Son zamanlarda seminerlerimde katılımcılarıma satranç bilip bilmediklerini soruyorum. Neredeyse tamamı üniversite mezunu katılımcılarımdan erkek olanların %90 satranç biliyorsa da aktif olarak oynamadıklarını söylüyorlar. Kadınlarınsa %90’ı satranç oyununu bilmiyor.
Satranç oyunu diğer pek çok oyun gibi bir oyun olmaktan çok daha öte bir kişisel gelişim aracı, stratejik düşünme becerileri geliştirme kursu ve planlama okulu sayılabilir. Elbette bu oyunu bilmeyen ve oynamayanlar satranç oyununun sağladığı bu faydalardan yararlanamamaktadır. Çok sevdiğim oyunlardan biri de Çin Daması (Dokuz Taştır). Bu oyun da özellikle planlama becerilerinin gelişmesine yardım eder. Ancak bugün Çin Daması’ndan değil, satrançtan söz edeceğim.
Satranç oyunundaki en güçlü taş literatüre göre vezirdir. Vezir, hem bir kale gibi ileri-geri, sağa-sola hareket edebilir. Hem de bir fil gibi çapraz olarak dört yönde gidebilir. Vezir, günümüz dünyasının birden fazla yeteneği olan insanlarına benzer. Yani hem keman çalan, hem piyano çalan, hem gitar çalabilen, hem de şarkı söyleyebilen biri gibidir ya da hem makine mühendisliği becerileri olan aynı zamanda işletme yüksek lisansı olan aynı zamanda çok da iyi bilgisayar programı yazabilen ve yöneticilik performansı da çok gelişmiş biri gibidir. Oyunda rakibin bütün taşlarını tehdit eden çok güçlü bir taştır. Bir insan hayatta bir vezire dönüşmek için çabalayabilir. Ama vezir olmak da yetmiyor bazen. Vezir satranç oyunundaki en güçlü taştır ama önünde kendi ekibinden bir piyon varsa o piyonun gölgesinde kalır. Gerçek yaşamda böyledir; çok yetenekli bazı insanların önlerini tıkayan aileden ya da işyerinden insanlar vardır. Kendi potansiyellerini gerçekleştirmelerine izin vermezler.
Satranç oyununda “çatal yapmak” diye bir hamle vardır. Çatal yapmak, bir taşla aynı anda iki taşı tehdit etmek anlamına gelir. Rakip hangi taşı oynarsa oynasın tehdit altındaki iki taştan birini kaybedecektir. Gerçek yaşamda karar noktasında olan birçok insan, önündeki karar alternatiflerinden her şekilde kazançlı çıkacağı bir karar alternatifini birçok örnek de değerlendiremez. Örneğin, bir öğrenci düşünelim. Üniversite ve bölüm seçecek, öyle üniversite ve bölümler vardır ki, birkaç iş yapmanıza imkan verir. Bir işi yapamazsanız diğerini yaparsınız. Ama bu değerlendirmeyi yapamayan bir öğrenci, tek çalışma alanı sunan bir üniversite ve bölümünü tercih eder.
Satranç oyunundaki en ilginç taşlardan biri piyondur. Sıradan ve kolayca harcanan bir taştır. Ancak rakibin oyun sahasının son hattına erişirse bu sıradan taş oyunun kaderini belirleyecek şekilde vezire dönüşür. Toplum içindeki her sıradan insan da kendini koruyabilir ve geliştirebilirse, bir ülkenin kaderini değiştirecek insana dönüşebilir.
Satranç oyununda amaç, rakibin şahının gidebileceği hiçbir yer bırakmayarak galip gelmektir. Oyunda yüzlerce değişik hamle yapabilirsiniz; ama şahın gideceği yer bırakmadıkça galip gelemezsiniz. Dolayısıyla odaklanma prensibinin harika bir şekilde işlediği bir oyundur. Ayrıca odaklandığınız ve uygun hamle serisini geliştirdiğiniz takdirde çok az sayıda hamle ile de sonuca ulaşabilirsiniz. Diğer bir deyişle yüzlerce hamle oynamanıza ve zaman kaybetmenize gerek kalmaz. İnsan yaşamında da yüzlerce karar alabilmek mümkündür. Ancak birçoğu amacımıza yardım etmez. Satranç oyunuyla yaşamını özdeşleştirmiş biri, hayat karşısında amacının ne olduğunu netleştirir. Herhangi bir proje karşısında en önemli soruyu sorar: “Bu projede rakip takımın şahını ne temsil ediyor?” Yani başarmam gereken eşsiz ve tek hedef nedir? Birçok insan böyle bir hedefe hiç sahip olmadığından yüzlerce birbirini tamamlamayan eylemle geleceğe doğru yol alıyor. Sonunda da ölüm onları mat ediyor. Geriye değil taş, tahta bile kalmıyor.
Yazan : Melih Arat
iyi bir satranç oyuncusuysan ve bu oyunu hayatına yansıtmayı başarabilirsen dünyay yerinden oynatabilirsin
güzel yazı..teşekkürler….
Gerçekten çok harika benzetme… Hayata yönelik!
Teşşekkürler çok hoşuma gitti…
bu yazılar çok güzellllll…
Bir bedene giydirilmiş ve mükemmel bir şekilde uyum sağlamış gibi satranç oyununun gerçeğe uyarlanmış harika versiyonu.teşekkürler….
Hayatımın yazısı. keşke daha önce okusaydım ve satranç bilseydim.