Anasayfa / Sizden Gelenler / Mutluluk bir tercihtir!

Mutluluk bir tercihtir!

Kaç lisan bilirseniz bilin mutluluğun tarif edemezsiniz. Mutluluk tarif edilebilen bir şey değil, yaşanan ve hissedilen huzur halidir. İnsanı hayata bağlayan kalbin tik taklarıdır. Yaşama, düşünmeye, üretmeye ve mücadeleye hazır eden bir duruştur. O ki, dünyayı değiştirecek insanın bitmek bilmeyen yolculuğudur. Mutluluk yaşamın her anını gök kuşağı renkleriyle boyamak demektir. Bu yüzden insanlar çocukken daha mutludurlar. Büyüdükçe mutluluğun azaldığı ve kaybolduğu düşünülür. Parada, hızda, hazda ve sonu hüsran eğlencelerde mutluluk aranır. Oysa ki bunların bütün damlaları bile bir bardak mutluluk etmez. Çünkü eğlence, zevk ve mutluluk ayrı hallerdir. Zevk anlık olmasına karşı mutluluk süregelen bir durumdur. Bilinen bir hikayedir. Mutsuzluktan şikayet eden hastasına doktor ” Şu karşıdaki sirkte bir palyaço var, ona git çok eğleneceksin. Böylelikle mutsuzluktan kurtulursun.’’ tavsiyesinde bulunur. Bunun üzerine hasta boynunu büker ve doktora şöyle der. “O sözünü ettiğiniz palyaço benim “. Mutluluk aranan değil yaşanandır. Bitmek bilmeyen bir hazine olarak sürekli içinizde dolaşmaktadır . Sahip olduğuna inandığınız sürece sahip olunan bir haldir. Sizde değilse hiçbir yerde değildir. Bazen de kelebek gibidir mutluluk. Kovaladığınızda yakalayamazsınız ama sessizce oturup sabırla beklediğinizde üzerinize konabilir.

Hayatı sorunsuz bir zaman dilimi olarak algılayanların mutluluğun tatması zordur. Mutluluk sorunsuz bir yaşam değil, sorunlarla başa çıkabilme yeteneğidir. Mutluluğun sırrı parmağınıza hiç diken batmamasında değil , dikeni tutup çıkarmakta saklıdır. İşler yolunda gittiğinde mutlu olmak kolaydır. Asıl ustalık işler ters gittiğinde mutlu olabilmektir. Bir battaniyeyi ayaklarınız üşümesin diye ayaklarınıza örterseniz omzunuz açıkta kalır, omzunuza çekerseniz ayaklarınız üşür. Oysaki battaniyenin altında hafifçe kıvrılanlar mutlu olmayı bilenlerdir. Bu yüzden bir yaşam ustalığıdır mutluluk. Elinizin uzanabildiği çiçeklerden buket yapabilme sanatıdır. Gece gündüz akan bir nehirdir ki, avucunu daldırıp içmesini bilenlere ferahlık verip canlılığını artırır . İçine atlayanlar ise yaşamı daha renkli algılar, olumlu bakış açısı kazanır ve daha doğru kararlar verir.

Mevlana ” bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, o şeyi aslında aramamak demektir” der. İnsanoğlu mutluluğun kendi içinde olduğunu fark etmeden sürekli başka yerlerde arar. Kâh boyundan yüksekte, kâh boyundan alçakta. Oysa ki mutluluk insanın boyunun hizasındadır. Bu durum burnunun üzerindeki gözlüğü arayan dalgınların hali gibidir. Mutluluk siz onu gün yüzüne çıkartana kadar içinizdeki bir hazinedir. Gel gör ki yaşamın gündelik sorunları karşısında üstü örtülür. Kapalı bir havada bulutların ardında kalan güneş gibi mutlulukta gündelik sıkıntıların ardında öylece durur.

