Çözüm kültürü oluşturmak için harika birkaç önerim(iz) var. Sizce de problem karşınızdakinde değil mi? Siz işinizi hakkıyla yaparken neden diğerleri sürekli sorun yaratıyor? Neden size gereğinden fazla iş yükleniyor? Ve neden kimse sizin nasıl olduğunuzu çok da merak etmiyor?
Bu sorular eminim iş hayatında yol alan birçok kişinin gün içinde onlarca defa zihninden geçirdiği sorulardan birkaçı. Başlarda heyecanla başlayan kariyer yolculuğumuz zamanla şikayetlerle bezeli bir çıkmaza doğru süreklenebiliyor. Bu olumsuz tablonun baş kahramanı genelde ya iş arkadaşlarımız olur ya da okları kolayca yöneltebildiğimiz yöneticilerimiz olur.
Peki gerçekten problem bizim dışımızda mı gelişiyor?
Bu soruya hakkıyla cevap vermeye çalıştığımızda sanırım öz eleştiri yapmamız daha sağlıklı olacak çünkü karşımızdakini yargılayıp suçlamadan önce üzerimize düşen her şeyi yapıp yapmadığımıza emin olmalıyız.
Etrafımdaki örneklere baktığımda şikayet eden insanların genelde pasif adımlar attıklarını veya hiç adım atmadıklarını gözlemliyorum. Hayatın herhangi bir alanında da geçerli bir kural var: Şikayet etmek tek başına problemi çözmez. Şikayet etmek veya aynı sorunu defalarca dile getirmek bize hiçbir şey kazandırmaz. Evet, iyi bir problem çözücü olmak için sorunu çok iyi irdelemeliyiz ama o sorunu çözmek için adım atmadığımız sürece sorunu ortadan kaldırmış olmayız. Örneğin, evinin çok dağınık ve kirli olduğundan şikayet eden biri istediği kadar şikayet etsin, eline bezi alıp aksiyona geçmediği sürece o ev kirli bir ev olarak kalmaya devam edecektir.
Peki ne yapmalı?
Kendi gözlemlerimden ve mentorluk aldığım insanların deneyimlerinden yola çıkarak şikayet kültürünü minimize edip, tam aksine çözüm kültürünü maksimize etmek için kendi adıma aşağıdaki yöntemlere başvuruyorum:
1. Problemin kaynağını anlamak
Ortalığı ayağa kaldırıp, feryat figan bir şekilde etrafımdaki insanlara dert yanmak yerine genelde sorabildiğim kadar çok “NEDEN” sorusu sorarak problemin asıl özüne ulaşmaya çalışıyorum.
Örn; X kişisi böyle bir şey yaptı, peki neden yaptı? Yaparken kişiliğimi mi eleştirdi yoksa yaptığım işi mi? Niyeti beni geliştirmek mi yoksa kendi egosunu tatmin etmek mi? Bu eleştiri beni neden rahatsız etti, başka biri aynı eleştiriyi yapsaydı yine de bozulur muydum?
Bu tür sorular farkında olmadan beni daha çok şikayet etmeye değil, problemi düşünürken çözüm yollarını da bulmaya itiyor. Evet, olumsuz bir durumun yaşandığı anda bu kadar sorgulayıcı olup sağduyulu olmak pek kolay olmayabilir ama uzun vadede bu kasın geliştirilmesi daha çözüm odaklı olmamızı sağlayacaktır.
2. Şikayetçi olunan konuyu ilgili kişiye arz etmek
Çoğu kişinin yapmaktan çekindiği konunun başında, problem olarak gördüğü şeyi ilgili kişiye veya üst merciye taşımaktan çekinmesi geliyor. Konu, ilgili kişiye ulaşmadığı sürece o kişi hayatında bir problem yokmuş gibi davranmaya devam edecektir. Yöneticiler genelde problem duymayı sevmediği ve her şeyin rayında gittiğini bilmek istediği için siz dillendirmediğiniz sürece kulaklarını tıkayacaktır.
Lisedeyken bazı hocalar ister istemez sınav kağıtlarını yanlış okuyabiliyor, yanlış puanlayabiliyordu. Böyle durumlarda bile bazı arkadaşlarımın hocanın puan kırmasından çekindiği için hakkını savunamadığına şahit oldum. Tam aksi yönde 1 puan dahi hoca yanlış hesaplamışsa hakkımı sonuna kadar savunmayı ilke edinmiştim.
