Anasayfa / Başarı Yazıları / İnatçı ve girişken olmak başarının anahtarı olabilir!

İnatçı ve girişken olmak başarının anahtarı olabilir!

Büyüyünce ne olmak istiyorsunuz?” Ne acaip bir soru demeyin. Bu soruyu bana 27 yaşındayken doktora danışmanım sormuştu. Ben de şimdi aynı soruyu üniversite son sınıflara, gerçek dünyaya atılmadan önceki son dönemeçte yöneltiyorum. İlk bakışta garip gelse de, bu soru insanı 10-15 sene sonra kendisini nerede görmek istediği konusunda düşünmeye zorluyor. Günlük dertleri, işleri bir an için boş verip, büyük resme odaklanmayı sağlıyor.

“Zamanı geçti, artık yapacak bir şey yok” demeyin. Emekliye ayrılacak birisi için bile çok önemli bir yaklaşım bu. Hayat kalitesini, kendisine koyduğu başarı kıstasları belirleyecek. Emin olun insan böyle bir dönemde kendisine amaçlar edinmezse, zamanını evham yapmaya, dert yaratmaya, doktora gitmeye harcıyor. Hayat standardı düşüyor.

10 sene öncesine göre nasıl bir yol geldiniz? İstediğiniz yerde misiniz? Amaçlarınızı siz mi koydunuz, dışarıdan baskı mı yediniz? Başarı dediğiniz şey, sizin kendinize koyduğunuz hedeflere bağlı. Bu hedefleri kendinize göre önümüzdeki 10 yıl için güncellediniz mi?

Başarının Sırrı?

Başarı kişisel bir kavram. Herkesin kendi planına ve düşüncesine saygı duymak önemli. Dışarıdan yapılan baskılar, iyi niyetli olsalar bile uzun dönemli hedeflerde birçok kez ters tepiyor. Eğitimciler ve yönetim bilimciler insanın amacı ne olursa olsun ona ulaşma olasılığını artıracak davranışları, stratejileri belirlemeye, başarıya ulaşmak konusunda insanlara bir bakış açısı vermeye çalışıyorlar. Kişisel gelişim, yönetim, girişimcilik vb. alanlarda çıkan kitap, dergi ve makalelerin önemli bir kısmı hayatta başarıya ulaşma yollarını irdeliyor.

Tüm bu kaynaklar genelde insanın kontrolünde olan konulara odaklanıyorlar: Şunu okuyun, şuraya gidin, amaçlarınızı bu şekilde belirleyin, kendinizi şöyle geliştirin, başkalarını şöyle kullanın, takımınızı böyle kurun ve yönetin vb. Hepsi güzel, tabii genelde söylemesi yapmasından kolay stratejiler. Dinlemeye, akla yatanları uygulamaya itirazım yok. Ama sonuca etkileri konusunda kesin bir şey söylemek zor. Çok fazla etken var ve bu etkenlerden biri sürekli göz ardı ediliyor, üzerinde pek durulmuyor: Şans!

Şans ve Ötesi

Şans faktörü bizim elimizde değil. Sanırım bu yüzden pek rağbet görmüyor, tartışılmıyor. Ayrıca yoruma açık: Başarılı olursak şansın etkisi düşük, başarısız olursak tüh şanssızlık… Bu yanlı yaklaşım aslında şansın varlığını kabul edip sonuçlardaki rolünü doğru anlayanlar için bir avantaj sağlıyor. Şansı başarı için kullanmak mümkün.

Şansın farklı hallerini tanımlamak lazım. Üniversiteye giriş sınavına çalışan bir öğrenciyi düşünün. Hangi üniversiteye gireceği belirsiz, ama iyi çalışırsa bir üniversiteye girememe riski çok düşük… Ortamdaki belirsizliğin büyüklüğü, sizin nasıl davranmanız gerektiği konusunda bir ipucu veriyor. Bazı davranışlar alacağınız riski düşürebiliyor.

