Anasayfa / Başarı Yazıları / Hangi Roldesin?

Hangi Roldesin?

Çirkin kurbağanın yakışıklı bir prense dönüştüğü Kurbağa Prens masalını mutlaka duymuşsunuzdur.
Peki, kurbağaya dönüşen prens ve prenseslerin hikâyesini duydunuz mu?

Bu hikâyenin kahramanı biziz.

Psikanalist Eric Berne’in ifadesiyle hepimiz dünyaya prens/prenses olarak geliyor, ancak daha sonra kurbağaya dönüşüyoruz.

Berne’e göre tüm insanlar dünyaya “OK yaşam rolü”yle “Merhaba” derler. Diğer bir ifadeyle her insan doğuştan iyidir, düşünme kapasitesine sahiptir ve yaşamında ne olacağına kendisi karar verebilir.
Madem dünyaya prens/prenses olarak geliyoruz, ne oluyor da kurbağaya dönüşüyoruz?

Hepimiz, doğduğumuz andan itibaren başta anne babamız olmak üzere çevremizden gelen sözlü ya da sözsüz yoğun bir mesaj bombardımanına maruz kalıyoruz. Bu mesajlar; kendimizle, diğer insanlarla ve dünyayla ilgili bir takım çekirdek inançlar geliştirmemize, nasıl davranacağımızla ve kendimizle ilgili çeşitli kararlar almamıza sebep oluyor. Küçük yaşlarda aldığımız bu kararlar ve geliştirdiğimiz inançlar doğrultusunda kendimize ve çevremizdeki insanlara belirli roller biçerek bir plan – hayat senaryosu – geliştiriyoruz ve bu plana – senaryoya – göre davranıyoruz. Yani prens/prenses olarak “Merhaba” dediğimiz yaşamımıza kurbağa olarak devam ediyoruz. Bu durum; önceden belirlediğimiz davranış kalıplarını; fark edilme, ilgi görme, takdir edilme gibi duygusal ihtiyaçlarımızı doyuma ulaştırmak için sosyal ilişkilerimizde bilinçli veya bilinçsiz fakat sistemli olarak kullanmamıza sebep oluyor. Kısaca duygusal ihtiyaçlarımızı doyuma ulaştırmak için çeşitli psikolojik oyunlara başvuruyoruz ve bu durumu fark edene kadar da çocukluk döneminde geliştirdiğimiz bu psikolojik oyunları oynamaya devam ediyoruz.

Stephen Karpman’a göre sosyal ilişkilerde en çok oynadığımız psikolojik oyun “Drama Üçgeni”… Bu oyunda sahnede Kurban, Kurtarıcı ve Suçlayıcı olmak üzere birbirini tamamlayan üç farklı rol bulunuyor. Küçük yaşlarda aldığımız kararlar ve geliştirdiğimiz inançlar doğrultusunda hepimiz bilinçsizce bu rollerden birisini benimsiyoruz ve çoğunlukla benimsediğimiz bu role uygun davranışlar sergiliyoruz. Ancak bir kere farkında olmadan bu oyuna dâhil olduğumuzda roller arası geçiş kaçınılmaz…

Gelin, şimdi oyuncularımızı daha yakından tanıyalım.

hangi roldesin

Kurban: “Zavallı Ben…”, “Yardıma Muhtaç”

Kurban rolü oynayan kişi, kendi değerini ve kapasitesini yok sayar. Kendisinin güçsüz ve yetersiz olduğuna inanır. Davranışlarının, düşüncelerinin ve duygularının sorumluluğunu almaz. Yaşadığı bütün olumsuz durumlarda, başkalarını ve içinde bulunduğu koşulları sorumlu tutar. “Yapamıyorum.”, “Beceremiyorum”, “Eğer şu olsaydı, bu olmazdı” diyerek sorumluluktan kurtulmaya çalışır.

Problemlerini çözmek için harekete geçmeyi, profesyonel destek almayı veya bir şeyleri değiştirmeyi reddeder. Kendisinin yerine bütün bunları yaparak hayatını değiştirecek bir “Kurtarıcı” ve kendisiyle ilgili düşüncelerini doğrulayacak bir “Suçlayıcı” bekler.

