Yazı İçeriği
Hey sen! Bazen çekinik mi davranıyorsun? Zaman zaman yüzün mü kızarıyor? Merak etme, aslında herşey yolunda… Ancak abartma. Çevreye uymakta zorluk çeker hale geldiğinde sıkıntı başlıyor. Nedeni ise özgüven eksikliği. Kendine güvenmen için sorunlarla yüzleşip onları çözdüğünü gör. Spor yap, müzikle uğraş, Utangaçlığı yen ki; iş hayatında kapı gibi önüne çıkmasın…
“ÖĞRENCİ tahtaya kalkamaz. Soruları bildiği halde parmak kaldırmaz ya da derse katılmaz. Öğretmen kaldırıp soru sorarsa aşırı heyecanlanır, yüzü kızarır ve kekelemeye başlar ve dili dolanır. Bildiği halde şaşırıp yanlışlar yapar. Çok utanır. Arkadaşlarına ve öğretmenine karşı rezil olduğunu düşünür, bazen okula bile gitmek istemez. Bu gençler, arkadaş edinemezler, hep yalnızdırlar veya çok azının bir-iki arkadaşı vardır. Karşı cinsle iletişim kuramazlar. Yüzleri kızarır, elleri titrer, çok heyecan yaparlar. Kalabalık bir ortamda kendilerini izleniyor gibi hissedip, bakışların üzerinde olduğunu zannederler. Bu nedenle bu tür ortamlarda bulunmamaya dikkat ederler. Zorunlu ise o ortamın en kuytu sote yerini bulup ‘gizlenmeye’ çalışırlar. Bazı çekingen çocuklar ya da gençler, sürekli eve kapanırlar. Bilgisayar, internet başında sanal alem bağımlısı olabilirler.”
Bütün bunlar çok mu tanıdık geliyor? Hemen panik olmayın. Kimse size “utangaçsınız” diyemez. Çünkü uzmanlar, bir kişiye utangaç demek için hiç de aceleci davranmıyorlar. Basmakalıp yaklaşımlarla hemen utangaç ya da çekinik yaftası da yapıştırmıyor. Aslında kişinin en temel “duygu ve bilgi karışması” olan utangaçlık, psikolojinin önemli bir konusu.
Yıllarını klinik psikolojiye adamış, Grafoloji (el yazısı bilimi) uzmanı psikolog doktor Nursu Marmara, “Utangaçlık çok insani, çok ahlaklı ve pozitif bir duygudur” diyor ve ekliyor:
“Ancak dozu önemlidir. Çevreye uymakta zorluk haline geliyor, insana çelme takıyorsa o zaman orada durmak lazım. Çevreye uyumu zorlaştırıyorsa, dozu yüksekse sorun haline geliyor ve o zaman kişinin kendine güvenmemesi devreye giriyor.”
Özgüven zedelenirse…
Hem sosyal hayatta, hem iş hayatında hem de ikili ilişkilerinde temel olarak dışa dönük olmak başarıyı etkiliyor. Psikolog Narek Karasu, “Bir kişinin içe dönük ya da dışa dönük olması kısmi olarak genetiktir. Bazıları daha dışa dönük, bazıları daha çekiniktir” diyor. Ayrıca utangaçlık konusunda kişinin içinde bulunduğu çevrenin, kişiye olumlu ya da olumsuz destek verdiğini söylüyor. Gençlerin 12-16 yaş arasında duygusal değişim içine girdiği, beraberinde bir bunaltı yaşadığı, bunun sonucunda da ergende içine kapanıklık ya da agresiflik gözlendiğini anlatıyor.
Bu durumda ne yapılması gerektiği konusunda Psikolog Karasu, şunları söylüyor:
– Kişinin özgüveni doğuştan veya çevre etkenlerden etkilenir.
– Kendine güven, problem çözerek gelişir. Kişi, bazı sorunlarla yüzleşmeli, sorunları kendisinin çözdüğünü görmeli.
– Özgüven, bakış açısıyla da ilgilidir. Karamsarlık ve negatif düşünme alışkanlığı kişinin özgüvenini zedeler. Daha çok ailesinde sevgi ve kabul görmemiş çocuklar, bu sıkıntıyı yaşar.
– Doğuştan ya da kısmi olan mükemmelliyetçi yapı, özgüveni zedeler. Ailenin etkisi büyüktür.
