Herkes gibi olmak istenen bir şey mi, iyi bir şey mi? Farklı olmak desteklenmeli mi, kösteklenmeli mi? Kimin, ne zaman, nerede sorduğuna göre bu soruların cevapları değişebilir mi?
Amacınız nedir?
Amaç grubun parçası olmaksa, uyum kilit önem taşır. Herkesle iyi ilişkileri olan uyumlu biri olmak. Kısa sürede arkadaş ve güven kazanmak için kestirme yol olabilir. Her açıdan ortalama olmak, aşırılıklara, uçlara rağbet etmemek. Her açıdan düzeni bozmamaya özen göstermek. Haksızlıklar karşısında uzlaşmacı olmayı seçmek. Dikkati sivri dili, sorduğu akıllı sorular ve yapmayı planladığı sıra dışı projelerle üzerine çekmemek. Herkesle iyi geçinmek ve sıradan olmayı kabul etmek. Gerçekten mi?
Tüm bu etliye sütlüye karışmama durumu güven mi oluşturur? Yoksa kolaylıkla grup içinde unutulmanızı mı sağlar?
Güven oluşturmak için sorumluluk almamız, bu sorumlulukları yerine getireceğimize dair söz vermemiz ve bu sözleri tutmamız gerekir. Uyumlu insanların birçoğu sözlerini tutamamanın korkusuyla söz vermekten kaçınırlar. Söz vermek ve yerine getirmek kolay iş değildir, değer vermeniz, ilkeli olmanız, risk almayı ve değişime yol açmayı göze alacak yüreğinizin olması gerekir. Dahil olduğunuz topluma, şirkete veya gruba körü körüne uyumlu olmak için düşünmeyi bırakmanız veya düşündüğünüz şeyleri kendinize saklamanız gerekir. Bu da düşünen, üreten, şirketinin, departmanının ve toplumun genelinin iyiye gitmesini isteyen biri için imkansızdır. Herkesin ait olduğu gruba, topluluğa zaman zaman ters düşen görüşleri, işlerin daha iyiye gitmesi için çözüm önerileri olacaktır. Geliştirmek esastır, geliştirebilmek için ise, cesaretinizi toplayıp farklı düşünmeye, farklı düşüncelerinizi iletmeye açık olmalısınız. Her zaman sonuna kadar uyum sağlamanız mümkün değil ancak doğru yerde aykırı olmayı bilmek fark yaratacaktır.
Uyumlu olmak farklı olmaktan çok daha kolay
Eğer bir konuyla ilgili güçlü bir fikrimiz yoksa veya yorgun, sıkılmış veya uykumuz gelmişse, fikrimizi beyan etmeyi gerekli görmeyiz. Çoğunluğun düşüncesine uymak karşı tarafta olup fikrini savunmaktan daha kolaydır. Psychology Today dergisinde yayınlanan yazısında Dr. Susan Krauss Whitbourne Chinese Academy of Sciences psikologu Haiyan Wu ve çalışma arkadaşlarının geçen sene tamamladıkları çalışma sonuçlarından bahsetmekte. Çalışma kısaca beynimizin uyum göstermeye ne kadar hazır – ve de aykırı olmaya ne kadar uzak olduğumuzu göstermekte.
Çalışmaya göre, başkalarının fikirlerini kabul ettiğimizde beynimizdeki ödüllendirme merkezleri aktive olmakta ve bu kabullenme benimsenerek beynin hafızadan sorumlu bölümünde kalıcı değişikliklere sebep olmakta. Çalışmanın yazarları bu mekanizmadan şu sonucu çıkarmakta: Bu bulgular insanların diğer insanların yargılarını ve tercihlerini içselleştirildiğini ve kendilerininmiş gibi kabul ettiği anlamına gelmekte. Tam tersini yapmayı denediğinizde, yani sosyal baskılara dayanıp, farklı düşüncelerinizi dile getirmek istediğinizde, kendi içinizde ciddi bir savaş başlamakta. Başkalarının fikirlerini o kadar kendi fikirlerinizmiş gibi kabul etmişsiniz ki, bu fikirlerle çelişen kendi fikirlerinizi tamamen unutmuşsunuz. Yeniden bu karşı fikirleri hatırlamaya çalıştığınızda beyniniz adeta size bağırıyor. Grubun fikirlerine uymak sizin ters düşen fikirlerinizi söylemekten çok daha doğal ve size yakın geliyor.
