Anasayfa / manşet

manşet

Hayatına Dokunan Herkes Değerlidir ama Herkes “özel” Değildir!

Ben tesadüflere inanmam fakat doğru yer doğru zaman doğru insanlar denkleminin hayranıyımdır.

Size bu bağlamda eğitimlerimin temel konusu olan ve benimsediğim temel Hint felsefesinin 4 altın kuralından bahsetmek istiyorum.

Birinci kural : Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretir.

İkinci kural : Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. “Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı” gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir. Devamını Oku »

Daha uzağı görmek için, daha derine inin!

Bazen başarısızlıklar ve şanssızlıklar bizi belli bir yöne iter. Bir kapı kapanır diğeri açılır. Her girdiğimiz kapının ardında yeteneklerimizi en iyi şekilde kullanacağımız fırsatlar karşımıza çıkar.

1996’dan beri New Yorker’da yazan Malcolm Gladwell’i en çok satan kitapları sayesinde tanıyoruz. Kıvılcım Anı, Çizginin Dışındakiler, Köpeğin Gördüğü, Göz Kırpma gazetecinin karmaşık konuları renkli örneklerle son derece basit, anlaşılır ve akıcı bir dille anlattığı başarılı eserler.

Gladwell’in başarısı hemen her konu ile ilgili varsayımlarımızı ya da bildiğimizi zannettiklerimizi verilere dayandırarak metodik bir şekilde çürütmesi ve alışılagelmiş düşüncelere büyük bir ustalıkla meydan okuması. Senede 5-6 kez tüm gününü New York Üniversitesi’nin kütüphanesinde geçirmekten hoşlanan Gladwell rastgele önüne gelen her şeyi okuyor ve birçoğumuzun atladığı detayları yakalayarak dünyaya bakışımızı değiştirecek teoriler üretiyor. Devamını Oku »

Dinleme Becerisi Kazanabilmek için 5 Egzersiz

Sağlıklı bir iletişimin gereklerinden biri olan dinlemeyi, sesten anlam çıkarma olarak tanımlayabiliriz. Zihinsel bir çıkarım süreci olan bu eylem, iletişime harcanan vaktin yaklaşık yüzde 60’ını kaplar. Dolayısıyla önemi büyük bir beceridir.

Ne var ki modern çağın teknolojik gelişmeleri, dinleme becerimizi kaybetmemize neden oluyor. How to be Heard; Secrets for Powerful Speaking and Listening kitabının yazarı Julian Treasure, bunun birçok nedeni olduğunu belirtiyor. Treasure’a göre; dinlememizi kaybetmemizin nedenleri arasında, sesi kaydetme yollarını icat etmemiz önemli bir yere sahip. Önce yazıyla, sonra ses kaydıyla ve şimdi de video kaydıyla sesleri kaydetmeye başlamamız, doğru ve dikkatli dinlemenin değerini tamamen yitirmemize sebep oldu. Devamını Oku »

Sınırlarımız, Sınırlamamıza Engel mi?

Çocuklar dünyaya sonsuz bir iştahla gelirler. Anneden tutkuyla emilen süt, her objenin ağza götürülerek tanınmaya çalışılması, doyulmayan oyunlar, bitmeyen sorular, talepler, ısrarlar ısrarlar… Ne pazarlıklar döner evlerde ebeveynler ve çocuklar arasında ki bu pazarlıkların çoğu zaman galibi baştan bellidir.

Çocukların sağlıklı bir şekilde ruhsal gelişimlerini sürdürebilmeleri, kendilerini sevgi ve güven ortamında hissedebilmeleri ile doğrudan ilgilidir. Nasıl ki bebekler, etrafı koruyucu yastıklarla çevrili yataklarda yatırılıyorsa, çocukların etrafını saran dünyanın da bir düzen içinde olması ve kurallarının belirlenmiş olması çocukların kendilerini güvende hissetmelerini sağlar. Çocuklara sınır konulması konusu işte bu noktada ortaya çıkar. Devamını Oku »

İnsan Sarrafı Olmak ve İnsan Sarrafı Olmak için Kaynak Önerileri

Hem daha iyi ilişkiler geliştirmek, hem insanları daha iyi tanımak, hem daha doğru işe alımlar yapmak ve iş kararları vermek, hem doğru eş seçmek için gereken çok önemli bir beceri var: İnsan Tanımak!