Peki, utangaçlık bir hastalık mıdır? Yanıtı, Balıklı Rum Hastanesi ve Anatolia Tedavi kliniklerinde grup ve bireysel terapilere katılan Karasu’dan geliyor: “Utangaçlık insana ait bir duygudur. Genel bir davranış biçimi haline gelmişse sorun olarak algılanabilir. Herkeste vardır aslında. Ama bu, hastalık olduğunu göstermez.”
Özgüveni ortaya çıkarmak
Kişi, utangaçlığını fark edebilir mi? Evet. Uzmanlara göre, kişi eğer kendini utangaç hissediyorsa, profesyonel destek alması yerinde olur. Tedavisi ağır değil. Sadece kişinin sonradan öğrendiği negatif duygu ve durumları olumlanıyor. Özgüven duygusu ortaya çıkarılıyor.
Gelişimsel bozukluğu olan çocukların davranışsal sorunlarının düzeltilmesi ve ruh sağlığının korunması alanında da çalışmalar yürüten Narek Karasu, “Çünkü özgüven, aslında insanın içinde var olan bir duygudur. İnsanlar kendilerine güvenle doğarlar. Bunun en önemli göstergesi, bir bebek doğduğunda suda yüzebilir. Batma korkusunu sonradan öğrenir” diyor.
Ar damarı çatlarsa…
Klinik psikolog Nursu Marmara, utangaçlığın moralle ilgili bir şey olduğuna dikkat çekiyor:
“Utangaçlık, çok insani ve güzeldir bu durumdur ama bir derecesi de olmalıdır. Ar damarı çatlak insanlardan olmamalıdır. Ar damarı, kültürümüzle ilgili ailemizden aldığımız değerlerdir. Bu normaldir. Öfkelenmek gibi, ama bir yere kadar. Şahsen ben kaşarlanmışlığı hiç görmek istemem.”
Nursu Hoca, bu aşamada utangaç kişilerdeki eksiklikleri dile getirirken bir vakasını hatırlıyor:
“Ertesi gün iş görüşmesi olan bir genç gelmişti; ‘Yarın görüşmede ellerimi nereye koysam uygun olur’ demişti. Bu tip insanların deha seviyesinde zekaları vardır. Ancak utangaçlıkları nedeniyle kendilerini iyi ifade edemezler ve mutsuz olurlar. Psikolojik gelişimlerinde engeller olur, güven yetersizliği vardır.”
Bu durumu kişi kendisi fark eder mi? Nursu Hoca, “Evet” diyor ve bu gibi durumlarda tavsiye ettiklerini şöyle anlatıyor:
– Örneğin kişiye para kazanmak uğruna sevmediği, zevk almadığı bir işi yapmamasını öneriyoruz.
– Ayrıca kendi zevk aldığı uğraşlar bulmasına yardımcı oluyoruz. Örneğin sporu çok önemsiyoruz. Çünkü spor kişinin bedenini özgürce kullandığı bir alan. Kişi, sporla bedenini tanıyor ve seviyor. Özellikle genç insanlar, spor yoluyla içindeki enerji patlamasını düzgün bir şekilde dışa vuruyor.
– Kişi kendini iyi ifade etmesini öğrenmeli; alıştırmalar öneriyor, yüksek sesli anlatımlar ve okumalar yaptırıyoruz.
– Bir ürün ortaya çıkardıkça gencin kendine güveni artıyor. O nedenle bu yönde genci destekliyoruz.
– Sporun yanı sıra kişinin müzikle ilgilenmesini sağlıyoruz. Çünkü müzik, en az matematik kadar beyni geliştirir. Satranç öğrenmelerini de istiyoruz.
– Ayrıca merak ettikleri konular hakkında bilgi toplamalarını öneriyoruz. Okul ile sınırlı kalmayıp merak ettikleri konular hakkında meraklarını uyandırıp bilgi edinmelerini sağlıyoruz.
Nursu Hoca’ya göre; bir gencin utangaçlığı yenmesindeki en önemli şey, kendisinin bir şey ürettiğini görmesi. Kişinin kendine bunu gösterebileceği en iyi örnekleri ise spor, özel ilgi alanları ve sivil toplum kuruluşlarında çalışmalar biçiminde özetliyor.
Meslek seçerken dikkat!