Kabul etmesek de şansın kasıp kavurduğu bir dünyada yaşıyoruz. Ekonomik ve sosyal hayatta öngörülemeyen olayların sonuçlara etkisi büyük. Doğru zamanda doğru yerde olmak her şeyi değiştirebiliyor. Ancak nerenin doğru yer, hangisinin doğru zaman olduğu belli değil. Herkesin fikirleri, idealleri var. Ancak bazısı başarılı olurken, çoğunluk hayal kırıklığına uğruyor. Bu durumda harekete geçmek, yola çıkmak ve inat etmek fikirlerin ve amaçların içeriklerinden daha önemli hale geliyor.

inatçı ve girişken olmak

İnatçı Girişken

Yapılacak şey aslında belli, ama kolay değil.

Önce büyüyünce ne olmak istediğinizi düşünmeniz lazım. Bunu dış etkenlerden bağımsız kılmak önemli. Becerilmesi zor zanaat… Sosyal çevrenin okul, evlilik ve aile konularında iyi niyetli baskıları, katı kuralları var. Amaca ulaşabilmek ve mutlu olmak için insanın gideceği yeri ve yolu kendisinin seçmesi önemli.

Sonra oturup bir strateji çizmek gerekiyor. Eğer şansın varlığına ikna olduysanız, o zaman bu stratejinin ilk evresinde girişimci olmak var. Harekete geçmeniz, dışarı çıkmanız, fikirlerinizi anlatmanız, amacınızı tartışmanız önemli. Bu sayede doğru insanlarla tanışmaya başlıyorsunuz. Zamanınızın çoğunu amacınızı düşünerek, sizi başarıya taşıyacak ortam ve insanlarla harcıyorsunuz. Girişimci bir kafayı anlatmaya bir yazının dörtte biri yetmez. Bu konuda ayrı bir yazı yazmam daha doğru olur.

Girişken olmak ne yazık ki yetmiyor. İnatçı olmak belki daha da önemli…

Konu üzerine dilerseniz Angela Duckworth’un “grit” üzerine kısa TED sunumunu da bir izleyin. Okulda, işyerinde, girişimlerde ve amaca ulaşmakta inat etmek başarıda anahtar bir rol oynuyor. Yalnız odak ile inadı karıştırmayalım. Aynı şeyi tekrar tekrar binlerce saat yapmaktan bahsetmiyorum. Tam tersi bu tarz bir odaklanma etraftaki sizi amacınıza ulaştıracak başka fırsatları kaçırmanıza yol açabilir. İnat deyince gidilmek istenen yere doğru yapılacak mücadeleden bahsediyorum. Maymun iştahlı deyiminin tersi… Maymunların suçu neyse…

Sebat etmek şansı sizin tarafınıza çekiyor. Yaptığınız işte iyi oluyorsunuz, kendinizi daha iyi tanıyor, tanıtıyorsunuz. Girişkenlik ile birleşince doğru zamanda doğru yerde olma olasılığınız hiç beklemediğiniz oranda artıyor. Dünyada sizin fikir ve yeteneklerinize sahip çok insan var. Üzgünüm, gerçek bu… Amaca ulaşmak için yola çıkmak, kazaya ortam hazırlamak, vazgeçmemek gerekiyor. İnsanın başına gelen birçok şey, gerçekleştikten sonra bariz ve öngörülebilir olarak algılansa da, inat edilmezse başa gelmiyor. Evde oturan, vazgeçen, yoldan dönen kendine hak ettiği şansı yaratmıyor, başarı olasılığını düşürüyor.

Örneğin, ilgilendiğiniz bir konu/fikir/hobi var mı? Birçok konuya girişip, kısa sürede vaz mı geçiyorsunuz? 10 sene sonra bu konu(lar)da kendinizi nerede görüyorsunuz? Kendinizi geliştirmek için ne yapıyorsunuz? Düzenli ilgileniyor musunuz? Sürekli güncellediğiniz bir blogunuz/vlogunuz var mı? Bu konu(lar)da çalışan yeteri kadar insan tanıyor musunuz? İlişkiniz Facebook/Instagram/Twitter bağlantısı ile mi sınırlı? Bu konular(da) danışabileceğiniz insanlar/mentorlar var mı?

Farkındaysanız fikriniz iyi mi ya da yetenekli misiniz diye sormadım. Çünkü başarıya ulaşmak adına bu sorulara vereceğiniz cevaplar daha önemli.

Yazan : Emre Soyer | HarwardBusinessReview

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.