Anasayfa / Sizden Gelenler / Nasıl pozitif oldum? – 2

Nasıl pozitif oldum? – 2

Geçen yazımda sizlere pozitifliğe doğru nasıl adım adım ilerlediğimin kısa hikayesini anlatmıştım. Ve sonunda da, bazı basit kurallar olduğunu söylemiştim. İşte şimdi bu kurallardan bahsedeceğim. Bunların bir kısmını okuduğum sayısız kitaplardan öğrendim, bir kısmını da kendi kendime uydurdum diyebilirim. Ama önemli olan şu, ben okuduğum her kitapta farklı başlıklar gördüm. Ve bu başlıkları, kendime en uygun, inancıma en yakın olacak şekilde birleştirip sentezledim. Yani bazen dini inancınıza uygun olmayan ya da kolayca kabullenemeyeceğiniz ifadeler kullanılabiliyor. Ben bunları kendi inancıma göre şekillendirdim. Böylece hem yaratıcılığınızı konuşturuyor hem de kendi felsefenizi oluşturabiliyorsunuz. Her okuduğunuza körü körüne inanmak ya da size ters gelen bir ifadede kitabı bir kenara atmak yerine mutlaka bunu deneyin. Şimdi size bahsettiğim birkaç kuraldan ANA KURALLAR olarak isimlendirdiklerimi sıralamak istiyorum.

OLDUĞU GİBİ KABULLENEBİLME KURALI

Biliyorum çoğunuz içinizden “İşte bunu yapmak, yazmak kadar kolay değil” diyorsunuz. Ama gerçek şu ki, her şey kafanızda bitiyor. Yapamam dediğiniz şeyler aslında çok kolay yapılabiliyor. Bence deneyin, siz kazançlı çıkacaksınız.

Mesela neyi kabullenelim, nasıl kabullenelim diyorsunuz. Bunun en temel iki cevabı var. İlki ve en önemlisi, bir insanı olduğu gibi kabul etmek. Diğeri de, içinde bulunduğunuz bir durumu kabul etmek.

kendini bulmakSizi rahatsız eden bir insanla diyalog içindeyseniz öncelikle o kişiyi hayatınızdan çıkarmayı deneyin. Ama bu kişi mutlaka görüşmeye devam edeceğiniz bir kişi ise (örneğin bir akrabanız, iş arkadaşınız veya karşı komşunuz gibi) o insanı mutlaka ama mutlaka olduğu gibi kabul edip kendinizi değiştireceksiniz. Stratejinizi değiştirin. Kendinizi değiştirmek inanın hiç zor değil.

Israrla sizi anlamasını mı bekliyorsunuz? Rahatsız edici tavırlarını kabul edip sizden özür dilemesini mi umut ediyorsunuz? Size kötü bir haberim var. Daha çok bekleyeceksiniz.

Devamlı tekrar ettiğim gibi her şey sizde bitiyor. Kendinizi nasıl rahatlatacağınızı keşfedin. Mesela kimimiz o kişiye aynı şekilde davranarak rahat edebilir. Böylece tavırlarının ne kadar rahatsız edici olduğunu yaşayarak öğrenebilir. Ama yok, o kişi bundan anlamaz diyorsanız, umursamayın. Bazen umursanmamak bu tarz insanları uzaklaştırmaya yarayabilir. Ben bunların hiçbirini yapamam diyorsanız, aile, çevre ya da toplum baskısını üzerinizde hissediyorsanız, o zaman gerçekten o kişiyi olduğu gb kabul ederek birlikte geçirdiğiniz zamanlardan sonra mutlaka derin bir nefes alıp o kişi ile tüm görünmez negatif bağlarınızı kestiğinizi düşünün. Bu sizi rahatlatır.

Olduğu gibi kabul etme kuralında benim favori önerim gerçekten de olduğu gibi kabul etmektir. Bu kişi böyledir veya bu durum şuanda böyle ama hep böyle gidecek değil , diye düşünmeli ve kendi kendinizi tedavi etmeyi öğrenmelisiniz.

Ve güzel bir haberim var. Kişi değişmeyebilir fakat durum değişkendir. Ve durumu değiştirmek her zaman olmasa da çoğu zaman sizin elinizdedir. Sorunu düşünerek onu büyütmek yerine kafanızı temizleyerek çözümü üretin.

İÇİNİZDEKİ SİZİ BULUN VE SADECE ONU MUTLU ETMEYE ÇALIŞIN

Çoğumuz kendimizi tanıdığını sanıyor. Ama çok yanlış! Tanımıyoruz. Bir çoğumuzun ”ben” dediği şey aslında, aile ve toplumun baskısı altında şekillenmiş, hep ortama ayak uydurma psikolojisiyle maske üzerine maske giymiş zavallı ruhlardır.

Hep başkalarına yaranmak, başkaları ne düşünecek, ailem ne düşünecek, komşumuz ne der, sevgilim ne der, eşim yanlış anlar diyerek hareket ediyoruz. Çocukluğumuzdan beri başarılı olma, garantili bir meslek sahibi olma, iyi bir eş bulup evlenme konusunda dolduruluyoruz. Bunlar dünya hayatının önemli aşamaları olmakla birlikte ruhumuzun derinlerine inme konusunda bize pek fazla yardımcı olmamaktadır.

