Yaşamda yeni bir şey için adım attığımızda, bir değişikliğe karar verdiğimizde pek çok kişinin başına gelen şey bizim de başımıza gelebilir: İçimizde bazen biz nedenini bilmesek de alarmlar çalmaya başlar, homeostazi devreye girer. Homeostaz tam anlamı ile bedende hücre dışı gerçekleşen olaylar karşısında hücrenin kendi metabolizmasını koruma eğilimine verilen isimdir. Biz buna mevcut sistemi koruma eğilimi de diyebiliriz ki, çok güçlü ve evrensel bir kuvvettir. Herhangi bir değişim planı derhal bu kuvveti devreye sokar. Hemen hepimizin içinde kendi kendimizi sabote eden ve geri durmamıza neden olan bir iç sesimiz vardır, bizler koçlukta bu sese ‘içsel sabotajcı’ adını veriyoruz. Ve bu içsel sabotajcının işinin bir parçası da statükoyu korumaktır, mevcut durumu, alışılan konfor alanını korumak. Niyeti iyi olmakla beraber kişiyi hep geri adım atmaya zorlar. Yeni bir şeye başladığımızda sabotajcımız uyanıverir! Arzu edilen değişim ne kadar büyük olursa sabotajcının da sesi o kadar yükselir…
Konu ne olursa olsun, içsel sabotajcımızın ilgili planın ne kadar saçma, aptalca, riskli, gereksiz, umutsuz, yersiz, ulaşılmaz ya da imkansız olduğuna dair onlarca, yüzlerce hatta binlerce nedeni vardır. Aslında yaptığı şey ‘gerçek’ olandan küçücük bir parça almak ve onu bizi durdurmak ya da hiç başlatmamak için devasa bir nedenler silsilesine döndürmekten ibarettir.
Koçluk yaparken müşterimizin içsel sabotajcısını fark etmeye hazırlıklıyızdır. Konuşan kendisi mi yoksa kendini sabote etme eğiliminde olan içsel sesi mi? Bu ses sağlam bir dava dosyasını savunan bir avukat gibidir, nedenleri öne çıkarır ve onları destekleyen verileri ortaya koyar ve bu verilerin nedenlerini sunar ve bu nedenlere ilişkin farklı verilere de sahiptir… Yani kişi kendi zihnini gereksiz bir şekilde karmaşaya sürükler.
Koç olarak müşterinin kendini sabote eden içsel sesinin fark ettiğimizde farklı yaklaşımlar sağlamak mümkündür. Öncelikle müşterimizin sabotajcısını eksiksiz bir şekilde tanımlamasını isteriz. Soyut olanı somutlaştırmak neyle çalışılması gerektiğini de net bir şekilde ortaya koyar. Burada kim konuşuyor? Bu konuşan ses tam olarak ne diyor? Bu sesi nasıl tanımlamak mümkün? Hatta müşterimizden içsel sabotajcısının görünüm olarak neye benzediğini, nasıl bir karaktere ya da kişiliğe sahip olduğunu, gündeminin ne olduğunu tanımlamasını da isteyebiliriz. Tüm bu çalışmalar neticesinde müşterinin ‘kendisi’ ile ‘kendini sabote eden iç sesi’nin aynı olmadığı açıklığa kavuştuğunda, koç müşterisinden ‘kimin patron olduğuna’ karar vermesini ister.
Ayrıca, sabotajcı iç sesin bütün argümanını üzerine inşa ettiği o küçük ‘gerçeğin’ ne olduğunu tespit etmesine olanak sağlamak ve müşteriden bir tek ayrıntının tüm planını yok etmesine izin vermek isteyip istemediğine karar vermesini istemek de fark yaratacaktır. Bu iç sesin olumlu olan iyi niyetini sorgulamak da önemlidir. Başta dediğimiz gibi içsel sabotajcımız bir seviyede kendimizi korumak adına devreye girmektedir.
Bu çalışmaları yaparken bir koç olarak dikkate almamız gereken en önemli şey çalışmayı müşterimizin içsel sabotajcısıyla değil, kendisiyle yapacağımızı hatırlamaktır. Unutulmamalıdır ki kişi her zaman kendini sabote eden o iç sesinden daha güçlü, daha akıllıdır ve çok daha zengin kaynaklara sahiptir.
Yazan ve Kaynak : Ebru Oğuş, PCC – Profesyonel Koç, Koç Eğitmeni | optimalkocluk.com.tr