Anasayfa / Başarı Yazıları / “Olumsuzluk” da başarıya götürebilir!

“Olumsuzluk” da başarıya götürebilir!

Başarı ve liderlik üzerine yazılmış birçok yazıda ve anlatılan hikayelerde vurgulanan en önemli şeylerden biri “olumlu olmak” ve “pozitif olmak” tır. Bunun karşısında “olumsuzluk”  ve “negatif olmak” ise kaçınılması gereken kavramlar olarak anlatılır. Sürekli iyi liderlerin olumlu olanların, kötülerin ise olumsuzların içinden çıktığı ifade edilir.

Öyle mi hakikaten? Başarılar her şeye olumlu bakarak, katılarak, daima motivasyon pompalayarak kazanılabilir mi? Ekibini hep öven, statükoyu korumaya çalışan biri başarılı liderlik edebilir mi? Ya da liderinin, yöneticisinin, ekip arkadaşlarının yaptıklarını, işlerini hep onaylayan? Herkes her şeyi beğenirse gelişim, daha iyisini yapma dürtüsü nereden tahrik alır? Organizasyonlarımızda negatif/olumsuz davrananlar, sorgulayan, eleştiren, şikayet edenler olmazsa düzeltmek, iyileştirmek diye bir meselemiz niye olur?

Mesela müşteri hizmetleri departmanları gelen olumsuz geri bildirimleri savuşturmak için uğraşır. Ama bu aşama geç değil midir? Allah için hiç mi kimse görmemiştir o olacak aksaklığı? Yanlışı düzeltmenin maliyeti hatasız iş yapmaktan katbekat daha maliyetlidir diye öğretmemişler miydi hepimize?

Sanırım şuna pek çoğunuz katılacaksınız: Organizasyonlarda pozitif geri bildirimler, hal ve tutumlar pek sorgulanmaz. Evet diyenler, aynen diye başla onaylamalar, arkadaşlarıma katılıyorum’lar vb. daha çok desteklenir, sevilir, benimsenir. Çünkü o tip profillerle yaşam daha kolaydır. “Niye bunu beğendin, onayladın, katıldın?” denmez, denmemelidir. Pozitif giden bir şeye çomak sokulmaz! Pişmiş aşa su katılmaz! Hele de  “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar!” “Erken öten horozu keserler!” özdeyişleriyle susturularak büyümüş bir toplumun bireyleri iseniz… Boyun eğme, hiyerarşiye uyum sağlama, katılma, katlanma, bir an önce bitirme, yetiştirme, sinik eğilimler ağır basar.

Ve tüm bunlarla aslında daha büyük problemlere sebep olacak kök nedenler karartılır…

Olumluluktan beslenmek, şikayetten, eleştiriden kaçınmak ya da bunları yapıcı, yaratıcı çözümler için fırsata dönüştürememek; yüzümüze tutulmuş spot ışığının gözümüzü kamaştırması gibidir. Nasıl spotun arkasındaki karanlık bölgeyi göremezsek, olumlu olalım, pozitif bakalım yaklaşımlarıyla farkında olmadan gelecekteki sorunları maskeleriz.  Tespitim şudur:

  • Olumluluk/pozitiflik ya da olumsuzluk/negatiflik birer tutumdur. Takınılan tavırdır. Yapılan şeyler ise bir durumdur. Daima daha iyisinin, yararlısının, kolayının mümkün olabileceği hallerdir, sonuçlardır, ürünlerdir, hizmetlerdir.
  • Sağlanması gereken; yaratıcı çözümleri, değişiklikleri ve yenilikleri teşvik eden,  başarıyı, ilerlemeyi sürdürülebilir kılan “uygun motivasyon ve aksiyon” ortamıdır.
  • Süper pozitif ya da süper negatif olunabilir. Eğer motivasyon ve aksiyon yoksa, ikisi de bir işe yaramaz.

pozitif başarı

O halde sağlıklı gelişme için olması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:

  1. Problemler, olasılıklar, sorgulamalar, eleştiriler karşısında “olumlu/pozitif” tutum benimseyebilmek, sağlam durabilmektir.
  2. Aslanız, kaplanız, bitaneyiz, en büyüğüz gibi uyuşturucu faktörlerden kurtulup, gelen itirazları sahiden bir gelişim fırsatı olarak görmek, algılamaktır.
  3. Mış gibi davranmamaktır.
  4. İnsanların kaçındıkları, rahatsız oldukları ya da sevdikleri şeyin aslında konu ortaya konulurken ya da karşılanırken takınılan “negatif veya pozitif tutumdur”.  Başarısızlığı getiren de bu tutuma takılıp kalmak ve asıl konuya geçememektir.
  5. Çoğu kişi alacağı olumsuz tepki nedeniyle ya da şimdi hakkımda ters insan diye düşünürler çekincesiyle giderek pasifize olur. İleri aşamalarda bu duruş, olumlu, ılımlı olmakla özdeşleşir. İşte kaçınmamız gereken şey asıl budur.