Uzmanlar gülmek, ağlamak gibi duygu durumlarının toplumda görünen bir ortalaması olduğunu anlatıyor. Buna göre kişi, ortalamanın çok altında kalıyor, o konuyla ilgili düşünce ve bilgisini aktaramıyorsa bu durum, onun arkadaş edinmesinde geri kalmasına neden oluyor. Çekingenlikte iki tip görüntüye dikkat çekiyor: İlkinde kişi çekiniktir ama bu durumu işselleştirmiştir, sorun değildir, o öyle yaşamaktan memnundur. Mesela bu kişilik çeşidi, ressamlar için bir avantajdır. İkinci tip çekiniklikte ise bu kişi, içinde bulunduğu durumdan şikayetçidir. Düşünce ve bilgisini ifade edememekten dolayı kendine kızgın, öfkelidir.
Peki, çekingenlik ve utangaçlığı nedir? Çekingenlik bir duygu halini ifade eder, utangaçlık ise bir düşüncedir; duygu ve bilgi karışmıştır. Çekingenliğin ve utangaçlığın ortak duygusu ise sıkıntıdır.
İlgi-bilgi-kişilik özellikleri
Uzmanlar, gençlerin meslek seçiminde bu kişilik özelliklerini uygun iş seçmelerinin önemine de değiniyor. Örneğin kızarıp bozoran, eli ayağı birbirine karışan, rahat konuşamayan bir ergenin sadece ilgi alanlarına göre değil, kişilik özelliklerini de gözününde bulundurarak mesleğini seçmesi gerekiyor. Bu özeliklere sahip birisi için onun bu kişilik özellikleri, örneğin ressamlık mesleğinde avantaj olabilir. Yoğun ikili ilişkilere ve sosyal çevreye dayanan bir meslek ise bu kişilik özelliklerine sahip birisi için dezavantaj. Bu nedenle uzanlar, her zaman kişinin; ilgi-bilgi-kişilik özellikleri ölçütlerini gözönüne alarak meslek seçmesini öneriyor.
Dalga geçmeyi öğren
Bazı uzmanlar ise çocukların bile kesinlikle utangaçlıklarının farkında olduğunu söylüyor. Günümüz kent yaşamında çalışan anneler ve çocuklarına dikkat çekerek, çocukların eğitim yaşamlarındaki kaçınma davranışlarını irdeleyerek yapılması gerekenleri özetliyor:
– İnsan toplumsal bir yaratıktır. Bu nedenle çocuk ya da ergen, kaçınma davranışları yerine katılma, çoğulcu ortamlarda bulunma, toplu etkinliklere katılma, başka insanlarla birlikte olmanın yanı sıra gerekiyorsa terapi de almalı. Çünkü bu tip kişilikler, mükemmelliyetçi yapıdadırlar. Toplum önünde en küçük bir hata yapmaması gerektiğini düşünür.
– Oysa ‘Hayır hata yapabilirim” diyerek tam tersini düşünebilmeyi, ‘toplum içinde hata yapabileceği gevşekliği’ni öğrenmeli. Bu durumda ‘dalga geçmeyi öğrenebilmek’ de çok önemli.”
ONLAR DA UZAKTAN UTANGAÇ GİBİ GÖRÜNÜR
Çekinik ve utangaçlar, diğer kişiliklerle karıştırılabilir. Onlar da uzaktan bakıldığında utangaç görünürler. Ancak sahip oldukları kişilik değişiklikleri onları utangaçlardan ayırır.
– Bağımlı kişiler: Bir yakınına ya da başkasına bağımlıdır. Onsuz hiçbir şey yapamaz.
– Şizoik kişiler: Kendi dünyasında huzurlu yaşayan, psikiyatrik hasta olmayanlandır.
– Paranoik kişiler: Kuşkucu, şüpheci, tedirgin kişiler. Çok alıngandırlar.
EĞİTİM SİSTEMİ GENÇLERİN ÖZGÜVENİNİ ZEDELİYOR
‘Yumurta atmak zarif bir aksiyondur’
“Utangaçlık aslında insanın kendisiyle uğraşmasıdır, çünkü bilinçaltında kendini değersiz buluyor. Bu tip gençlerin ailesinde düzgün rol modeller yoktur. Horlanmıştır ve ailede başarıya endeksli sevgiler vardır ” diyen Nursu Marmara, yumurta atan çocukların psikolojisini de çözümlüyor. Nursu Marmara, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Yumurta atmayın başka şeyler yapın” dediği gençlerin davranışlarını şöyle tahlil ediyor:
“Yumurta atmak çok zarif bir aksiyondur. Gençlerin enerjisini doğru bir şekilde karşılanmadığı müddetçe, dışlandığı zaman, adam yerine konmadığını hissettiğinde gençler kendilerini ifade etme biçimleri arıyor.
