Anasayfa / manşet / Ya yatağınızı değiştirin ya işinizi

Ya yatağınızı değiştirin ya işinizi

Ruhun bedeni bedenin de ruhu etkilediğini biliyoruz. Peki bu denklemden yola çıkarak işinizi sevip sevmediğinizi anlayabileceğinizi biliyor musunuz?

Motivasyon = beklenti × sonuca ulaşabilme olasılığı ise ben de diyorum ki;

Mutluluk ve tatmin çoğaltıldıkça hissedilen yorgunluk azalır.

Aklıma 2014 yılındaki halim geldi. Yoğunluk hat safhada. Hafta içi işe gidiyorum, mesai saatleri 9/18 ancak benim evden çıkma ve eve varma saatleri 7/20.

Bir yandan koçluk eğitimine başlamışım. Hafta sonlarımı alan bu müthiş eğitimin saatleri 10/19. Tabii benim evden çıkma ve eve varma saatleri 8/20. Diğer yandan yazmaya devam ettiğim Rüya Yazarı. Tahmin edersiniz ki kitaba zaman ayırmam için daha az uyumam gerekiyordu. Bunlara ek olarak her hafta yazmaya özen gösterdiğim bloğum.

Okuyunca çok da abartılacak bir durum yokmuş gibi görünse bile emin olun ciddi efor sarf etmem gerektiği bir dönemdi. Bunlara, yapmam gereken evle ilgili işleri de eklersem belki sizi daha çok ikna edebilirim.

motivasyon degisim ile baslar

Sizce tüm bunları yaparken bedenimim durumu ne halde olabilir? Tabii ki yorgun. Ancak bu yorgunluğun aksine enerjimin ve öğrenme/üretme isteğimin en fazla olduğu zamanlardı. Hatta çalışma yönündeki güdülerim o kadar yoğundu ki nispeten sahip olamadığım hijyen faktörlerin (özel yaşama zaman ayırma, ulaşım koşulları, çevresel faktörler, yani kısaca yaptığım iş dışında kalan ancak işe etki eden faktörler) yokluğu beni yıldırmadı.

Hijyen demişken kısaca Herzberg’in Motivasyon – Hijyen Teorisi‘nden bahsetsem iyi olacak. Motivasyon konusunda geliştirilmiş teorilerden birisi de Frederick A. Herzberg’in “Çift Faktör Teorisi” ya da “Motivasyon-Hijyen Teorisi” olarak bilinen yaklaşımıdır.

Herzberg durumu ikiye ayırıyor ve diyor ki; bir tarafta motivasyonel faktörler var, eğer onlar olmazsa harekete geçme isteğimiz olmaz, varlıkları ise bizi coşturur. Bir de hijyen faktörler var ki onlara sahip olmak çoğu zaman hissedilmez ancak ortadan kalktıkları zaman yüzümüz asılmaya başlar.

Motivasyonel etmenler başarı, tanınma, takdir edilme, yapılan işin niteliği, yetki ve sorumluluk sahibi olma, ilerleme ve yükselme imkanlarının olması vs. iken hijyem etmenler için ücret, çalışma ortamı, yan haklar, özel yaşam dengesi, ast-üst ilişkileri, yönetim şekilleri vs. diyebiliriz.

Şimdi bir düşünün. Sizin derdiniz motivasyonel faktörleri mi yoksa hijyen olanları mı?

Hijyen faktörleri iyileştirmek nispeten daha kolay. Eğer sıkıntı motivasyonel etmenlerdeyse yaşanılan fiziksel yorgunluk kişi tarafından daha yoğun hissediliyor ve bunun sonucu ortaya yetişememe korkusu, anlamsız bir bitkinlik, hayattan zevk alamama, yaşam sevincini yitirme, hiçlik hissiyatı çıkıveriyor.

Diyeceğim o ki, hissettiğimiz halsizlik, altından kalkamadığımız bitkinlik uğraştığımız işe olan ilgimiz ile ters orantılı bir halde. Kendimizi işe yarar hissettiğimiz, yaparken mutlu olduğumuz, verimli sonuçlar elde edeceğimiz çalışmaların içinde yer aldığımız zaman ne kadar uykusuz kalırsak kalalım enerjimizi olumsuz etkilemiyor. Mutlaka fiziksel olarak bazı sonuçlar doğurabiliyor ancak bizim tarafımızdan hissedilen ve olumsuz algılanan kısmı yok denecek kadar az oluyor.

Yarın sabah nasıl uyandığınıza bir bakın. Yataktan çıkma isteğinize, bacaklarınızdaki ve kollarınızdaki ağrı durumuna bakın. Eğer uyanıyor olmaktan şikayetçiyseniz sizi yataktan kalkmaya zorlayan her ne ise sizi çok da mutlu ettiği söylenemez.

Ağrılarınız için ya yatağınızı değiştirin ya işinizi…

Herkese mutlu ve tabii ki enerji bir gün dilerim!

Yazan : Tuğçe Güçnar Kengil | kendinigelistir.com

Hakkında Tuğçe GÜÇNAR KENGİL

Uludağ Üniversitesi Sosyoloji Bölümünü tamamladıktan sonra kariyerimde İşe Alım ve Kariyer Yönetimi alanına yöneldim. İnsanlarda hem işe alım süreçlerinde hem kariyer gelişim serüvenlerinde gördüğüm içsel sorgulama ve sürekli arayış halleri beni koçluk alanına yöneltti. Para kazanırken de mutlu olunabilmeli diye düşünürken kendimi Sola Unitas Akademi’de buldum. Koçluk eğitimlerine başlayarak Yaşam, Öğrenci ve İlişki Koçluğu alanlarındaki eğitim ve çalışmalarıma halen devam etmekteyim. “Sen değiş dünya değişsin” inancıyla oluşturduğum blog sayfamda insana dair yazılarımı paylaşmanın yanı sıra henüz basılmamış bir kitabım ve tasarı aşamasında yazılmayı bekleyen 2. kitabımın heyecanıyla yaşamaya devam ediyorum.