Steve Wood’un olumsuzluğun, nasıl olumluya dönüştürülebileceğine ilişkin bir yazısında aşağıdaki tavsiyelere kulak verebiliriz:

Negatif, olumsuz olun! Gördüğünüz mevcut ya da olası problemleri açıkça ortaya koyun. An itibariyle her şey yolunda gidiyor görünse de fark ettiğiniz ya da size negatif gelen tarafları net biçimde, gerekçelerinizle, işbirliğini teşvik eden iletişim stiliyle ortaya koyun. Negatif durumu pozitif tutumla ama tüm çıplaklığı ile paylaşın. Eğer bunu dikkate almayan bir yerde iseniz, işinizi değiştirin. Hiçbir başarılı lider yönetim toplantılarında ne kadar muhteşem olduklarını konuşmaz. Başarıları kutlar ama en çok ve daima olmuş olası olumsuzluklara yönlenir. Kurcalar, deşeler, sorgular… Problemleri fark eden, hem çözen hem de tekrarlanmayacak şekilde yaratıcı yeni çözümlerle ortadan kaldıran stratejiler geliştirir. Ekibini de buna odaklar. Olumlu sonuçlar için olumsuzluklardan güç alır.

Eleştirin! Eğer kendiniz ya da ekibiniz kötü bir şey yapıyorsa bunu öze ve dışa doğru eleştirin. Eleştirileri saygıyla ve olumlu tutumla karşılayın ki daha iyiye ilerleyebilin. Eğer hiç eleştiri almıyorsanız ya da eleştirecek bir şey bulamıyorsanız, eleştiremiyorsanız tehlike çanları çalıyor demektir. Bir şeylerin ters gittiğini, gideceğini gören ve eleştiremeyen, eleştirilmeyen kişiler açık ve dürüst konuşma konusunda güvensizlik içinde demektir. Ya kendisine güvenmiyordur ya da ortama. Her ikisi de çok ama çok sıhhatsizdir. Özeleştiri yapamayan, dışarıdan eleştiri alamayan kişinin her şeyden önce özgüven eksikliği vardır. Ne iyi bir lider ne de iyi bir takım üyesi olamaz. Böyle olmayan organizasyonlardan da başarı çıkamaz.

Eğer etrafınızda eleştiren, daha iyisi için tartışan, irdeleyen birileri varsa buna sevinin. Demek ki sizi, işini, arkadaşlarını önemsiyor. İdeal çalışma ortamındasınız demektir.

Şikayetçi olun! Bir şey sizi sıkıyorsa, endişelendiriyorsa söyleyin. Cesur olun çünkü büyük ihtimalle şikâyet ettiğiniz şeyin ucu bir başkasının doğru, iyi yapmadığı şeye dokunacaktır. Ancak şikayetlerinizi elinizdeki sağlam karinelerle, altını somut verilerle, örneklerle, belgelerle doldurup, nedenlerini, nasıllarını ve hatta çözüm önerilerinizi ekleyerek doğrudan müsebbibine yapın. İnsanlar şikayet etmekten bir başkasını zor durumda bırakmamak ve antipatik olmamak, dışlanmamak, kendisine cephe alınmasın diye kaçınırlar. Şikayete muhatap olan işin başındakiler şikayetçiye jurnalci muamelesi yaparlar. Bu da organizasyonlarda çok tehlikeli toksik bir ortam yaratır. Herkes birbirinin yaptığını görür ama söylemez ve zehirlenme içten içe yayılır. İşte bu fecidir. Onun için mutlaka şikayet edin, şikayetleri ciddiye alıp, olumlu tutum ile değerlendirin.

Sonuç olarak; sürdürülebilir başarı için olumlu tutumla olumsuz olun, sorgulayın, irdeleyin, eleştirin ve şikayet edin!

Yazan : Ufuk Tarhan | HarwardBusinessReview

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.