Anasayfa / manşet / Mutsuzluk bulaşıcı bir hastalığa nasıl dönüştü?
mutsuzluk hastalığı

Mutsuzluk bulaşıcı bir hastalığa nasıl dönüştü?

Mutluluk her ne kadar arzulanan bir durum olsa da etrafımızda olan birçok mutsuz insanı görmemek mümkün değil. Mutsuz olmak bulaşıcı bir hastalık gibi yayılıyor ve mutsuz insan sayısı hızla artıyor. Mutsuzluk, tercih eden insanlardan kaynaklanan bulaşıcı bir hastalığa dönüşmüş durumda…

Mutluluk başarı mıdır?

Mutsuzluğu tercih eden kişilerin bir kesimi, içinde bulunduğu zorluklardan şikayet ederken, büyük bir kesim ise kolay elde edilen olgulardan şikayet ediyor. Bu durumu açıklamak için örneklerden yola çıkmak mümkün.

Kolay olanın verdiği tek şey; anlık doygunluk hissidir.

Zeki insanları mutlu etmek için gösterilen bir çaba gerekiyor. Bunun sonucunda ortaya çıkan bir oluşumdan bahsetmek şart. Kolay elde edilen hiçbir olgu, hızlı tüketildiğinden yeterli bir tatminkarlık veremez. Kolay olanın verdiği tek şey; anlık doygunluk hissidir.

Anlık doygunluk hissi, bir sonraki arzulama vakti geldiğinde yetersiz kalacağı için süreklilik gerektirir. Sürekli elde edilmesi imkansız olan zevkler için sonuç; çaresizlik ve kronik mutsuzluktur. Kaçınılmaz son budur ve bu mutsuzluk döngüsünde zincirin ilk halkasıdır. Çünkü mutsuzluk bulaşıcıdır.

“Belki bir vakit vardır ki, uyanışı gerektirir. İşte bu vakit şimdi gelmiştir.” — Buddha

Bu durumu basit bir örnek ile açıklamaya çalışırsak:

“Fast Food” yiyecek tüketen insanlar gibi düşünebiliriz. Bazı insanlar, açlık hissini bastırmak için 15 dakika içinde hazırlanan bir yiyecek seçebilir. Kalorisi oldukça fazla ve sunum süresi ile eş zamanlı doygunluk hissi veren bir yiyecektir. Zararı, hacimden daha fazla ve en yaygın tüketilen yiyeceklerdir. Aynı zamanda yaygınlaştıkça biçimsiz insana dönüştüren tüketim rekortmenidir.

Başka bir örnek ile daha basite indirelim:

Bir dağ hayal edelim. Amaç; zirvesine ulaşmak olsun. Bunun için iki alternatif yol bulabiliriz. İlki; 15 dakika içinde bir helikopter ile zirvede olmaktır. İkinci yol ise; bedensel çaba ile 5 saatte zirveye ulaşmaktır. Birçok kişinin helikopteri tartışmasız kabul ettiğini ve yazının son cümlesini tamamlarken bile inatla aynı kararda ısrar edeceğini duyabiliyorum. Helikopter ve bedensel çaba arasında genel geçer bir fark vardır. Bedensel çaba ile ulaşmak özel bir gayret ve azmin kanıtıdır. Kaçınılmaz sonucu ise başarıdır.

Başarı duygusu her zaman hatırlanacak bir iz bırakır.

O iz, mutluluk hissine yol açan bir kodlama yapmaktadır. Kodlanan anıyı beyin tekrar tekrar yaşamaktadır. Bu kod bir tür antrenman olduğu için beyin çok fonksiyonlu çalışacaktır. Sonuç; geleceği arzu edilen yönde ilerletmektir. O halde başarı, kalıcı izi ile mutluluğu taze tutan gizli bir sihirdir.

“Hayattaki mutluluğun, düşüncelerinin niteliğine bağlıdır.” — Marcus Aurelius

“İnsan, düşüncelerine dikkat etmelidir”

İnsan düşündüğü her şeyi doğrudan veya dolaylı yollarla hayatının içine çekmektedir. Çünkü insan, her birey ve her şey ile devamlı temas halindedir. Bu temas mutlu bir insanı, tek bir kişi yüzünden mutsuzluğa sürükleyebildiği gibi tek bir düşünce de aynı insanı mutsuzluk girdabına alabilir.

Bir Çin atasözüne göre insan, düşüncelerine dikkat etmelidir. Çünkü onlar yapacaklarının başlangıcıdır. Bu sebeple insan, aklına yatmayan hiçbir şeyi ve hiçbir kimseyi, beyninde işgal eden bir yer vermemelidir.

Mutlu ve daha basit yollardan yaşamaya devam etmesi için bu ilk adımdır. Atılan bu ilk adım tüm hayatın gidişatın belirlemektedir. İnsan yola çıkarken arzu ettiği hayatın şekline göre kendi seçimleri ile yaşamalıdır. Kalıcı mutluluk; kestirme yoldan değil, bazen tercih edilen yolda emeklemeyi gerektirir.

Kaynak : Gülen KESER | İndigo Dergisi

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.