Kurtarıcı: “Nasıl yardımcı olabilirim?”, “İyi Çocuk”

Kurtarıcı rolü oynayan kişi, diğerinin kapasitesini yok sayar. Karşısındaki kişinin yapamayacağı, beceremeyeceği varsayımıyla hareket eder. Bu nedenle kendisinden yardım istenmediği halde yardım etmeye çalışır. Birisine yardım etmediği zaman suçluluk duygusuna kapılır. Başkalarına yardım ettiği sürece değer göreceğine inanır. Kendi ihtiyaçlarını göz ardı eder. Yardım ettiği kişilerde bağımlılık oluşturmaya çalışır. Eleştirildiğinde “Senin iyiliğin için” diyerek kendisini savunur. Her kurtarıcının hayatında mutlaka kurban rolü oynayan birisi vardır. Eğer kurban, bu rolü oynamayı bırakıp yaşamının sorumluluğunu almaya karar verirse, kurtarıcı kendisi için yeni bir “Kurban” bulmak zorundadır.

Suçlayıcı: “Hepsi senin hatan…”, “Kötü Çocuk”

Suçlayıcı rolü oynayan kişi, diğerinin değerini yok sayar. Karşısındaki kişiyi küçümser, eleştirir, aşağılar ve suçlar. Her zaman haklı olduğunu düşünür. Dünyanın tehlikeli bir yer olduğuna inanır. Güçsüz görünmekten korkar. Her suçlayıcının hayatında da mutlaka kurban rolü oynayan birisi vardır. Çünkü kurtarıcı gücünü göstermek için suçlayabileceği bir “Kurban” bulmak zorundadır.

Sosyal ilişkilerimizde bilinçsizce bu oyunu oynamak bize pahalıya patlar; zihinsel, fiziksel ve psikolojik acı çekmemize neden olur.

rol yapmak

İstediğin hayatı kurmak için vakit ayırmazsan istemediğin bir hayatla baş etmek için bol bol vakit ayırmak zorunda kalırsın.

Peki, size ve sosyal ilişkilerinize zarar veren bu oyundan nasıl kurtulacaksınız?

1. Oyunu fark edin.

Değişim ve gelişim farkındalıkla başlar. Oyunu bozmak için önce bir oyunun içinde olduğunuzu fark etmeniz gerekir. İşe diğer insanlarla ilgili inançlarınızı ve davranışlarınızı inceleyerek başlayabilirsiniz.

2. Oynadığınız rolü/rolleri kabul etmeye istekli olun.

Bir şeyi değiştirmek istiyorsanız önce kabullenmeniz gerekir. Carl Rogers’ın ifadesiyle kendinizi ancak olduğunuz gibi kabullendikten sonra değiştirebilirsiniz. Eğe bu oyunu oynamak istemiyorsanız, oynadığınız baskın rolü belirleyin ve bu rolün sorumluluğunu alın. Sorumluluk almak, güçlü olduğunuzun göstergesidir. Davranışlarınızın sorumluluğunu aldığınızda, bir şeyleri değiştirme ve seçim yapma şansını yakalarsınız.

3. Motivasyon kaynağınızı bulun.

Bu oyununu oynamak size ne sağlıyor? Kurban/Kurtarıcı/Suçlayıcı rollerini oynadığınızda hangi ihtiyaçlarınızın doyuma ulaştığını düşünüyorsunuz? Hayatınızın ne kadarı bu oyunu oynayarak geçiyor? Bu soruların cevabını bulduğunuzda sizi, bilinçaltı düzeyde bu oyunu oynamaya iten motivasyon kaynağınızı da bulmuş olursunuz. Motivasyon kaynağınızı fark etmeniz, oyunu bozmanızı kolaylaştırır. Çünkü bir davranışı değiştirebilmenin en etkili yolu, o davranışının motivasyon kaynağını belirleyebilmektir.

4. Açıkça ifade edin.

Kendinizi Drama Üçgeninin içinde bulduğunuzda, açık bir şekilde diğer oyunculara bu durumu ifade edin ve oyuna devam etmek istemediğinizi söyleyin. Oyundaki rolünüzün ve davranışlarınızın sorumluluğunu alarak bu oyunu oynamayacağınızı belirtin. Oyundaki diğer kişileri oyunu bırakmaları konusunda etkilemeye çalışmayın. Çünkü bu sizin sorumluluğunuzda değil. Onların da tıpkı sizin gibi seçimlerinin ve davranışlarının sorumluluğunu almalarına izin verin. Eğer aksi yönde davranırsanız, oyunu bozmak yerine oyuna geri dönersiniz.

