Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim forumu misyonu taşıyan kendinigelistir.com sitesi Özgür Şahin tarafından hayata geçirilip, geliştirilmektedir. © 2024. Tüm hakları saklıdır.

iyimserlik
  1. Anasayfa
  2. Kişisel İmaj
  3. Kötümser olmak mı? İyimser olmak mı?

Kötümser olmak mı? İyimser olmak mı?

Özgür ŞAHİN Özgür ŞAHİN -

- 13 dk okuma süresi
45 0

İster yaşantımızda isterseniz iş hayatında iyimserlik ve kötümserlik kimi zaman avantaj kimi zaman dezavantaj. Genel olarak bakıldığında iyimser kişiler etrafındakilere pozitif elektrik yayarak motivasyonu ve verimliliği artırıyor. Fakat bunun tam tersini savunanlar da var. Bazen iyimserlerin hayatla ve gelecekle ilgili gerçekçi olmayan tutumları, tedbirsiz davranmalarına neden olabiliyor. Bu görüşe göre ekonomik krizlerin ve batan şirketlerin nedeni iyimserlik.

En genel tanımıyla iyimserlik olayların iyi gideceğine, kötümserlik ise her şeyin kötü sonuçlanacağına olan inanış. İyimser kişiler olumsuz olaylardan daha az etkileniyor, moralini, motivasyonunu kolay kolay keybetmiyor ve etrafına da pozitif enerji yayıyor. Kötümserler ise tam tersi, her şeyin en kötüsünü düşünüyor ve depresyona daha kolay giriyorlar. Etrafınızda hangisinden çokça varsa sizi de etkisi altına alması olası.

İş yaşantısında genel görüş iyimser kişilerin fayda sağladığı yönünde. Çünkü iyimser kişilerin daha başarılı oldukları, etraflarını motive ettikleri varsayılıyor. Fakat iş hayatında bazen kötümser olmanın da iyi olduğunu savunanlar var.

Çevresini de motive eder

DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurucu Başkanı uzman psikolog Emre Konuk, iyimserlik ve kötümserliği ‘olumsuz olayları, durumları açıklama tarzı’ olarak özetliyor. Konuk’a göre;

Kötümserler; durumdan kendilerini sorumlu tutma eğiliminde oluyorlar. Durumu kalıcı görüyorlar ve ne yaparlarsa yapsınlar değişmeyeceğini düşünüyorlar. Eğer bu tutum yaygınsa depresyon büyük ölçüde kaçınılmaz gözüküyor. Yani sigara kanser için nasıl bir risk oluşturuyorsa, kötümserlik de depresyon için öyle risk oluşturuyor. İlaç işe yarayabiliyor, ama kesildiğinde geri gelebiliyor. İyi haber şu ki; bu düşünce yapısını değiştirmek mümkün. Kötümserlerin riskleri depresyonla da sınırlı değil. Kötümserlerin sağlıkları da etkileniyor. Daha sık hastalanıyor, bağışıklık sistemleri zayıflıyor ve daha erken ölüyorlar.

İyimserler; durumdan başkalarını sorumlu tutma eğiliminde oluyorlar. Yaşananı geçici ve yaşamlarının diğer yanlarını etkilemeyecek bir durum olarak görüyorlar. Eğer bu tutum yaygınsa iyimserler başlarına ne gelirse gelsin depresif bir hal yaşamıyorlar, yaşayacak olurlarsa da çabuk toparlanıyorlar.

Emre Konuk, iyimserlerin iş hayatında daha avantajlı olduğunu düşünenlerden. Konuk, “İyimser bir yönetici ya da çalışan olumsuz yaşam olaylarından, iş yaşamının iniş çıkışlarından, ilişkilerde yaşanan sorunlardan çok daha az etkilenecek, çabuk toparlanacak ve en önemlisi çözüme odaklanacak ve çevresini motive edecektir. Bunlar kendi başına iş yaşamında ciddi fark yaratan tutumlardır. Bunlardan hareket ederek kötümser bir yönetici ve çalışanın iş yaşamında neye mal olacağını, çevresine neler yaşatacağını rahatlıkla tahmin edebiliriz” diyor.