Uyum arayışımızın altını çizen bir diğer çalışma Carnegie Mellon’dan Jeff Galak’in Amerika’da daha düşük statüdeki bir eyaletten daha yüksek statüde bir eyalete taşınan kadınların o eyaletteki kadinlara uyum sağlamak için kendi alışık olduklarından yüksek topuklu ayakkabılar giymeye başladıklarını gösterir. Örneğin, Mobile, Alabama’dan New York’a taşınan bir kadının düz ayakkabılarına veda edip sürekli yüksek topuklar giyme olasılığı %86 oranında tespit edilmiştir. Düşük statülü eyaletten yüksek statülü eyalete taşınanların topuk boyları ortalamada 3 ponttan 9 ponta yükselmiştir.
Uyum sağlamak için topuklarımızdan fikirlerimize kadar etki altında kaldığımız düşünüldüğünde, kendimize ait fikirleri korumak ve özgün olmak için bir savunma veya kontrol mekanizması oluşturmamız gerekmektedir. Diğerlerinin etkilenmemezi ve kendi etkimizin hissedilmesini nasıl sağlarız? İşte, Dr. Whitbourne’dan birkaç öneri:
Kendi orijinal fikrinizi her şeyin üzerinde tutun.
Tartışmaya girdiğinizde ve diğerlerinin fikirlerini dinlediğinizde, aklınızda hep kendi fikriniz ve öncelikleriniz olsun.
Grubun fikirlerine zıt fikirde olmanın zorluğunu bilin ve kabul edin, ancak fikirlerinizden vazgeçmeyin. Evet karşı bir fikre inanmak ve diğerlerine karşı bu fikri argümanlarınızla savunmak kolay iş değil, sıkıntılı bir süreç olabilir ancak kendi değerlerinizden vazgeçip diğerlerinin fikrini kabul etmek kendi fikrinizi savunmaktan daha da rahatsız edici olabilir, unutmayın.
Kendinizden daha yüksek statüde (titr, prestij, marka) insanların etkisinde kalmayın. Patronunuz olduklarından veya sizden daha yüksek bir statüye sahip olduklarından ille de haklı olmaları gerekmez. Kendi doğrularınızdan aksine ikna olmadığınız sürece dönmeyin.
Size benzer düşünenlerin desteğini alın.
Fikriniz genel görüşten farklı olabilir ancak çevrenizde sizin fikrinize yakın düşüncelere sahip insanlar da olabilir. Onlara ulaşın, desteklerini alın.
Ne zaman herkesin karşısında durmanın işe yaracağını belirleyin.
Kurşunlarınızı boşa harcamayın, her meydanda savaşmak yerine kazanacağınız meydanlarda savaş açmak için strateji geliştirin.
Ne zaman farklı olunması ne zaman gruba uyulması gerektiğini bilmek sosyal yetilerin sonucu.
Aykırı olmak sırf kendini gruptan ayrıştırmak ve öne çıkarmak amacıyla yapıldığında ancak taktiksel bir adım olarak kalır, uzun soluklu bir stratejiye dönüşmesi için insanin inandığı bir konuya öncülük etmesi gerekir. İnandığınız, doğruluk veya yanlışlıklarıyla ilgili güçlü görüşlere sahip olduğunuz konularda karşı durmayı bilin. Bu konularda görüşlerinizi beyan ederken doğru zaman, yer ve üslup çok önemlidir. En uygun ortamda en uygun kelimeleri seçerek argümanlarınızı iletmek haklı görünüp görünmeyeceğinizi etkileyecektir. Akıllı bir şekilde aykırı olma cesaretini gösterin.
Kaynak : Dünya Gazetesi, Değişim Yelpazesi