Hep bir adım öteye gitme ve bir şeyler sahibi olma peşindeyiz. Peki bu adımlar nereye kadar çıkıyor? Merdivenin sonu nerede? İşte acı cevap şu ki, merdivenler bitmeden yaşamımız bitiyor. Yani biz dünya hayatında bir kademe daha atlayacağım derken yaşamın da sonuna gelmiş oluyoruz. Öncelikle herkesin başarı olarak kabul ettiği binlerce şeyin aslında ruhunuzu beslemek konusunda hiç bir önemi olmadığını kabul edin. Kendinizi rahat hissedin. Başarılı olma deyiminin milyonlarca anlamı olabilir. Klişelere takılmayın.

kabullenmek

Sizi gerçekten mutlu eden şeylere yönelin. Neye eğiliminiz var? Resim? Şiir? Müzik? Tiyatro? Spor? Yabancı dil? Seyahat? Şıklar saymakla bitmez. Bunlar ilk aklıma gelenler. İçinizde heyecan yaratan şeyleri bulun ve bunlarla ilgilenin. Biraz olsun sıkıcı işinizden, sevmediğiniz insanlardan, sizi bunaltan her şeyden uzaklaşın. Hayır yapamam, zamanım yok, mümkün değil, imkanım yok gb bütün cümleler tamamen BAHANEdir. Bu mazeretleri kabul etmiyorum. Kendinizi mutlu etmek zorundasınız. Kendinizi keşfetmek için nelerden hoşlandığınızı bulmak zorundasınız. Yoksa herkesin kafasına göre şekillendirdiği bir oyun hamurundan farkınız kalmayacak ve bu da pozitif olmanız konusunda size asla yardım etmeyecek. Bazen BENCİL olmak zorundasınız.

HAYAL KURMAKTAN VE UMUT ETMEKTEN ASLA VAZGEÇMEYİN

Bazı insanlar hayalperest insanlara deli gözüyle bakar. Kendilerinin hayal edemediği şeyleri bir başkasının hayal etmesi ve gerçekleştiğini düşünmesi onları sinir eder. İnsan psikolojisi böyledir. Kendisinde olmayan şeyin başkasında olmasını kıskanır. Öncelikle bu tür insanları dinlemeyeceksiniz. Kim olurlarsa olsunlar, istedikleri kadar konuşsunlar. Zaten en klasik cümleleri de ”Hayatın gerçeklerini kabul et. Biraz gerçekçi olmak lazım. Gerçekler acıdır. ” gibi cümlelerdir. Farkındaysanız gerçek kelimesini çok kullanırlar. Bunun yanında bir de doğru kelimesini kullanırlar. Peki gerçek nedir? Doğru nedir? İşte bunun cevabını bana kimse veremez. Ya da herkes farklı verir. Dolayısıyla kendi gerçekliğinizi yaratmak ya da bazı şeylerin farkına varmak zorundasınız. Herkes size ”olmaz” mı diyor? ”Yapamazsın” mı diyor? Ben de size olur diyorum ve yapabilirsiniz diyorum. Sizi cesaretlendirmeyen her şeyi ve herkesi hayatınızdan çıkarmalı ya da ciddiye almamalısınız. Tabii ki başkalarının düşüncelerine ihtiyacınız olabilir. Ama bu çok nadir olmalıdır.

Şartların farkındaysanız, içinizde heves varsa ve istediğiniz şey bir başkasının büyük zararına sebep olmayacaksa yapın gitsin. Umutsuz olmayın, hayal kurmaktan vazgeçmeyin. Şimdi gerçek olan her şey eskiden bir hayaldi. Uzaya çıkmak bir hayaldi. Televizyon bir hayaldi. Motorlu araçlar, elektrik, cep telefonu, bilgisayar. Tüm bunlar bir hayalden ibaretti. Ünlü oyuncular, şarkıcılar, gezginler hatta dünyanın en zengin insanları. Eminim hepsi bir hayalle yola çıktılar ve umut etmekten asla vazgeçmediler. Çevrenizi çok fazla dinlemeyin. Pozitif düşünmekten vazgeçmeyin.

SORUNLARINIZI DÜŞÜNÜP BESLEMEKTEN VAZGEÇİN

Bu kural çok açık ve net. Hepimizin sorunları var. Maddi problemler, aile problemleri, iş problemleri vs problemler. Kimse problemsiz değil inanın. Bu kötü haberdi. Ama iyi bir haber var ki, problemlerinizi düşünmediğinizde onların küçülmesini sağlayabilirsiniz.

Evet bu doğru. İnsanoğlu olarak yaptığımız en büyük hata nedir biliyor musunuz? Sahip olduğumuz sorunları devamlı düşünmek. Düşündükçe onları inanılmaz boyutlara getiriyoruz. ”Pireyi deve yapmak” deyimi sanırım bu duruma tam olarak uygun. Neden mutluluklarımızı bu kadar çabuk unutuyoruz da dertlerimizi devamlı büyütüp bir de kalbimize kazıyoruz? Ben bunun cevabını inanın bilmiyorum. Sanırım insanlar acı çekmekten hoşlanıyor.

Size çok basit bir kural veriyorum ve bunu uygulayarak emin olun çok büyük aşama kaydedeceksiniz. Hatta bunu uygulamanız bir rica değil emirdir. Problemlerinizi düşünmeyeceksiniz. Bunu yapmak zor demeyin. Zor değil, siz öyle olduğunu düşünüyorsunuz çünkü anneniz, babanız, aileniz, arkadaşlarınız, çevreniz sizi bu şekilde programladı. Bu programı bloke etmenin zamanı geldi artık. Sizi mutlu eden şeyleri düşüneceksiniz. Problemler yerine çözümleri düşüneceksiniz. Hiçbir durum çözümsüz değildir. Sadece siz çözümü bulamadığınızda size öyle gelir. Bunu unutmayın!

Ana kurallar bunlar. Bir sonraki yazımda da başınıza gelen ve sık rastlanan bazı kötü olaylarda nasıl pozitif olmaya devam edebileceğimizi anlatacağım.

Sevgilerimle…

Kaynak : Aslı Ece ÖZDOĞAN / kendinigelistir.com

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.