Anasayfa / Başarı Yazıları / Abartma, Küçümseme!

Abartma, Küçümseme!

Sözkonusu “başarmak” olduğunda, yeni çağda da yeni bir haber yok. Başarı tüm zamanlarda iştah açıcı ve “benchmark sever” profesyonel dünya, başarı hikayelerinden besleniyor. Aslında başarının tanımı -bir İngiliz atasözünde söylendiği gibi- dibe vurduğunda ne kadar yükseğe sıçrayabildiğin.. Bu yüzden bence asıl ilham verici olan hem kişisel tarihlerimizin hem de şirketler tarihinin başarı hikayelerinden çok kaçan fırsatlarla dolu oluşu…

Geriye dönüp bakıldığında alınmamış emlak, gerçekleştirilememiş girişimlerden tutun da her biri kendi piyasasının en büyükleri arasında yer alıp, trendi doğru okuyamadığı için yitip giden firma hikayeleri her yerde.. En güncellerinden biri ise, çok yeni Amerika’dan geldi.

1990’ların internet devi Yahoo yeni kurulmuş Google için 1 Milyon $’ı çok görüyor. Sadece 5 yıl sonra Google’ın piyasa değeri 5 Milyar $ olarak hesaplanırken, Yahoo 3 Milyar $’dan fazla etmez deyip, satın almaktan vazgeçiyor. Zamanla roller değişiyor ve 2008 yılında bu defa Microsoft Yahoo şirketini 44 Milyar $ ile satın almak istiyor ama nafile! Geçen ay Verizon firması Yahoo’yu 4,8 Milyar $’dan alırken, bugün Google’ın piyasa değeri 500 Milyar $ üzerinde..

Şu İngiliz atasözü nereden aklına geldi derseniz, Scorp uygulamasının yaratıcılarından İzzet Zakuto ile karşılaştığım için derim. İzzet, halen Koç Üniversitesi son sınıf öğrencisi.. Scorp, bugün 4 milyon kişi tarafından kullanıyor. Sadece 1,5 yıllık hikayesi olan Scorp uygulamasındaki ilk kurumsal çalışmayı Sevgili İzzet ile yaklaşık bir yıl önce birlikte tasarlamıştık. Scorp’tan önce onlarca fikri çöpe atmış; batmış ama yılmamış; doğru ihtiyacı yakaladığında da hızla aksiyon almış. Şu an yabancı yatırımcılardan 2 Milyon $ yatırım almış ve değeri bugün için 15 Milyon $ olarak hesaplanıyor..  1991 doğumlu olan İzzet, artık Endüstri 4.0 diye tanımlanan yeni çağın ülkemizdeki en güzel örneklerinden birisi..

Bu yeni çağın sihirli sözcükleri, yapay zeka! Her alanda milyarlarca veriyi işleyip, her defasında hatalarından da öğrenerek kendi kendini geliştiren bu sistemin ileride insanoğlu ile nasıl bir ilişki yaşayacağı korkutucu.. Bizim işimize, insan kaynaklarına baktığımda şöyle bir öngörü uzak olmasa gerek: Sizin iş ilanınıza başvurmuş, gerekli kişilik envanter testi gibi uygulamalara katılmış, video mülakat sürecine girmiş yüzlerce adayı bir sistemin değerlendirmesi anlık bir meseleye dönüşebilir. Video görüşmesini metne çevirip, bunun içindeki kalıpları değerlendirip, aynı anda sizin tüm sosyal medya hareketlerinizi de gözden geçirerek, bir derecelendirme yapması ne kadar süre alabilir ki? Ne zaman gerçekleşir emin değilim ama söylemek istediğim şu an geleneksel gördüğümüz bir çok iş yapış şeklimiz değişecek, dönüşecek.. Bu da yepyeni fırsatlar ortaya çıkarırken aslında bir kural belki de hiç değişmeyecek: Dijital gelecekte de iyi bir çırak olmadan, usta olunamayacak! Yeni şeyler öğrenmekten, denemekten kaçındığımız gün, değişimin hızı belki de hiç olmadığı kadar bizi geride bırakacak.

abartma ve küçümseme

2 yıl içinde olabilecekleri abartırken, 10 yıl içinde olabilecekleri küçümsüyoruz!

Yapay zeka ile insanoğlu arasındaki olası ilişkiyi gözümüzde canlandırma açısından, son dönemdeki “Her” ve “Ex-Machina” filmleri çok ufuk açıcı! [Bknz : kişisel gelişim filmleri yazımız]Umalım ki robotlar duyguları da taklit etmeyi beceremesin! Fakat film demişken, Matrix’e değinmeden olmaz! Aslında bu filmi referans veren de geçen ay Elon Musk oldu! Kimdir Elon Musk? PayPal, Tesla ve SpaceX’in yaratıcısı! Yeni çağın son dahilerinden! Son basın toplantılarından birinde, Matrix filmindeki gibi bir oyunun içinde yaşadığımıza emin olduğunu söyledi! Konuştuğu salonda kahkahalarla karşılanan tezini savunurken “Yaşadığımız hayatın gerçek olma ihtimali milyarda bir” diyecek kadar iddialı olan Musk’a göre hayatımız yapay zekalar veya süper bilgisayarlar tarafından bir oyun gibi yürütülüyor. Elon Musk, “40 yıl önce en iyi video oyunumuz Pong’du. Hatırlayın, sadece iki tane dikdörtgen ve bir adet nokta vardı o oyunda. 40 yıl sonra video oyunlarında bambaşka bir yere geldik. Artık foto gerçeklik ve 3 boyutlu gerçek hayat simülasyonları içerisinde milyonlarca insan aynı anda oyun oynuyor. Her yıl da bilgisayar oyunlarında daha ileriye gidiyoruz. Hatta ‘sanal gerçekliğe doğru gidiyoruz’ da diyebiliriz. 1000 sene sonrayı düşünün. Bu hızla devam edersek, oyunlarla gerçek hayatı ayırt etmek imkansız hale gelecek” diye konuştu.

Geçen gün bu iddia üzerine koyu bir sohbete daldığımız Nörobilimci Kerem Dündar, “diyelim ki herşey simülasyon; ne yapabiliriz? Oyuna devam” diyerek yönü gösterdi. Gerçekten de aynı günlerde 72 yaşındaki annem yıllarca direndiği akıllı telefon ile tanışmış ve 4 yaşındaki kızım Mira’nın yönlendirmesi ile instagram’da fotoğraf beğenirken, 15 yaşındaki oğlum Bora pokemon peşinde koşuyordu. Pokemon Go oyunu o kadar hızlı yaygınlaştı ki, şirketine bir haftada kazandırdığı değer artışı neredeyse İstanbul Borsası’ndaki en değerli şirketin toplam değeri kadar.. Bunun gibi sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik uygulamalarının hemen her iş alanında kullanımı yaygınlaşırken, pek yakında piyasaya sürülecek ürünlerle bireylerin günlük hayatı da etkilenecek.

Bu noktada gelecekte olabileceklerin detayını futuristlere bırakıp, son sözü de Bill Gates’e verelim: “2 yıl içinde olabilecekleri abartırken, 10 yıl içinde olabilecekleri küçümsüyoruz!” Küçümsemenin bedelinin de ağır olacağı açık..

Yazan : Yavuz Elkin | Executive Vice President – HR & Deniz Academy at DenizBank

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.