iyimserlik

Kötümser kişiler sürekli olarak bir felaket senaryosunun başlarına geleceğine inanarak yaşıyorlar, bu da hayattan keyif almalarına, mutlu olmalarına engel oluyor. Sürekli felaket tellallığı yaparak etrafındakilerin de tadını kaçırıyorlar. Uzman psikolog Mehtap Hisar, sürekli yapıcı olmayan bir tutum, memnuniyetsizlik ve kötümserlik içinde olan bir çalışanın iş ortamında bir süre sonra yalnızlaşacağını söylüyor: “Bir işyerindeki üretkenliğin, motivasyonun ve performansın devamlılığı için işteki tatminin çok kritik bir önemi var. Motivasyonu ve işyerindeki kariyer planları hakkındaki beklentileri düşük olan bir çalışan, bir süre sonra etrafındaki çalışma arkadaşlarını da olumsuz etkileyecek ve işyerindeki verimlilik düşecektir. Ayrıca umudu olmayan bir kişinin, kariyer hedeflerinin olması ya da bu hedeflere istikrarlı bir şekilde ulaşma konusundaki azmi, kararlılığı ve kendini gerçekleştirme sürecindeki inancı düşük olur. Dolayısıyla kötümser bir çalışanın motivasyon ve performansı, bu olumsuz tutumdan etkileneceğinden, bu kişinin başarılı olma, üst yöneticiler tarafından farkedilme ve kariyerinde yükselme ihtimalleri iyimser bir çalışana kıyasla daha düşüktür.”

Duygular bulaşıcıysa eğer…

Nasıl ki gülen bir insan gördüğümüzde içimiz açılıyor, kötümser bir insan gördüğümüzde içimiz kararıyorsa, kötümser bir çalışan da sadece kendinin değil çalışma arkadaşlarının da motivasyonunu, işe bağlılığını düşürüyor. Uzman psikolog Mehtap Hisar, “Kötümser bir çalışan yalnızca performansı düşük bir çalışan olarak bir kuruma zarar vermez, aynı zamanda çalışma arkadaşlarının da performansını dolaylı olarak olumsuz etkiler. Düşük motivasyon, beklentilerinin gerçekleşmeyeceğine olan inanç ve umutsuzluk, kuruma olan bağlılığı, iş tatminini ve performans düzeylerini şüphesiz düşürecektir. Yine bir yöneticinin iyimser olması, çalışanlarının motivasyonunu koruma, performanslarının istikrarlılığını sağlama ve pozitif grup dinamiği oluşturma gibi etkin liderlik özellikleri göstermesinin ön bir koşulu gibidir. Başarılı bir yönetici, hem kendi hem de çalışanlarının şirket hedef ve değerlerine olan inancını yüksek tutmalı, çalışanlarını iyi gözlemlemeli ve kurumla ya da iş süreçleriyle ilgili çalışanlarından karamsarlığa düşen olduğunda bunu farkedip, doğru bir iletişim ile çalışanını bilgilendirmelidir. Bir yöneticinin bunu yapabilmesi için öncelikle kendisinin geleceğe dair umutlu, iyimser ve inançlı olması gerekir” diyor.

Batan şirketlerin nedeni iyimserlik

Fakat kötümserliğin bazen faydalı olduğunu savunanlar da var. Prof. Dr. Acar Baltaş iyimserliği olayların iyiye gideceği konusunda genel bir inanç olarak yorumluyor ve bazı durumlarda kötümserliğin yararlı olabileceğini söylüyor:

Literatürde iyimserliğin cerrahi girişimlerden sonra daha hızlı iyileşme, daha az hastalanma ve düşük ölüm riski içerdiği konusunda bilgiler var. Ancak iyimserlerin kendilerini risk altında görmemeleri sağlıklı davranışlar geliştirmelerini engelleyebilir. Kötü şeylerin kendi başına gelmeyeceği kabulü, çok geç olana kadar (sigara ve alkol tüketimi veya hızlı araba kullanmak gibi) riskli davranışlara devam etmelerini engellemez. İyimserlerin hayat ve gelecekle ilgili gerçekçi olmayan tutumları yarardan çok zarar verme eğiliminde olabilir. Örneğin zamanında önlem alınmayan sorunlar büyüyebilir ve kontrolden çıkabilir. Bu nedenle bazı durumlarda kötümserlik yararlı olabilir. Zarar verici kötümserlik ise etki alanında olmayan ve değiştiremeyeceği konulardan şikayet edenlerdir. Bu insanlar hem iş hayatı için, hem de sosyal çevre için hayat kalitesini düşüren ömür törpüsü insanlardır.

kötümserlik

Baltaş, iyimserliğin iş hayatı için sakıncalı olduğunu düşünüyor: “Aşırıya kaçmayan bir kötümserlik, kişileri de kurumları da hayatta tutar. Ekonomik krizlerin de, batan şirketlerin de nedeni iyimserliktir. Son yıllarda kendi mesleklerinde sıkışan ve psikolojiyi kendilerine iş seçen sahte guru ve kişisel gelişim uzmanları iyimserlik balonu oluşturmuşlardır. Bir saçmalık binlerce kere tekrarlanınca doğru olmaz. İyimserlik balonu da bu kategoridedir.”