İnsan Davranışını Doğru Tanımanın bir reçetesi yok belki ama, ona yakın bir liste paylaşıyorum sizinle aşağıda. Bu liste uzun yıllar süren sosyoloji, psikoloji, iş görüşmesi ve insan davranışı analizi alanında, en sıklıklıla kullandığım düşünce modelleri ve be yaklaşımlarının özüdür. Eklenebilir, geliştirilebilir. Yorum olarak önerilerinizi eklemekten lütfen çekinmeyin Devamını Oku »

Bir Problemi Yeniden Tanımlamanın 7 Adımı

Bir ofis binasında herkes asansörün yavaşlığından şikayetçi. Şikayetler çoğalınca konuyu bina görevlisine götürürler. Görevli çözüm olarak asansör duvarlarına ayna konulmasını teklif eder. Ayna çözümü oldukça ilginç bir yaklaşım, zira şikayet edilen sorunu aslında ortadan kaldırmıyor. Yani asansörü hızlandırmıyor, onun yerine problemin tanımını değiştiriyor. Problemi “Asansör yavaş” yerine “Asansörü beklemek sıkıcı” olarak tanımlıyor ve çözüm olarak insanların aynada kendini inceleme imkanını sunuyor. İnsanlar aynaya bakarak kendilerini oyaladıklarından beklemek artık o kadar sıkıcı olmuyor ve şikayetler ciddi oranda azalıyor. Görevlinin burada yaptığı problemi baştan tanımlamak.

Problemlerin benzer şekilde, yeniden tanımlanarak daha etkili çözülmelerini sağlamak için yönetim danışmanı T. Wedellsborg 7 adımlı bir model öneriyor. Devamını Oku »

Kolektif Zeka, Karıncalar ve Kişisel Gelişim

Kişisel gelişimi kendi hayatının odağında önemli bir noktada tutan kişilerin hayatta karakterlerini oturtmaları ve kendilerini bulmaları için doğru zamanda doğru bilgiye ulaşabilmeleri, vazgeçilmez bir artı. İşin özünde şöyle bir gerçek var; Matthew Killingsworth’un araştırmasını da, okuduğunuz bu düşünce eserinin başka kişilerle paylaşımını da mümkün kılan bizim geliştirdiğimiz bu bağlayan teknolojiler. Ancak hepsinin ötesinde, bağlı olmanın gerçekten ne kadar devasa bir gelişim ve evrim ivmesi kattığını anlamak için kolektif zeka kavramına ve karıncalara bakmalıyız! Devamını Oku »

Hiç Bir Strateji Hayatın Gerçeklerine Karşı Koyamaz

Hedef, anlaşılması kolay bir kavramdır. Bir çocuğa bile hedefin ne olduğunu herkes kolayca anlatabilir. Fakat ne hikmetse strateji, insanlar üzerinde “ileri fizik” kavramı gibi bir etki yaratır. Sanki strateji, herkesin anlayacağı bir şey değilmiş, sadece üst düzey yöneticilerin ve patronların aklının ereceği bir kavrammış gibi anlatılır.

Nobel ödüllü fizikçi Luiz Alvarez, “Verdiği derse ‘ileri fizik’ diyen hoca, anlatacağı konuyu karmaşık buluyordur; aksi olsaydı “temel fizik” derdi.” demişti.

Aslında strateji kavramı da hedef kadar kolay anlaşılır bir kavramdır: “Nereye?” sorusunun cevabı hedef ise “Nasıl?” sorusunun cevabı stratejidir. Strateji, hedefe giden yoldur. Devamını Oku »

Rakibinin Kalitesi SEN’i belirler!

Beraber yarıştığın rakibinin kalitesi, seni belirler.

Önemli olan, basit entrikalar ve dedikodular ile rakibini geçmeye çalışmak değil, gerçekten ciddi, performansı yüksek ve kaliteli olan rakip ile beraber koşmaktır.

En önemlisi de, birbirine saygı göstermektir.

Çünkü değerli bir rakip, her zaman öğretir ve geliştirir.

Şöyle de bir söz vardır; ahmak dostun olacağına, akıllı düşmanın olsun. Devamını Oku »

Koçun Kadar Konuş!

Mayıs ayının başıydı; akşamın ileri saatlerinde telefondan bir uyarı geldi; Linkedin’de yer alan bir paylaşımda benim 29 Mayıs’ta düzenlenecek “HRBP- İşin Ortağı İnsan Kaynakları- Zirvesinde yapacağım konuşma başlığı yer alıyor: “İnsan Kaynakları Neden Koç Gibi Liderlerden Oluşmalı?

Zirvenin fikir babası Sevgili Yiğit Oğuz Duman ile konuşmayı birlikte planlamıştık ama içeriği henüz belirlememiştik. O sıralarda benim için 2 Koç çok önemliydi; biri 13 yaşındaki Kızım Nehir’in oynadığı Galatasaray U13 Kız Takımının Koçu Cansu Zaim, diğeri ise Euroleague Final Four’da bir kez daha şampiyonluğu zorlayacak Fenerbahçe’nin Koçu Zeljko Obradoviç. Her iki takımın da şampiyonluğunu kafamda canlandırarak “Budur!” dedim. Muhtemelen Sevgili Yiğit’in kafasındaki Koç başka türlüydü ama İK için basketbol koçlarının gerçekten de çok iyi rol model olacağını düşünüyorum. Devamını Oku »