Bu tip gençler için belki sevgi değil ama saygı çok önemli. Onların gözünün içine saygıyla bakıp, omuzlarına dokunarak onları iyi dinlemek lazım.
Gençlerin inanması lazım, yönetenlerin elinden geleni yaptığına… Bu şekilde yumurta atan veya kendine zarar veren çocukların ailelerine bakıldığında, o çocukların ailede hırpalandığı gerçeği ortaya çıkıyor. Baba otaritesinin güzel bir rol model olmadığı, annenin baskın olduğu çocuklar oluyor genelde bunlar…”
‘Sistem anlayışa değil, korkuya dayalı’
Psikolog Narek Karasu, utangaç kişiliklerin aile ve çevre ile ilişkilerini bu şekilde gözler önüne serdikten sonra Türkiye’deki eğitim sistemine de dikkat çekiyor: “Eğitim sistemimiz ne yazık ki, özgüveni geliştirici bir yapıya sahip değil. Genel geçer, belli kalıplarda insan yetiştirmeye yönelik. Düşünmeye ve sorgulamaya itmiyor. Kalıplara göre eğitim veriliyor” diyerek sistemi eleştiriyor.
Daha da önemlisi, eğitim sisteminin gençlerin anlayışına değil, korkularına hitap ettiğini söylüyor. Bu noktayı şöyle açıklıyor:
“Örneğin gençlerin sınav için çalışmaları, korkudur. İyi para kazanmak için çalışmak da korkudur. Oysa eğitim; meraka, coşkuya, öğrenmeye dayalı olmalıdır. Sınırlamayla eğitim verilmez. Öğretmen, öğrenmek istemeyen çocuğa hiç birşey öğretemez. Kişi eğer kendini ona sunulan kalıplar içinde görmüyorsa, kendini oraya uygun bulmuyorsa korkar, özgüveni zedelenir ve bu durum utangaçlığı körükler.”
Yazan : Hayriye Mengüç
Kaynak : hurriyetkampus.com
özgüven ve onun varlığını eksilten faktörlerin başında gelen “utangaçlık”, “çekiniklik” üzerine hazırlanmış gayet başarılı bir yazıydı. emeği geçen arkadaşımızın parmaklarına, eline sağlık.
marmara hocamızın tespitleri, sezileri ve de çözüm için sundukları hepimiz için gerçekten önem arz eden konular. bizler de okuyucular olarak sadece sıfatımız gereği bunu okuyup geçmemeli kendimize ait yaşamımızda uygulamaya koyulmalıyız diye düşünüyorum.
çok doğru ve yerinde tespitler var, sağolun
Paylaşım için gerçekten teşekkür ederim henüz 12 yaşındayım bir zamanlar kendime çok güvenirdim ama daha sonra bu özgüvenin özellikle sınıf öğretmenim ve ailem yüzünden yok olduğunu farkettim bu özgüvensizlik bugün hayatımın her alanında karşıma çıkıyor yazıdaki bütün özgüvensizlik belirtileri bende var artık kendi kendimi geliştirmenin zamanı geldiğini düşünüyorum teşekkürler..
Gerçekte insanların huzuru adına varedilmiş olan utangaçlık gibi [mesela stres insanların tehlike anında yardımına koşan bir savunma mekanizmasıdır.] bitakım duyguların huzursuzluk getirmesine bir türlü anlam veremiyorum. var olmamalarına rağmen biz onlara varlık yüklediyimiz ve korktuğumuz için bize etkide bulunan şeyler.
şu insan…… kendi gücünün farkına varabilse…… yemin ediyorum dünyaya meydan okur tek yapacağı şey arzu ettiği şeyi denemek…… ve unutmadan söyliyeyim birde pes etmemek……
Ben 16 yaşındayım ve artık kendimi geliştirmem, düzelmem gerektiğinin farkındayım. evet yukarıda yazanlar gerçekten yerinde tespitler fakat ben hala ne yapmam gerektiğini anlayabilmiş değilim. yani tespitler bana yetmiyor…
Ben çok utangaç biriyim dışarı çıktığım zaman kendimi çok kasıyorum biriylen kouştuğumda heyecanlanıyorum titremeye başlıyorum bu halim beni üzüyor ve ben bu durumu atlatamıyorum hayatımı doya doya tadamıyorum ben 32 yaşındayım
Bişeyleri başaran insanda özgüven eksikliği diye bişey kalmaz.network marketing i denesin herkes!!
