliğinizden, başka insanlardan ya da genelde yaşamdan şikayet etmeyi bırakın. Yapmanız gereken işleri ertelemeyin. Kendinize bir işi yapamayacağınızı söylemekten vazgeçin. Başkalarını ya da koşulları suçlamaktan vazgeçin. Yaşamınızın kontrolünü başkalarının ellerine bırakmaktan vazgeçin. Vasatlığa razı olmaktan vazgeçin. Bu vazgeçişler size yeni bir şeylerin peşinden gitmek için yeşil ışık yakacaktır.
Risk alın: Olağanüstü fırsatlar sizi bekliyor. Ama önce bilinmeyene doğru yürüme korkusundan kurtulmalısınız. Başarının önündeki en büyük engel korkudur ve insanları bir çok olanaktan uzak tutar. Daha fazlasını elde etmek için elimizdekinden vazgeçmek korkusu bizi felç edebilir.
İnsanlar yeni riskler almaktan kaçınırlar, çünkü rahatlık alanlarını bırakmak için gereken çaba ve katlanılacak hoşnutsuzluktan, başarısız olmaktan korkarlar. Ne var ki, risk olmadan en büyük başarıya ulaşmanın bile tadı tuzu olmaz.
Bir daha mücadele ile rahatlık arasında bir seçim yapma durumunda kaldığınızda, mücadeleyi tercih edin ve yeni ülkeler keşfetmeye hazır olun. Gereksiz sınırlamalardan kurtulmuş bir yaşam sürmeyi planlayın. Belirsizliklerle yaşayın, belirsizliklerden zevk alın. Yığınlardan farklı olun. Vasatlığın ötesine geçmek için zaman ve çaba harcayın. Oyunu oynayın… baştan sona. Oyunu oynarken mükemmellik amacınızdan ödün vermeyin.
Momentum ilkesini iyi öğrenin. Geleceğin ne kadar hızla geçmişe dönüştüğünü bilince, bugünü yaşamak da o kadar ivedilik kazanıyor. Çok sayıda insan bugün en iyiyi ister; ama yapılması gerektiğini bildiği şeyleri yapanların sayısı azdır. “Şimdi ve burada” yaptıklarınız farkı yaratacak olanlardır.
Harekete geçip, momentum yaratarak hemen şimdi kımıldayın. Lütfen şunu anlayın, rahatlık alanınızı terk etmek için hazırlık yapılmaz. Önce dev bir adım atarsınız, ayrıntılar üzerinde sonra durursunuz. Her şeyin “tam doğru” olmasını beklerseniz harekete geçemezsiniz.
Bir şeye hazır olmak için hiç harekete geçmeden sonsuza kadar beklenebilir. Hazırlık bir oyalama taktiği olabilir. Hareket çok önemlidir. İçgüdülerinize güvenin ve yola çıkın.
Anlamlı faaliyetlerle dolu bir yaşam ve zorlayıcı hayallerin peşinden gitmek hareketliliğin korunmasını sağlar. Kendiniz için küçük kazançlar belirleyin ve bunları geliştirin. Minik adımlarla ilerleyin. Kararlılığınızı kutlayın. Başlangıçta kendinizi sudan çıkmış balık gibi hissedebilirsiniz, ama rahatlık alanınızın genişlemiş olması hoşunuza gidecektir.
Her yeni gün için taze beklentiler icat etmek ve bunları beslemek için, görünürde hiç de önemli olmayan adımları atma fırsatını kollayın ve kullanın.
Kaynak : Glenn Van Ekeren