mutluluk boş bir film

Bazı insanlar mutluluğun gerçekleşecek şeylerin sonunda olduğunu düşünürler. Mutluluğa ulaşmak için gerçekleşmesini istedikleri şeylerin hayalini kurar ve bu hedeflere ulaştığında mutlu olacağını zanneder. Bir gün istediklerim olursa, eğer şu arabayı alırsam, şu ev benim olursa gibi düşüncelere dalarlar. Bunlar mutluluğun şartlara bağlamış halidir. Mutluluğunu şartlara ve dış faktörlere bağlayanların hali günümüz dünyasındaki mutsuz milyonerlerinki gibidir. Onların mutluluğu meltem rüzgarı gibi gelip geçicidir. Oysa ki mutluluk şartlarda değil kalptedir. O, bir haz alma durumu değil bir karakterdir. Dışınızda nelerin olduğuna değil, içinizde nelerin olduğuna bağlıdır. Nelere sahip olduğunuz değil nelerin keyfine varabildiğinizdir. Voltaire’nin dediği gibi “Bizi şartlardan çok ruh yapımız mutlu kılar

Mutluluk her istenileni elde etmek değil ; elde ettikleri ile mutlu olmayı öğrenme yeteneğidir. Elinde bulunan imkanların değerini bilmeyen ve şükrünü yerine getirmeyenler , her daim mutsuzluğa sobelenmeye mahkumdurlar.

Eski zamanlarda zengin bir ülkenin şatafatlı sultanı varmış ve her türlü imkanlara rağmen mutlu olamıyormuş. Dalkavukları şaklabanlık yapıyormuş, sultanın asık suratı ve kederli yüzü değişmiyormuş. Sonunda ülkenin en ünlü hekimi çağrılmış. Kralı muayene eden hekim, sultanım demiş.” Size ülkenin en mutlu kişisinin gömleğini giydirmek gerekiyor.Böylece sizde mutluluğu yakalayacaksınız.” Ülke alt üst edilmiş. Sonunda bir dağ başında önünde ekmek ve soğandan oluşan yemeği olan bir çoban görmüşler. Kralın adamları aradıkları kişiyi bulduklarını düşünmüşler. Hemen gömleğini almak için çobanın yanına varmışlar. Fakat çoban gömleksizmiş. ”Gömleğin nerede onu istiyoruz demişler” Çoban ”Benim gömleğim yok ve hiç olmadı da..” diye onları cevaplamış. Çünkü gömlek alamayacak kadar yoksulmuş. Olay üzerine hekim krala: ”İşte haşmetlim, mutluluk insanın dışında değil içindedir. Zenginlikte, ihtişamda ve makamda mutluluk aranmaz. Kişi her halde mutlu olabilir. Mutluluk elimizdekilere bakış açımızda, zihniyetimizdedir.” demiş o halde hangi şartlar altında olursak olalım mutluluğu yakalayabiliriz.Yeter ki isteyelim. Webster ‘in dediği gibi ” Mutluluk karşımıza çıkmasını beklemekle değil, karşısına çıkmayı bilmekle elde edilir’’

Mutluluğun yeşerip boy vereceği yer, insanın kendi özüne uyan söylem ve eylemlerin tarlasındaki topraktır. Onun özüne ters , bileşenleriyle uyuşmayan suni ve yaldızlı yaşamlar, sürekli mutluluk hali vermekten uzaktır. Bu tür mutluluk arayışları, çorak tarlada çapa yapmak gibi emek israfıdır. Mutluluğu yaşamayı bilenler için hayatın bütün faaliyetleri içinde bir tat vardır .Önemli olan mutsuzluğa ebelenmeden gece vakti perdeyi açıp pencereye bir güneş çizmektir. Emin olun o güneş sadece yarınki günü değil, bütün hayatınızı aydınlatacaktır. Bakın, şafak söktü bile!

Yazan : Aydın Uzkan / kendinigelistir.com

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.