Paylaşım için çok teşekkür ederim. aynı durum bende de var sanırım. hatta örneklerde kendimin anlatıldığını düşündüm.. normalde çok dışadönük bir insan iken liseye geçtiğimde tüm dünya başıma yıkıldı sanki.. sanırım bir yardım ile bunun üstesinden gelebilicem :)
Harika paylaşımlardan biri daha.. bende kısmen kendimi gördüm yazılanlarda ve yardımı oldu teşekkürler..:)
şu an 15 yaşındayım , gençliğimi doya doya eğlener3k yaşamak istiyorum . Ama çekingenim ve bunun farkındayım. Bazı arkadaşlarımı görüyorum , kendilerine güveniyorlar ve bende kendime güvenebilmek istiyorum . Ama en ufak bir şeyden tamamen içime kapanabiliyorum. Gençliğimi yaşamak istiyorum
Yorumları okudumda bunların aynısı bende de var.Kimizaman cesaretimi toplasamda bu uzun süreli olmuyor ne yazıkki.Ama benim kafam meslek konusuna çok takıldı.Özgüven sorunu savaşılması halinde atlatabileceğimiz bir problem değil mi?Meslek seçimi tabiki kişiliğe uygun olmalı ama bu sorunun üstesinden gelerek özgüven gerektiren bir mesleğe sahip olamazmıyız?Biri bunu bana açıklarsa sevinirim.
“İnsanda en büyük hata: Karşıdaki insana gereğinden fazla değer vermek değil, Kendine hak ettiğinden daha az değer vermektir.” Bu güzel söz hepimiz için geçerli. Kıymetimizi bilmemiz dileğimle =)
Yaklaşık on yıldır iş hayatındayım ve çekingenliğim yüzünden kaçırdığım fırsatlar çoktur. Bunu değiştirmenin zamanı gelmedi mi artık diye kendime çok soruyorum. Yine böyle bir kendimle yüzleşmem sırasında bulduğum bir yazı.. Doğru ve yerinde tespitler.. Paylaşım için teşekkür etmek istedim..
Bende çok çekingenim ve ailem bunu her fırsatta bana tekrar hatırlatıp, bu özelliğimden vazgeçirmeye çalışıyorlar. Bense her şeyde utanıyorum, yabancı kişilerle konuşamıyorum, çoğu kişinin gözlerine bile bakamıyorum. 15 yaşındayım ama hala bu utangaçlığı nasıl yeneceğimi bilmiyorum, nasıl özgüven kazanabilirim ?
çok kötü bi durum arkadaşlar gerçekten bende 22 yaşındayım lise 2 ye kadar hiç bir böyle problemim yokken yavaş yavş belirmye başladı kimsenin gözlerine dai bakamadığımı farkettim,arkdaşlıklarım dağıldım,kendimi ifade şeklim bozuldu inandırıcılığım kayboldu daha birsürü birşey aslında ,22 yaşındyım babamın işi gereği ticaretle uğraşıyorum seviyorumda işimi fakat insanlarla iletişim kuramıyorum,kimsenin gözlerine bakamıyorum bu yüzden çok başarıız oluyorm,işte bu yüzden insanın bütün herşey için şevki azmi kaçıyor,bunu yenmek istiyorum ,gerçekten merak ediyorum bu problemsiz hayat nasıl bişeydir acaba,yapabilirmiyim yenebilirmiyim acaba….
arkadaşlar bizim gibi cok var bu durumdan kurtulmamızın tek yolu etrafımızdakileri hor görmeye çalışmak yani onların bizden utanması gerektigini düşünmek bu sekilde kurtuluorm ben
gizem haklısın o sekilde yapmayı başarırsak belki bu çekingenligmizi atarız anca insanlar o kadar kendine güveniorki sınıfmda bi kız var sürekli konusuyorrrr yanlıs dogru farketmio kız için onları gördükçe ben kendimi arka plana daha da atıorm bilmıorm
özel güvenliğim ama özgüvenim yok,
Bunu geçen toplantı da müdürüm söyledi,
-sende özgüven yok dedi.
Çekingen kişilerin deha seviyesinde olduğuna gelince size katılıyorum,
Düşünce gücünü kullanarak hayal olan şeyleri gerçeğe dökebilir. Bu konuda sayısız projem var.
Ama kendimi ifade yeteneğim yok.
