1960’lı yıllarda sosyolog Walter Mischel “Çocukların anlık tatminlere karşı koyabilmesi” konulu bir araştırma yaptı. Deneye katılan çocuklara bir marşmelovu yani bir tür şekeri şimdi yiyebilme veya 15 dakika oturup bekleyerek iki şeker yiyebilme seçeneği sundu. Çocuklardan bazıları beklemekte zorlandı ve hemen önlerine konan şekeri yedi. Kimileri ise zorlansa da 15 dakikayı tamamladı ve bekleyerek iki şekeri aldılar. Seneler sonra aynı çocukların yetişkin hayatlarına bakıldığında bekleyebilen, anlık tatmine karşı koyabilenlerin daha sağlıklı, mutlu ve varlıklı yetişkinler olduğu gözlendi. Kendini kontrol etme becerisi ve irade gücü düşük olanların ise akademik olarak daha gerilerde kaldıkları, kilo fazlası sorunu yaşadıkları, alkol-madde bağımlılığına yatkın oldukları ve ilişki sürdürebilmekte zorluk çektikleri ve genelde boşanmış bireyler oldukları belirlendi.
Bu deney, irade konusunda yedisinde neysek, yetmişinde de o olacağımız anlamına mı geliyor? Aslında hayır. Çünkü tıpkı fiziksel kaslarımız gibi eğiterek irademizi de güçlendirebiliriz.
Daha önce Prokrastıneyşın kitabını anlatırken detaylıca bahsetmiştim. İrade sınırsız bir kaynak değil. Sınırlı olan bu kaynağı en etkili biçimde nasıl kullanırız?
Bu kez iradeyi güçlendirmenin 6 yolundan bahsedeceğim.
Sizi zorlayan isteklerinizi önceliklendirin.
Yapmak istediğiniz ama henüz başlamadığınız her şeyi düşünün: diyet yapmak, sabah erken uyanmak, işlenmiş şeker yememek, haftada 1 kitap bitirmek, yeni bir hobi edinmek için gitar kursuna başlamak, sigarayı bırakmak, her gün spor yapmak… Bunların hepsine aynı gün başlarsanız ya hiçbirini yapamaz ve mutsuz olursunuz ya da bir-iki tanesini biraz yapar ve kendinize olan inancınızı zedelersiniz. Önceliklerinizi belirleyin ve kendinize bir program çıkarın. “Örneğin, şu anda kış dönemi olduğu için evde daha fazla vakit geçireceğimden dolayı kitap okumayı önceliklendirebilirim. Elimde okunmayı bekleyen 6 kitabı 2 ay içinde bitirebilirim. Kitabı okumak için de sabahları erken kalkabilirim çünkü akşamları kitap okuduğumda uykum geliyor. Ancak sabah 1 saat erken uyanıp o süreyi kitap okumak için ayırabilirim. O halde 2 ay sonra da şekersiz beslenme ve düzenli olarak her gün spor yapacağım 2 aylık bir dönem başlatabilirim.” Sizin programınız 2 değil de 6 aylık dönemler olur. Ya da çabuk sıkılan biriyseniz her ayın ilk gününden son gününe kadar olan bölümü farklı bir alanda irade kasınızı çalıştırmaya ayırırsınız.
Sebeplerinizi belirleyin.
Neden bunu yapmak istiyorum? Kendinize bunu sorun ve yanıtınız üzerinde düşünmek için zaman ayırın. Örneğin her gün spor yapmak istiyorum. Çünkü daha sağlıklı bir bedenim olmasını, daha rahat nefes alıp vermeyi, daha iyi görünmeyi, zihinsel yorgunluktan kurtulmayı ve vitrinde beğendiğim kıyafetleri giymeyi istiyorum. Bu yüzden de her gün spor yapmalıyım. Nietzsche’nin çok sevdiğim bir sözü var: [highlight]“Yeterince güçlü bir nedeni olan, her türlü nasıla katlanır.”[/highlight]
Sebeplerinizi netleştirdiğinizde, anlık duygularınızın sizi ele geçirmesi zorlaşır. O gün iş yerinde biriyle tartıştıysam ve akşam canım spor yapmayı istemiyorsa bu anlık bir duygu durumudur. Oysaki benim sebeplerim arasında zihinsel yorgunluktan kurtulmak da vardı. Ve canım istemese de aslında bana iyi gelecek olan şey spor yapmak olabilir. Bu nedenle bana esas amacımı hatırlatacak işaretlere ihtiyaç duyabilirim. Örneğin, sağlığım için kilo vermemi doktorum önerdiyse doktorun kartvizitini, reçeteyi ya da hastane broşürünü her gün göreceğim bir yere koymak gibi.
