Çalışıyorsanız hemen hemen her iş yerinde daima hırslı, bir adım daha önde olmak için her şeyi göze alan ve elbette sürekli amiriyle veya işvereniyle sıkı ilişki kuran insanlar olduğunu görürsünüz. Sürekli yüzünde önemli bir proje üzerinde çalışıyormuş gibi bir ifadeyle gezen, saçma da olsa fikirler üretip, nefes almaksızın üstleriyle paylaşan bu ofis çalışanları, iş hayatını rekabet ortamına çeviren kişiler olarak öne çıkarlar.
Aynı zamanda, ekip çalışmalarından hoşlanmayan bu kişiler, ekibi yönetmek için çaba sarf eder, ortaya çıkan projeye dair bütün başarılı işlerden kendine pay çıkarır. Eğer siz de bu tarz kişilerle birlikte çalışıyorsanız ve tüm bu öne çıkma çabaları içinde kendi iddianızı da ortaya koymak gibi bir idealiniz varsa, bunu nasıl gerçekleştirebileceğinizi biliyor musunuz?
İşte iş hayatında, kendi iddianızı ortaya koymak için yapabileceklerinize dair birkaç ipucu…
Bahane bulmayı bir kenara bırakın
“Tam parlayacağım, müdür modumu düşürüyor” mantığı yalnızca bir bahane. Siz yeni projeler için heyecanlanıp, üretmeye devam ederken, işvereniniz olayı tamamen başka açılardan değerlendiriyor olabilir. Sizin yükselmeniz için, rutin işlerde gösterdiğiniz performansı değerlendirecek, yeni projeler için şirketin genel durumunu gözden geçirecek ve sizin için doğru zamanı ona göre belirleyecek olabilir.
Aslında, büyük başın derdi de haliyle büyük oluyor. Dolayısıyla, iş hayatına yöneticinizle aynı perspektiften bakamamanız çok doğal. En iyisi siz bulunduğunuz pozisyonda rutin işlerinizi en iyi şekilde yerine getirmeye devam edin ve ilerleyen zamanlar için işvereninizin gözünde puan toplamayı sürdürün.
Ekip çalışmasında kilit nokta siz olun
Ekip çalışmalarında, fikirlerin çatışması, herkesin kendi fikriyle öne çıkmak istemesi gibi durumlar meydana gelebiliyor. Eğer bir ofis çalışanıysanız, bununla sık sık karşılaşıyor olabilirsiniz. Hatta, gerektiği kadar kendinizi iyi ifade edemediğinizden ve geri planda kaldığınızdan endişe edebilirsiniz.
Ancak, ekip çalışmalarında uygulayabileceğiniz birkaç tüyo ile ekibin yıldızı olmanız an meselesi. Örneğin, işvereniniz sizi ekip olarak dinliyor ve yeni proje için ekibin çıkardığı fikirleri değerlendiriyor. Bu sırada büyük ihtimalle pek çok fikir havada uçuşuyor olacak. Siz bu fikirlerden en iyi olduğunu düşündüğünüz üzerine odaklanarak, “Evet, bence bu harika bir fikir. Eğer, x şirketiyle bu konuda temasa geçer, y’den de gerekli izinleri alırsak z sürede bu işi bitirebiliriz” gibi çözüm odaklı çalışırsanız, proje sizin hakimiyetinizdeymiş gibi bir hava oluşur. Böylece iş dağılımları başta olmak üzere pek çok konunun yönetimini ele geçirebilirsiniz.
“O”nu kazanın
Şu, kendisini ön planda tutmak isteyen iş arkadaşınız, işte o hem az çalışıyor, hem bir şekilde geç geldiğinde ya da işle meşgul olmadığı zamanlarda iyi kamufle oluyor ve buna rağmen rol çalmaya mı çalışıyor? Bu sinirlerinizi iyice geriyor ve dikkatinizi dağıtıyor olabilir. “Yine geç kaldı”, “Şuna bak yine çalışmıyor” diye düşünüp, sinirlerinizi bozarken, işinize konsantre olamamanız sizin aleyhinize bir durum oluşturuyor olsa da, zaman zaman buna engel olamıyorsunuz.
Aslında çözüm çok basit. Ona sinir olmak yerine, arkadaşça yaklaşıp, onunla konuşabilirsiniz. Belki bu şekilde size açılıp, çalışamamasının ya da geç kalmasının nedenlerini anlatabilir. Çünkü işe geç kalmasının ya da çalışamamasının nedeni ciddi ailevi ya da sağlık problemleri olabilir. İş hayatının ihtiraslarına kapılıp, aslında çok zor durumda olan birine diş biliyor olabilirsiniz. Onu dinleyerek, birlikte hareket edebilir, hatta sizin de geç kalmanız gereken durumlarda sizi idare etmesini rica edebilirsiniz. İş hayatında rekabet ne kadar ciddi olursa olsun, işin insani taraflarını da göz ardı etmemekte fayda var.
Kaynak : Net Yay