5. Tuzağa düşmeyin.

Drama üçgenini, hayatının bir parçası haline getirmiş kişilerin sizi tekrar oyuna çekmesine izin vermeyin. Size sürekli başkalarıyla yaşadığı problemleri anlatan, onları şikâyet eden insanların tuzağına düşmeyin ve oyuna dâhil olmayın. Onları, problemin direkt muhatabıyla konuşmaları konusunda yönlendirin. Çünkü eğer birisiyle bir probleminiz varsa ve bu problemi çözmek istiyorsanız direkt o kişiyle konuşmalısınız.

6. Davranışlarınızın sorumluluğunu alın.

Çevrenizdeki insanları suçlamayı ya da başınıza gelen olaylar yüzünden onları sorumlu tutmayı bırakın. Olaylara gerçekçi yaklaşın ve olanı olduğu gibi ifade edin. Sadece kendi duygu, düşünce ve davranışlarınızı tartışın. Başka insanların duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını değiştirmek sizin sorumluluğunuzda değil. Eğer çevrenizdeki insanlar bu oyunu oynamaya devam etmek istiyorlarsa kendi iyiliğiniz için sınırlarınızı belirleyin ve gerekirse daha az görüşün.

7. Drama üçgeninden Gelişim Üçgenine terfi edin.

Oynadığınız oyunu fark ettiniz ve drama üçgeninden kurtulmayı başardınız. Peki, şimdi ne yapacaksınız?

Hayatınıza devam ettiğiniz sürece çeşitli roller oynamaya devam edeceğinize göre kendinize yeni bir rol bulmalısınız. Sizi ve çevrenizdeki insanları geliştirecek pozitif bir rol…

Drama üçgenindeki negatif rollerin panzehirlerini Gelişim Üçgeninde bulabilirsiniz ve Drama Üçgeninde oynadığınız rolleri, Gelişim Üçgenindeki olumlu rollerle değiştirebilirsiniz.

Bu değişimi başlatmak için yapmanız gereken üç şey var:

• Ne istemediğinize değil, ne istediğinize odaklanın.
• Yaşadığınız olaylara tepki vermek yerine cevap vermeyi seçin.
• Hayallerinize ve hedeflerinize odaklanın.

hangi roldesiniz

Hangi roldesiniz?

Yaratıcı: “Ben ne istiyorum?”

Eğer baskın olarak kurban rolü oynuyorsanız, Gelişim Üçgenindeki alternatifiniz “Yaratıcı” rolü… Bu role terfi etmek için öncelikle ne istediğinize odaklanın. Hayallerinizi ve hedeflerinizi gerçeğe dönüştürmek için harekete geçin. Sadece gerçekten ihtiyaç duyduğunuzda yardım isteyin. Güçlü yönlerinize odaklanın. Hayatınızı değiştirmek için sorumluluk alın. Çünkü hayatınız şans eseri olarak daha iyi hale gelmez. Değişimin eseri olarak daha iyi hale gelir.

Destekleyici: “Diğer insanları nasıl görüyorum?”

Eğer baskın olarak kurtarıcı rolü oynuyorsanız, Gelişim Üçgenindeki alternatifiniz “Destekleyici”… Bu role terfi etmek için ilk olarak insanları yetersiz görmekten vazgeçin. Yapabileceklerine inanın ve onları da inandırın. Cesaretlendirin. İyi bir dinleyici olun. Sizden yardım istemedikleri sürece yardım etmeyin. Onların yapabilecekleri hiçbir şeyi, onlar için yapmayın. Başkalarının ihtiyaçlarıyla ilgilenirken, kendi ihtiyaçlarınızla da ilgilenmeyi unutmayın.

Meydan Okuyucu: “Niyetim ne? – İyi görünmek mi? Öğrenmek ve gelişmek mi?”

Eğer baskın olarak suçlayıcı rolü oynuyorsanız, Gelişim Üçgenindeki alternatifiniz “Meydan Okuyucu”… Bu role terfi etmek için ilk olarak yıkıcı davranışlar yerine yapıcı davranışlar sergilemeye başlayın. Davranışlarınızı, istediğiniz sonucu elde etmenizi sağlayacak şekilde değiştirin. Şimdiye kadar karşınızdaki kişileri suçlamak, nasıl sonuçlar doğurdu? İyi bir dinleyici olun. Sınırlarınızı ve beklentilerinizi de açık ve net bir şekilde ifade edin.

Sonuç olarak, çocukluk döneminde kazandığınız ve alışkanlık haline getirdiğiniz rolleri değiştirmek kolay olmayabilir ama elde edeceğiniz sonuçlar buna değer…

Kendinizin ve çevrenizdekilerin iyiliği için Gelişim Üçgenine terfi etmeye var mısınız?

Yazan : Meryem Şanlı – kendinigelistir.com

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.