Üretebileceğiniz bahaneleri bilerek yola çıkın.
Pazartesi diyete başlayacağım. Pazartesi başlanan diyetlerin en kısa süren diyetler olduğuna dair bir araştırma okumuştum. Cumartesi ya da Salı başlamak daha iyi olabilir. Pazartesi başlayacağım demek bir erteleme biçimi mi? Ertelemecilik ve bahaneler iradenin en büyük iki düşmanı. Hedefinizi koyarken üretebileceğiniz bahaneleri şimdiden listeleyin ve bir kağıda yazın. Örneğin, sigarayı bırakma konusunda bahanelerim neler olabilir? Arkadaşlarımla dışarı çıktığımda onlar içtiği için canım isteyebilir. Karnım acıktığında yemek yiyemiyorsam sigara isteyebilirim. Yemek yerken doyduğumda durabilmek için sigara isteyebilirim. İş yerinde molaya çıkmak için sigara bahanesini kullanabilirim. Canım sıkkın olduğunda içmek isterim. Keyifli olduğumda isterim. Gibi… Bahane bulma potansiyelimiz çok yüksektir. Bahane bir düşmansa, düşmanı yenmek için önce onu iyi tanımanız gerekir.
Zorlukların farkında olun.
Beynimizdeki ön korteks, yani irade gücünden sorumlu olan bölge sebebiyle fazla bilgi yüklemesi yapıldığı zaman irade gücümüz de zayıflamaya başlar. Journal of Consumer Research’de yayımlanan bir çalışmada, bir grup katılımcıdan yedi haneli bir rakamı akılda tutmaları istenmiş. Bir diğer gruba ise iki haneli bir rakam verilmiş. Bir dilim kek ya da meyve salatası önerilen katılımcılardan yedi haneli rakamı ezberlemeye çalışanların çoğu keki tercih etmiş. Bunun nedeni, bilgi yüklemesi yapılan kişilerin mantıklı tercihler yerine duygusal seçimler yapmaya eğilimli olması. Yorgun zamanlarınızda iradenizin daha zayıf olabileceğinin bilincinde olun. Karşılaşabileceğiniz zorlukları bilirseniz onunla baş etmek kolaylaşır.
Hangisi daha önemli?
İradenizi zorlayan bir karar vermek üzere olduğunuzda hangisi daha önemli diye sorun kendinize. Örneğin diyet yapıyorsunuz ama arkadaşınız birlikte gittiğiniz cafede çayın yanına cheesecake sipariş etti. Bir tarafınız ona eşlik etmek ve o cheesecakei yemekten mahrum olmamak istiyor, diğer tarafınızsa diyete devam etmek. Hangisi daha önemli? 10 dakikalığına sizi tatmin edecek bir haz mı yoksa daha sağlıklı ve fit bir bedene sahip olmak mı?
Başarıları görselleştirin.
İrade zorlayıcı konularda başarıya ulaşanlar genellikle o konuyla ilgili yaptıklarını yazarak kayıt tutanlardır. Kendinize rutinler belirlemeniz ve o rutinlere uymaya çalışmanız düzenli olarak yapmanızı sağlar. Her gün yarım saat kitap okuma hedefiniz varsa bir masa takvimine ya da kendi oluşturacağınız bir takvime, kitap okuduğunuz her gün bir gülen yüz çizmek, o takvimde gülenyüzsüz tek bir gün bile görmemeye karar vermek irade kasınızı güçlendirecek daha ilgi çekici bir eylem olabilir.
Yazan : Selin Yetimoğlu | ACC Profesyonel Kariyer Koçu & Kurucu Mutluluk Danışmanı@FunOfis