Bu ilkeyi iş hayatıma taşıdığım için de açıkçası memnunum. Bir problem varsa bunu muhattabıyla paylaşmam gerektiğine inanıyorum. Ekip içinde konuşmamız o problemi çözmeye yetmiyorsa bunu yönetici seviyesine taşımak gerekiyor. O da çözemiyorsa bir üst yöneticiye gidilmeli. Amaç sorunu yaymak değil, çözüme ulaşmak olmalı.
O yüzden, iş ortamınızda sizi rahatsız eden bir durumu dile getirmekten çekinmek yerine problemin daha fazla büyümesine izin vermeden çözüm için harekete geçilmeli.
3. İş hayatının özünde “problem çözümü” olduğunu kabul etmek
İş hayatında problemsizliği hedefliyorsanız eğer gerçekçilikten uzak bir hedefiniz olduğunu söylemeliyim. İlk zamanlarda ben de sıfır problemin en doğru yaklaşım olduğunu düşünüyordum ama sonradan bizzat tecrübe ederek bunun doğru bir tutum olmadığını gördüm.
Neden diyecek olursanız çünkü iş veren size problemleri çözdüğünüz ve onları daha yönetilebilir bir hale getirdiğiniz için para ödüyor. Zaten rutin problemler olmasaydı sizin de orada olmanıza gerek olmayacaktı.
İş hayatının her safhasında kimi zaman işler yetişmeyecek, kimi zaman planlanandan fazla para harcanacak, birlikte yola çıktığınız kişiler yollarını ayırabilir, ekonomi alt üst olabilir, yöneticiniz değişebilir vs. Yani problem hep olacak bunu kabul etmek lazım. Bu kabul ile birlikte her defasında oluşabilecek problemlere karşı kendimizi yetiştirip, olası bir riski minimize etmeyi hedef edinmeliyiz.
O yüzden, karşınıza çıkan problemleri birer şikayet konusu olarak görmeden önce problemin, işin doğasından kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlamaya çalışmak size daha anlamlı bir gelişim alanı sunacaktır.
4. İyi bir iletişimin gücüne inanmak
İş hayatındaki şikayetlerin ortak noktasında genelde iletişim kaynaklı problemler olduğunu gördüm. İnsanların birbirini yanlış anlama ihtimali her zaman maalesef daha yüksek, hele ki yapıcı değil yıkıcı bir iletişim tarzı varsa bu problemler daha yıpratıcı bir boyuta ulaşabiliyor.
Şunu unutmamak lazım ki hayatta kimseyi sevmek zorunda değiliz ama saygı duymak zorundayız. Bu kuralı unutmadığımız sürece hoşumuza gitmeyen durumları dile getirmekte elbette özgürüz.
Amacınız problemin çözümüne ulaşmaksa eğer iyi bir iletişimin, tatlı bir dilin size çok yardımcı olacağına eminim. İletişim tarzınız sizin niyetinizi aşikar kılan önemli bir araçtır o yüzden niyetinizi sözcüklerinize de yansıtmanız karşı tarafın size olan yaklaşımını da etkileyecektir.
Örneğin, dayımın Çin’de çalıştığı ve çok yoğun oldukları sezonlardan birinde İngiltere’deki kontaklarından biri ekibi demotive edecek şekilde mailler atınca dayım da cevaben şöyle yazar “ Seninle iletişim halinde olmak güzel bir şey ama iletişim halinde olmamak çok daha güzel bir şey”:)
#Özetlemek gerekirse :
- Şirket kültürüne çözüm odaklı bakış açısını serpiştirmek için herkesten önce sizin sorumluluk alıp adım atmanız gerekmektedir.
- Şikayete sebep olan konunun kaynağına vakit ayırmak, onu çokça dile getirmekten daha çok sizi çözüme yaklaştıracaktır.
- Dillendirdiğiniz şikayeti çözmek sizin elinizde değil ise konunun çözüm yolları için ilgili kişiyle iletişime geçmekten çekinmemeniz gerekiyor.
- İş hayatında problemsizliği hedeflemek yerine, problemlerin olabileceğini kabul edip olası riskleri minimize etmek için kendinizi geliştirmelisiniz.
- Son olarak sorun ne olursa olsun çözüm için iyi bir iletişim dilini tercih etmeye çalışın.
Sağlıcakla Kalın.
Yazan ve Kaynak : Fatih Saruhan, Medium