Türkler tedbir almayacak kadar iyimser

20 yıl klinikte, 25 yıldır da iş hayatına hizmet veren bir psikolog olarak Prof. Dr. Acar Baltaş, Türkler’in olumsuz tutuma sahip iyimser insanlar olduğunu söylüyor. Baltaş çelişkili gibi gözüken bu durumu şöyle açıklıyor: “Türkler olumsuz durumlara karşı ‘bir şey olmaz’ diye tedbir almayacak iyimserliğe sahip, buna karşılık ‘bu olumsuz duruma hangi davranışımız neden oldu ve bu durumdan nasıl bir ders çıkarabiliriz diye düşünmek yerine; hay Allah bu neden oldu, keşke olmasaydı’ diye yarar sağlamayacak ve sonucu değiştirmeyecek kötümserliğe sahipler.”

Acar Baltaş, iyimserlerin daha uzun yaşadığı tezini doğru bulmuyor, bunun tam tersini savunuyor: “İyimserler ‘İyi düşünelim iyi olur. Kötü düşünüp kötüyü çağırmayalım’ yaklaşımı nedeniyle daha kısa yaşıyorlar. Ancak şurası doğru, hayatlarından daha memnun yaşıyorlar.”

En kötüsüne hazırlanın ama en iyisini umun

İyimserlik ve kötümserlik genellikle çocuk yaşlarda ve ergenlikte öğrenilen şeyler. Kalıplaşmış davranışları değiştirmek kolay değil ama değişebileceğimizi bilmekle işe başlayabiliriz. Gerekirse bu konuda bir uzmandan da destek alınabilir.

Hayata daha iyimser bakmak isteyenlere birkaç küçük tavsiye

– Dünyanın size karşı olduğu fikrini kafanızdan atın. Geçmişte bir acı veya hayalkırıklığı yaşadınız diye gelecekte de hep aynısının başınıza geleceğini düşünmeyin. Kehaneti gerçeğe dönüştürmeyin. Her görevde başarısız olacağınızı düşünüp, sonunda gerçekten başarısız olabilirsiniz.

– Bakış açınızı değiştirin. Yeni bir görev karşısında “Bunu daha önce hiç yapmadım” diye düşünmek yerine “Bu yeni bir şey öğrenmek için bir fırsat” diye düşünebilirsiniz.

– Olumlu ifadeler kullanın. Size hatırlatmalarda bulunacak kısa cümleleri yazın. Mesela “Her şey mümkün”, “Daima bir alternatifim var” gibi. Bunları her zaman göreceğiniz yerlere, mesela banyo aynasına, bilgisayar ekranına asın.

– Hayat kısa. Kendinizi gelecek hakkında kötü hissettiğinizde her dakikanın ne kadar önemli olduğunu hatırlayın ve yaşamdan keyif almaya bakın. Kötümserlik henüz olmamış ve olması da kesin olmayan şeylerle vakit kaybetmenize neden olur.

– İyimserlikte dengeyi iyi kurun. Hiç kimse Pollyannacılık oynamanızı beklemiyor, kötü hiçbir şey olmayacak diye beklemeyin. Gerçekçi olun, iyiyle kötüyü beraber alın, iyinin kötüyü aşacağını düşünün. En kötüsüne hazırlıklı olun ama en iyisini umun.

– Mutlu olmayı öğrenin ve yakın arkadaşlarınızla sevginizi paylaşın.

– Bir şeylerle meşgul olun. Müzik dinleyin, hayvanlarla oynayın, arkadaşları ve akrabaları ziyaret edin, arkadaşlarla sohbet edin, yemek pişirin, alışveriş yapın… liste sonsuz.

– Gülümseyin.

– Dünyayı daha iyi bir yer yapmak için kendinize ve yeteneklerinize inanın.

– Bu fikirlerinizi başkalarına, özellikle kötümserlere de aktarın.

– Etrafınızı iyimser kişilerle donatın. Onların olaylar karşısında nasıl davrandığına ve nasıl cevap verdiğine bakın ve siz de onlar gibi davranın. Pozitif insanlar arasında olmak sizin de modunuzu değiştirecek, daha pozitif olmanızı sağlayacaktır.

– Fiziksel olarak kendinize bakın. Eğer sağlıklı, güçlü, enerjik hissediyorsanız, güvene ve iyimserliğe erişmeniz daha olası. Sağlıklı beslenin, diyet yapın, dış aktivitelere katılın ve yeteri kadar uyuyun.

Hürriyet İK – Burcu ÖZÇELİK
(Kaynak: wikihow.com, ehow.com)

Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.