Bu yüzden doğru yaptığım şeyler bile iş yerindeki takım arkadaşlarım tarafından üst birimleri yalan yanlış anlatılarak rencide edici seviyede bana dönüşü oluyor. En son konuşmamızda müdürüm sen mutsuzsun kendine mutlu olacağın iş ara ve git dedi…
Benim özgüvenimi kazanmak için uçuk bişeyler yapmam şart oldu…
aslında özgüven eksikligi insanın çevresiyle insanlarla arasına set çekmesi gb geliyor.sanki hayat ve insanlar daha hızlı ilerliyor özgüveni eksik olan bir insan sadece buna bakmakla yetiniyor.yani hayatın akışına kendini kabul ettiremiyor.çogu şeye cok anlam yüklüyor.sanki herşeyin kendinden daha degerli oldugunu insanlar arasında kendini daha asagıda görüyor.özgüven düşük olan insanlar ne yazıkki beyninde sürekli negatif düşünceler beslemekte.herşeye kötü bakmakta. ve bir süre sonra bu negatiflikle şanslarının olmadgını hayatı baskaları gb yasayamıcaklarını düşünürler…her insan hata yapar özgüveni düşük olan insan hata yapmaktan korkar…özgüveni yerine getirmenn en kolay yolu önce bu korkumuzu yenmeliyiz tıpkı karanlıktan yüksekten korkan bir insann bunun üstüne gidip korkusunu yenmesi gb.insanlarla kendinizle dalga geçin.insanları asagılamyın ama içinizde bunun komedisini yapın.bbir rahatlama hissi uyanacaktır en azından içinizdeki baskıdan kurtulmak için.sonra hayaller kurun içinde sizi mutlu eden kendinizin gülümsedigini göreceksiniz.herşey bizim elimizde özgüven bir korkudur bu korkuyu yenmek içinde üstüne gitmek gerek.şimdi ne duruyorsunuz korkunuz üstüne gidin ki o sizden korkup kaçsın.umarım mutlulugu gercekten hakeden insanlar hep mutlu olur.kendinize ii bakın.
Ben 18 yasında bir gencim bu yazıda kendimi buldum sürekli basarı endeksli sevgiler sanırım bu hale getirdi bazı seylerin sebebini bilmek de önemli
merhabalar;24 yaşında Afyon kocatepe uluslararası pazarlama mezunuyum,öğrenci yıllarımda okuldan mezun olunca buyuk holdınglerde bankalarda hemen iş başı yapabileceğim hissiyatına kapılırdım,nede olsa öğreciydim ve nede olsa küçük dağları ben yaratmıştım.ama gördümki öyle olmuyormuş cafe barda garsonluk yaptım çöp döktüm,pas pas yaptım kendımden küçük yaşta olan zengın müşterilerimden fırça yedim=) sonra kucuk bır fırmada pazarlama asıstanı olarak çalıstım 4 ay boyunca hıc bısey satamadım ve pazarlamadan alınarak depoya suruldum patronumun oğluna ozel soforluk yaptım,patronumun aykkabılarını lostra salonuna gotrup getrdım..daha sonra pazarlamaya gerı alındım ve cok cok iyi satışlar yaptım 1,5 yılımın son ayında oaradan ayrıldım ve o ay bırakmasaydım orayaı yıne cıroları cok iyi satış yapacagım bı aydı.şimdi lojistik fırmasındayım hayatımın donum noktası olarak burayı goruyorum coğu kez boyle yerlerde calışmak ıstedım ama kısmet şimdiyeymiş.kımse umudunu kaybetmemeli bence çunku umut gerçekden dunyanın en buyuk ekmeği..bu iş yerınde basarılı olacagıma ınanıyorum ve çabalıyorum eğer başarıyı yakalarsam yıne buraya yazacağım.saygılarımla
Ben 15 yaşındayım. Yazıları okudukça sanki beni anlattıklarını düşümdüm. iki kere okulumdaki rehberlik servisine gittim. Oradaki hocam bende mükemmelliyetçilik olduğunu söyledi. O zamana kadar böyle bir şey olduğunu sanmıyordum. Aklıma bile gelmemişti ama sizin yazılarınızı okuyunca bunun doğru olduğunu düşünmeye başladım. Ayrıca aşırı çekingenim. Bu konuda bana yardım ederseniz çok sevinirim.
bende de çekingenlik var eskiden lider bir kişiydim insanlarla ilişkilerde problem yaşamazdım ancak artık nedense karşı cinsle ilgili ve toplum önünde konuşmayla ilgili problem yaşıyorum.keşke yazınızda özgüvensizliğin etiyolojisiyle birlikte bunu aşmamız için daha etkin çözümler de önerseydiniz,sevgilerle
Özgüven’i kazanmak için çok kitap okumak ve spor yapmak gerekir diğerleri kendiliğinden gelir
Özgüven denen şey ne yazık ki bende de yok.
