Tarım çağından önce, insan avcı-toplayıcı olarak yaşardı. O çağlarda insan beyni daha güçlü, IQ’su daha yüksekti. Hangi hayvanı ne zaman avlaması gerektiğini, hangi bitkinin hangi derde deva olacağını günlük pratiklerinden ve atalarından ötürü çok iyi bilirdi. Günümüzde internet birçok kolaylık sunarken, birçok günlük pratiği de unutturuyor. Online oyunların uyuşturucu etkisi, sadece düşünce gücünü değil kas yapısını da etkilemekte. Saatlerce ekran karşısında oturmak günümüzün en büyük hastalıklarından olan obeziteye en büyük davet niteliğinde. Çağımızda teknoloji gelişim, insan ise gerileme sürecinde. Oysa ilk çağlardaki insan, hayatta kalmak için sürekli olarak zihinsel gelişime ihtiyaç duymaktaydı…
Şu anda yurt dışında, eğitimimdeyim. Pratik yaptığım bölümde öğle yemeği arasındayım. Bir şeyler yazmak istedim fakat kalemimin olmadığını fark ettim, aradım ama bulamadım. Bekleme salonundaki koltuklarda en az 20 kişi vardı ama hiçbirinin kalemi yoktu. Tabii ki istisnasız herkesin elinde mobil telefonları vardı. Kimisi yazışıyor kimisi de bilinçsiz bir biçimde sosyal medyayı tarıyordu.
Sanırım bir süre sonra kağıt kalem kullanmak tarihe karışacak gibi gözüküyor. Oysa ki yazmak, klavyenin tuşlarına dokunmaktan çok daha keyifli bir eylem. Yazmak, beyinle kalem arasında çok daha sıkı ve akıcı bir bağ demektir.
Ayrıca yazarken kullandığımız motor fonksiyonlar çok farklı iken tuşlara hep aynı hareketle basmaktayız. Üstelik ders çalışırken not almak, anlamadığımız konuda eskiz çizmek, üzerinde çalıştığımız şeyin bize ait olması için daha fazla şans yaratıyor.
Çocukların okullarında durum nedir bilemiyorum ama büyüklerin, iş insanlarının devam ettiği okullarda durum şöyle:
Önemli bir sunum esnasında pasif bir dinleyiciyken, sunum ekranının fotoğraflarını çekmek için çetin bir yarışa giriyoruz. Hatta bu çetin yarışta, kimi zaman eğitmenin tepesini bile attırıyoruz. Fotoğrafını çektiğimiz notlara sonradan hatırlamak için bakıyoruz ancak bu bilgi bizim değil başkasının bilgisi, başkasının bilgisine bir daha bakıyoruz.
Bu sadece yazıyla ilgili değişiklik.
Yoksa yeni nesiller giderek daha aptal mı olacak?
Hayatımız son 10 yılda çok hızlı değişti ve bu değişim önümüzdeki zamanda daha da hızlanacak. Hayatlarımız daha rahat hale gelecek, 3 yaşındaki çocuğumuzu pıt pıt telefonu kullanmaya başladığı için çok zeki olduğunu düşünmemiz acaba ne kadar doğru?
Son yılların en çok satan kitaplarından ve gerçekten haklı bir başarı kazanmış olan Yuval Noah Harari’nin iki kitabından ilki olan Sapiens’te bilimsel kanıtları da ekleyerek şunları yazıyor.
[box type=”info” ]”Avcılık toplayıcılık devrinden beri insan beyninin küçüldüğüne dair kanıtlar var. O dönemde hayatta kalabilmek için, herkesin muhteşem zihin becerilerine sahip olması gerekirirdi. Tarım ve sanayi ortaya çıkınca, insanlar hayatta kalabilmek için giderek diğer insanların becerilerine daha fazla güvendiler ve “embesiller için yeni fırsatlar” ortaya çıktı. Üretim bandında çalışan bir işçi olarak, sıradışı olmayan genlerinizle hayatta kalabilirdiniz. O dönemlerde insanların hayatta kalabilmek için çevrelerini çok iyi bilmeleri gerektiğini, hangi hayvanın hangi dönemde ne yaptığını, nerede hangi bitki olduğunu, mantarın zehirli olup olmadığını vb günlük pratik bilgileri çok iyi biliyor olması gerekiyordu..”[/box]
… şeklinde devam ediyor.
Bu avcı toplayıcıdan tarım ve sonra sanayi toplumu sonrası durum.
