Küçük bir çocuk özellikle ilk konuşmaya başladığında en çok yaptığı şey soru sormak olur ya hani o bazen ebeveynine ‘ne zaman ardı arkası kesilecek bu soruların’ diye düşündüren! Saf bir merakla sorar sorularını, öğrenmek için eşsiz bir açlığı vardır, çevresinde olup biten her şeyi, neyin nasıl olduğunu, neden olduğunu, nereden geldiğini merak eder yaşamı öğrenmeye çalışan zihni ve o değerli kalbi.
Sorular öğrenmek için kullandığımız en güçlü araçlardır. “Tek gerçek bilgelik hiçbir şey bilmediğini bilmektir.” diyen antik çağ filozofu Sokrates’ın kullandığı en güçlü silahlarından biri sorulardı. “Hiç kimseye bir şey öğretemem, yalnızca düşünmelerini sağlayabilirim.” derken karşısındakini düşünmeye sevk etmek için soruları kullanırdı.
Bazen en iyi liderlerin tüm yanıtlara sahip olanlar olduğu düşünülse de bu düşünce şekli bizi sormamız gereken soruları sormaktan alıkoyabilir. En başarılı liderler sorular sormaktan çekinmeyenlerdir. Öğrenmek, düşünmek, keşfetmek için sorarlar sorularını. Onları lider yapan özelliklerinden birisi de bu çocuk ruhlu meraklarıdır, büyüdükçe kaybetmedikleri.
[highlight]Koçluk mesleğinde de soruların gücünü etkin bir şekilde kullanırız. [/highlight]Müşterimizin kendi yanıtlarına ulaşmasını, kendi zihninde bir keşif yolculuğuna çıkmasını hedefler sorularımız. İyi yanıtlar alabilmek için iyi sorular sormamız gerekir. Sorularımızı şekillendirirken birkaç noktayı dikkate almak buna hizmet edecektir. Bir koç olarak tamamen müşterimize odaklanmış olmalıyız; müşterimle ve onun gündemiyle ilgili ne öğrenmek istiyorum? Sorularımın bir amacı olmalı; sorduğum soruyu niçin soruyorum? Bu soru neye hizmet ediyor: bilgi toplamaya, netleşemeye, gerçek olanı ortaya çıkarmaya, olasılıklar yaratmaya vs? Gelen bilgiyi nasıl kullanacağım? Tüm bunlar soracağım soruları şekillendirirken, bir hususu daha dikkate almak gerekir ki o da karşımızdaki kişinin sorularımıza ne kadar hazır olduğudur. Başarılı bir koç müşterisini iyi tanıyan ve güçlü bir koçluk ilişkisi inşa etmeyi başarmış olandır. Ancak bu şekilde karşımızdaki kişiyi daha derin sorular için hazırlamış oluruz.
Elbette sorular yanıt veren tarafa hizmet ediyorsa eğer anlam ve değer kazanırlar. Yoksa sadece soru soranın merakını gidermek; bu ister arkadaşça bir sohbet ortamı olsun, ister profesyonel bir alan olsun, değersiz sorularla zaman kaybetmekten ibarettir.
Bir hoşlukla tamamlayayım isterim sorulara ilişkin yazdıklarımı. Papaz efendi dostu olan Haham Moşe’ye sormuş: “Dostum Moşe, diyorlar ki siz Yahudiler her soruya soruyla yanıt veriyormuşsunuz, doğru mudur?”. Moşe cevap vermiş: “Öyle mi yapıyor muşuz?”
Kaynak : Ebru Oğuş, PCC | optimalkocluk.com.tr