İnsanlarla konuşurken kekelemekten kelimlerime dikkat edicem derken saçmalamaktan,sırf kırılmamak adına onların her dediğini yapmak ve her söylediklerini onaylamaktan usanmış bıkmış bir bireyim…Kendimi bir birey olarak bile görmüyorum..Ben neyim et ve kemikten oluşmuş bir şey işte…Sözde insan…Sokakta bile yürüyemeyen her yere annesiyle giden markette kasaya parayı dahi vermekten çekinen bir birey…İnsanlarla konuşmak zorunda kaldığımda suratlarına bakmayıp daha sonra arkadaşımın ”bak sen geçen şunla konuşuyordun ,o şuydu dimi? diyenlere ”bilmem o muydu diyen” bir birey…
Bütün belirtileri taşıyorum. Ayrıca bağımlı kişi kategorisi içinede giriyorum. Tek başıma bir şeyler yapmaktan çekiniyorum. Sanki tek başıma başarısız olacağımı düşünüyorum. Aslında tamamen düşünce ile alakası. Aslında çok meraklı, araştırmayı seven, spor yapmayı seven. üstelik yay burcu biriyim. Kendi kendime bunun üstesinden gelmeyi öğrenmem lazım.
arkadaşlar yazdıklarınızı okudum ben 33 yaşındayım hayatta KİK BOXS ÇUYUM MAÇLARIMDA RAKİBİMŞN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKIYORUM RUHUNUN DERİNLİKLERİNE İNİYORUM KORKU KAYBOLUYOR HAYATTADA ÖYLEYİM HAYAT SİZDEN KORKSUN
Kıskançlık, içinde bir miktar özgüven eksikliği barındırır. . Teşekkürler.
Abi ben bu sorun yüzünden manik depresif olduğumu düşünüyorum . Manik depresifliği okuyunca uykusuzluk ve ümitsizlik endişe gibi konularda tamamen uyuyor ama diğerleri pek yok . cevap yazarsanız sevinirim.
sadece tespitler var insanlık için yol gösteren kimse yok sadece tespit edin siz
neden kimse yol göstermiyo bizde farkındayız alınganlığımızın özgüvenimizin neden olmadığını ne teknik bilioruz aşmak için bu sorunu ne başka bişey bu yüzden bizden bi bok olmuyo
Hayatını bu konuya adamış bir insan diyorsunuz.Tecrübeli görmüş geçirmiş birinin söyleyeceklerinden pek farklı değil yazı.Bu insanlara kendinij zıt biriyle takıl,huyunun üstüne git,ortamlara gir ortaya laf at derler.Tamamen yanlış! Hasta bunun ölçüsünü ayarlayamaz.Bulunduğu durumda ona büyük rahatsızlık verir.Ailenizde veya çevrenizde varsa böyle kişiler ona yardımcı olun,mesela birine adres sormakla başlasın.Sevdiği işi yapsın.Zaten o işte en iyilerden biri olacaktır.
İyi günler çekinikliği yenmenin en güzel yolu olarak ;
Eczaneye girip et var mı abi diye sorabilirsiniz.
Et var mı kilosu kaç para diye sorabilirsiniz. (saten sizi tanımıyo )
Yolda yürürken Ahmet diye bağırın birine ,
bunlar sizi çekinmekten kurtarabilir.