IQ’muz hızla düşüyor
İnternet ve iletişim çağı, öğrenmek istediğimiz hemen her konuda bir tuşa dokunuşla bir çok bilgiye ulaştığımız, bu bilgileri depolamak zorunda olmadığımız durumdayız. Ancak 21. yüzyılda IQ’muzun her on yılda 3 puan gerilediği söyleniyor.
Norveç’in Ekonomik araştırmalar Ragnar Frish Centre bilim adamları 730.000 IQ testi ile yapılan araştırma 1970- 2009 yılları arasında karşılaştırma yapıyor ve ortalama zekanın oldukça büyük oranda düştüğünü söylüyor. Bu araştırmaya göre her jenerasyonda Norveçli erkeklerin IQ’su 7 puan aşağı düşüyormuş.
Ayrıca burada IQ ikiye ayrılıyor
- Zaten bildiğimiz şeyleri hatırlama,
- Yeni şeyleri öğrenme kabiliyeti.
Neden aptallaşıyoruz?
Normalde kötü genleri olan hayvanlar hayatta kalamazken, ortalamanın altında zekası olan insanlar, daha çok ürüyor. Çocuk ölümleri oldukça düşük bir durumda. Sosyal devlet anlayışı ile zayıf olanlara daha fazla şans tanınarak hayatta kalması sağlanıyor. Buna karşın, zeki insanlar daha az üreme eğiliminde oluyorlar. Bu etik olarak doğru olsa da evrim için kaygı verici bir durum olabilir.
Bu işin evrimsel tarafı, kim bilir başka ne etkenler var…
Bizim özelimizde durum nasıl?
Televizyonlar, görsel medya ile ekran bağımlısı olmuş durumdayız. Uykudan uyandığımızdan itibaren değişen ve kayan ekranlardan bize yansıyan görüntülerden sürekli olarak ne düşünmemiz gerektiğini öğreniyoruz. Reklamlardan ne tüketmemiz ve nasıl davranmamız gerektiğini öğreniyoruz. Kayıtsız ve çoğu kez hareketsiz bir biçimde alınan bu akış bizleri bir önceki nesilden daha aptal hale getiriyor.
Dikkat süremiz gittikçe kısalıyor. Bu sebeple detaylı araştırma yapan kişilere çok ihtiyaç olmuyor ya da derinlemesine inceleme ve araştırma yapan kişilere toplumda çok değer verilmiyor. Çünkü uzun bir araştırma yazısını okumaya birçoğumuzun dikkati yeterli olmuyor.
Gidişat şimdilik bu yönde…
Bu gidişi en azından kendi dünyamızda tersine döndürmek adına neler yapabiliriz?
- Online durumlarımız önemli
- Sosyal medyadan aralıksız gelen bildirimleri, önemli kişiler dışında kapatın. Bildirimler, sürekli çalarak dikkatimizi dağıtır. Uzun süreli konsantrasyonumuzu azaltır.
- Belli görüş ve kültürde olan kişilerin toplandığı sosyal medyada, gerekli olmayan bilgileri tekrar tekrar alıyoruz. Bu gereksiz informasyonlarla aranıza sınır çekin.
- İlgi alanınıza göre kaynağı belli, bilgi alabileceğiniz gerçek bilgi kaynağı makale kaynakları bulup her gün bir tanesini okuma alışkanlığı edinin.
- Eğer online oyunlardan vazgeçemiyorsanız. Uyuşturan mobil oyunlar yerine yaşınıza ve ilgi alanınıza göre online rpg ekonomi oyunları, stratejik savaş oyunları, moba gibi takım çalışması gerektiren oyunlar oynamaya yönelin. Hem sosyalleşin hem farklı düşünmeyi öğrenin.
Başka?
Okuyun. Günlük gazete yerine daha çok kitap okuyun. Okumak için kendinize hedef koyun her ay şu kadar kitap gibi. Bu konuda çocuklarınıza örnek olun. Aksi halde yeni nesiller kitabı hatırlayamayacak olabilir.
Bir hobi edinin. Müzik aleti çalmak, resim, el sanatları yapmak kültür seyahati yapmak vb.
Öğrendiklerinizi ve hayallerinizi yazın. Her gün neler öğrendiklerimizi yazmanın beyni çok güçlü kıldığı söyleniyor.
Yazarak anlatacağınız şeyler konuşma dilinden farklıdır. Sümer yazıtları gibi 5 bin yıl sonrasına mektup yazmasanız da, yine de anlatacağınız çok şey vardır.
Yazan : Ayşe Nazmiye UÇA, Datassist Bordro Servisi – CEO
Bu yazı, Dünya Gazetesi’nde 5 Temmuz 2018 tarihinde yayımlanmıştır.