Doğum, yaşam ve ölüm. Hayatın üzerinde tartışma götürmeyen belki de en net denklemi. Bebeklik, çocukluk, gençlik derken bir de bakmışız ideal ömrü neredeyse yarılamışız. Bundan sonra sorular ve sorunlar artarak hayatımızda yer bulmaya başlar. Neleri iyi yapabiliyorum, neleri yapamıyorum, neleri yapmalıyım diye beynimiz sürekli bize sorular yöneltir. Bu düşünce trafiğinde ilerlerken çoğu zaman en önemli soruyu sormayı unuturuz. Neyi yapmaktan keyif alıyorum?

Çoğumuzun yetiştirilme tarzı bu soruyu kendimize sormamıza olanak tanımaz. Belirli kurallar ve kalıplar çerçevesinde kalmayı tercih ederiz.

Şimdi arkanıza yaslanın ve düşünün “Neyi ve neleri yapmaktan keyif alıyorum?”

İşte o bulduğun şey aynı zamanda senin iyi yapabildiğin ve sonucunda başarılı olacağın şeydir. İnsanın sevdiği bir şeyi yapması ve sonrasında başarılı olması kadar doğal bir şey yoktur. Bir nesneye, düşünceye ve kişiye karşı yönelmiş güçlü duygular bizim tutkularımızdır. Yine de çoğu zaman tutkularımızın tam olarak farkında olmadan hayatımıza devam ederiz. Hayatın temposu ve sorularıyla o kadar meşgul oluruz ki bizi biz yapan, başarıya ve mutluluğa taşıyacak olan tutkularımıza çoğu zaman fırsat vermeyiz. Bunu yapabilenler gerçek başarıyı ve mutluluğu yakalayabilenlerdir. Hayatına sevdiğin hatta tutkulu olduğun konuları dahil edebilirsen başarıda arkasından gelecektir. Başarı motivasyonu arttıracak ve yeni başarılara olanak tanıyacaktır.

Başarmak için bazen küçük adımlarla bir şeyleri değiştirmeye başlayabiliriz. Unutulmamalıdır ki tek bir adım hiçbir şey yapmamaktan daha büyüktür. Pek sevmediğim ve keyif almadığım işleri yaparak para kazanabilirim, sevdiğim ve tutkulu olduğum işler ise benim karnımı doyurmaz sadece iyi vakit geçirmeme olanak tanır. Bu kurgu genel kabul görmüş ancak başarıyı törpüleyen bir durumdur. Bu durumu tersine çevirmekse bizim elimizdedir. [highlight]Başarmak için kişinin kendi mücadelesini vermesi gereklidir.[/highlight] Birilerinin gelip sizin hayatınızı değiştirmesini ve tüm olumsuzlukları hayatınızdan çıkarıp sizin istediğiniz bir hayatı sunmasını bekliyorsanız daha çok beklersiniz. Bunu başarmış kişilerin örnekleri ”gerçek başarı hikâyeleri” olarak tanımlanır ve dilden dile dolaşır. Adı üzerinde hikâyeler gerçektir, yani masallardan ve filmlerden alıntı değildir. Hikâyedeki kişinin kahramanını farklı kılan ise cesaret gösterip eyleme geçmesi ve sonucunda da başarıya ulaşmasıdır. Bir sonraki hikâyenin kahramanı sen olmak istiyorsan, güvenli sulardan çıkmalı ve gerçekten istediğin denizlere ulaşmak için kürekleri çekmeye başlamalısın. Peki, ne yapabilirim, öncelikle hayatımda istediğim ve kesinlikle istemediğim konular nelerdir bunları yazılı hale getirmek gerekir. Sonrasında olumlu olanlardan hangilerini hayatıma daha çok dahil edebilirim, olumsuzlardan hangilerini hayatımdan çıkartabilirim diye öncelik sırası yaparak ilk adımlarını atabilirim. Bu durum içine su alan teknemizin deliklerinin kapanmasına ve suların boşaltılmasına yarayacaktır. Teknemizi istediğimiz rotada götürmek için rüzgârın sadece arkamızdan esmesi gerekmez. [highlight]Rüzgar hangi yönden eserse essin yelkenlerimizin açılarını ayarlayarak istediğimiz yöne gidebiliriz.[/highlight] Önemli olan bunun nasıl yapılacağını bilmek ve rüzgârın yönünü ya da yelkeni doğru kullanmaktır. Bilgini ve tutkularını doğru amaçlar için doğru yer ve zamanda kullanabilirsen kendi istediğin istikamete doğru yol alabilirsin. Aksi durumda sürüklenmek ve hedeflerinden uzaklaşmak kaçınılmaz olacaktır.

[box type=”info” ]

Artık yelkenlerimizi ve rüzgarı doğru kullanarak, teknemizi bizim istediğimiz yöne götürme zamanı. Denizcilerin sık kullandığı bir söz vardır, “Alesta tramola” (Rotanı değiştirmeye hazır mısın)?

[/box]

Rüzgarınız bol, rotanız başarı olsun.

Yazar : Volkan Karaca | İzgören Akademi