Anasayfa / Motive Olmak / Annenin karnından çıkıyorsun, çıktığın gibi de başlıyorlar tepene çıkmaya!

Annenin karnından çıkıyorsun, çıktığın gibi de başlıyorlar tepene çıkmaya!

başka bir ben‘Beklenti’, bir şeyin gerçekleşmesini beklemek… Senin kendinden veya bir başkasından, sevgilinden, ailenden, devletten, dünyadan… Her kimden olursa işte, bir şeylerin olmasını ‘bekleme’ durumu. Bir de bizden ‘başkalarının beklentileri’ var. Ailen adam olmanı, hocan iyi not almanı, sevgilin ilgi göstermeni, eşin sadık bir eş ve iyi bir baba olmanı veya patronun iyi bir çalışan olmanı bekliyor… İçinde yaşadığın toplumsa din, ahlak ve geleneklere göre yaşamanı; devlet de yasalara uymanı ve bolca vergi vermeni bekliyor…

Annenin karnından çıkıyorsun, çıktığın gibi de başlıyorlar tepene çıkmaya! Hadi cee de, hadi şunu ye, hadi baba de, hadi yürü… Veya büyüdükçe sen; onu yapma, bunu deme, şunu etme… Ayıplar, günahlar, yasaklar…

Birileri benden hep bir ‘başkası yaratma’ yarışında…

Ve bir şey söyleyeyim mi, işlerinde çok da iyiler… Hangimiz hala o çocukluk yıllarındaki saflığımızdayız ki?

Sonra büyüdükçe öğretiliyoruz ki; biz de başkalarından bir şeyler bekleme ‘hakkına’ sahibiz! Başlıyoruz da beklemeye sahiden… Ve çark dönmeye devam ediyor böylece!

Bizim için yaratılan, adına da ‘kimlik’ denen hapishanelere konuyoruz farkında olmadan… Sonra da o kimliğin esiri oluyor ve başkalarının gözünde ‘adam olma’ uğruna, bu hayatta hepimizin en büyük beklentisi olan mutlu olmanın sadece bir ‘yoldan’ ibaret olduğunu unutuyoruz.

Jiddu Krishnamurti bir keresinde demişti ki;

“Mutlu olmak, her bireyin en yüksek hedefidir.

Böyle bir hedefe ulaşabilen pek az kişi, aslında ulaşılacak bir hedef olmadığını, ancak yolculuğun herbir anının büyük bir keyif ve tatmin demek olduğunu anlamış olanlardır.

Hayatı bu şekilde algılamak kolay değildir; bu öğreti, günlük yaşantımıza katılıp uygulanabilir de değildir. Tam aksine, hayatı daha yüksek bir bilinç düzeyinden algılayan kişinin, gayret sarf etmeksizin olan tutumudur.

Hayat böyle bir kişi için cennet gibidir.”

“Gayret sarf etmeksizin…” lafına bayıldım… Bize bizden habersiz verilen o kimlikleri reddetmek midir ‘gayret sarf etmiyor’ olmak?

Bilmiyorum… Bildiğimi sandıklarım ise;

Beklentiler gerçekleşmeyince gelen hayal kırıklıklarından daha fazla yıpranır olduğum… Ve yeni yeni anlar olduğum ki, beklentilerimin olduğu kişiler aslında beni hayal kırıklığına uğratmıyor. Sorun bende… Sorun kendi beklentilerimde.

Hayatın bekleme odasında uyurken yaşadığımı sanmak yerine; yaş aldıkça hayattan, öğrenmeye başlıyorum tekrardan küçülmeyi. Ve yaşananlar basitleştikçe zihnimde, başkalarının gözünde ‘basit görünmek‘ de bana iltifatmış gibi gelmeye başlıyor…

“4.5 milyar yaşındaki dünyanın 90 dakikalık bir filmi çekilse, bir saliselik bile rolüm olmaz.”

Daraldığım anlarda eğer hatırlarsam işte bunu… Ferahladığımı hissediyorum.

Ve ferahladığım o anlarda görür oldum ki; sevdiklerime verebileceğim en değerli hediye, esasında sadece daha mutlu bir ‘ben.’

Yazan : Tunç Kılınç / fikir atölyesi

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.