24 yaşında genç bir kadınım güzelim gencim elim ayağım tutuyor. Ne bir eksiğim var ne de fazlam ama oldum olası her zaman kendimi toplumdan kısıtlayan bir insan oldum bunu neden kendime yaptım bilmiyorum. ilk okul döneminde çok az arkadaşı olan kiloları yüzünden alay edilen biriydim. Liseye başladığımda başka bir şehirde ailemden uzakta olmak benm için büyük bir şanstı her işini kendisi halledebilen çevresi genişleyen takdir edilen hatrı sayılır bir insan oldum. O dönemler hayata yeniden gelmiştim gezdim tozdum istediğim şehirlere gittim görmek istediğim yerleri gördüm. Mutlu,huzurlu en çokta kendine güvenen kendi ayakları üzerinde durabilen biriydim. üniversite hayatıma başladığımda küçük bir yere çıkmıştı tercihim bununla beraber hayatımı yavaş yavaş kısıtlamaya başladım daha sonra da insanlar içerisinde kendimi kıstladım ben kendimi kısıtladıkca başarısızlıklarımın ardı arkası kesilmedi okula gitmek istemeyen,insanlarla aynı ortamda bulunmak istemeyen ve geçmişinde ki yeri özleyen biri ooldum bundan dha kötüsünün olabileceğini düşünemedim okulumu bırakıp ailemin yanına döndüğümde kendimi nasıl hissediyordum biliyormusuunuz küçük bir top düşünün avucunuzun içerisinde ve siz o topun içerisinde sıkışıp kalmışsınız ne kıpırdamak mümkün ne de nefes almak mümkün . 1 buçuk yıl karanlıkta uyuyamadım,odamdan dışarı çıkmadım,insanlarla olan iletişimimi kopardım hayata küsmüş biri oldum. ki ben bu zamanın ergen diye adlandırdığımız gençlerinden hiç olmamıştım. Bunca durumla karşı karşıyayken yanımda olan aile bireyleri asla olmadı karşılaştığım durum şuydu kalk bir iş bul çalış,sen bir işe yaramazsın,senden birşey olmaz,asla kendi başına bir işini halldemez bu vs. vs. ve tüm bunları akrabaların,aile yakınlarının yada toplumun içerisinde size daha ağır bir şekilde hitap edildiğini düşünün bunlar gram gram kalmış özgüvenimi iyice kemirip attı. kendimin neler başardığını nelerin üstesinden tek başıma geldiğimi istediğimi yapabileceğimi bilsem de adım atabilicek gücüm kalmadı. Daha çok gencim ve güzel hayallerim var hiç birini yapabilicek inancım yok. Şuan iş başvurusu yaparken aranan nitelikleri okuduğum da hiç biri ben değilim hayır yapamam nasıl yapıcam ben bunu da başaramam diyip geri dönüyorum. eğer bu yorumu okuyorsan ve kendini biraz olsun seviyorsan daha çok erkenken kendin için birşeyler yap ilerledikce daha da çıkmaz bir hal alıyor. yeni bir insanla tanıştığında avuçların terliyor ve saçma sapan konuşuyorsun. Sana senden başkası yardımcı olamaz ne ailen ne de bir başkası. Yapamazsın diyenlere inat hayallerimizin peşinden koşalım..
Sizin dogru zamanda dogru insanlarla beraber olmanız konuşmanız lazım kendi fikirlerinize dogru yönlere bilirsiniz veya beğendiğiniz bir kitap alıp onu okumaya başlarsanız değişikliğe başlamış olursunuz bi çok şey yazmak geliyo size burdan ama kısa ve öz olması. Daha doğru olur kendine iyibak iyi bakın mutlu olasın sinan
Ben 12 yaşındayım çoook mükemmelliyetçiyim.Sınıfta sadece matematik dersinde tahtaya kalkamıyorum.Ama sınavlardan yüksek alıyorum hoca ders içime 100 veriyo.Bizim sınıfta birini seviyorum ve ona karşı rezil olmak istemiyorum.Bir gün o okulda yoktu hep ayağa kalktım.Mesela okul kursları var onlara gelmiyo kurslarda bayağı katılıyorum.Şimdide taşındık.Yeni birini sevmek istemiyorum.O sevdiğim çocuk benim hem rakibim hemde sevdiğimdi.Zaten okul birincisi oldu bende okul üçüncüsü oldum.
Hocam gerçekten çok faydalı bir paylaşım olmuş teşekkürler.
Ya artık bıktım resmen daha önceden tanıdığım kişiler başkasıyla benim aracılığımla tanışıyorlar ve benden daha iyi arkadaş oluyorlar bu da benim zoruma gidiyor ben özgüvensizliğim yüzünden olduğunu düşünüyorum hiç yakın arkadaşım yok çok ihtiyacım var iyi bir arkadaşa ama yok olayacak da galiba
Bende cekingenlik ve utangaclık yok insanlarla iyi anlaşabiliyorum ama hakkımı savunamıyorum kendimi ezdirdiğimi düşünüyorum ne yapmam gerek 14 yaşındayım
çok utanıyorum çekingenim hakkımı savunamıyorum hata yaptığımda başkaları kızacak diye çok korkuyorum lütfen yardım edi gelen misafire hoşgeldiniz bile diyemiyorum