Başrollerinde Nilüfer Açıkalın, Nehir Erdoğan, Patrick Muldoon ve Zachary Charles’ın yer aldığı Türk-Hollywood ortak yapımı ‘Meleğin Sırları’, mart ayında gösterime girecek. Filmin yapımcısı Kevin Corchiani’nin hikayesiyse başlı başına bir film gibi.
Kevin yani Kenan Demir, 12 yaşında Ataköy’de bakkal çıraklığı yaparken şans eseri, o dönem Efes Pilsen’de oynayan ünlü oyuncu kurucu Chris Corchiani ile tanışıyor. Ne var ki bu sadece bir tanışıklık olarak kalmayıp arkadaşlığa, sonra da Chris Corchiani’nin Kenan’ı evlat edinip, ailesinin bir parçası olarak Amerika’ya götürmesine kadar varıyor.
O günden sonra adı Kevin olan Kenan Demir, İngilizce öğrendikten sonra İspanya, Amerika ve İtalya’da eğitimini tamamlıyor. Bu arada atletizm sporuyla ilgilenip Amerika’daki büyük üniversitelerinden burs teklifleri alıyor. Bir yandan da sinema-tiyatro ve tarih eğitimi görüyor. Hayat hikayesini kitaplaştırmayı düşünen Kevin Corchiani ile Tokat’ın Gözpınar Köyü’nde başlayıp İstanbul’a ve oradan da Amerika’ya uzanan hikayesini konuştuk.
Corchiani Ailesi’nin bir ferdi oluşunuzun hikayesini anlatır mısınız?
Ataköy’de çırak olarak çalıştığım bakkalda servis yaparken, hiç tanımadığım bir adam çıktı karşıma. İngilizcem olmadığı için de ne dediğini anlayamadım. Kim olduğunu anlamam için eskiden oyuncu olarak yer aldığı Boston Celtics takımının kartını gösterdi ki ben sadece kafamı sallayıp, nasıl yardımcı olabileceğimi sormaktan başka bir şey yapamadım. Sonra bir arkadaşım bana onun Efes Pilsen Basketbol Takımı’nın oyun kurucusu Chris Corchiani olduğunu söyledi. Bir bakkal çırağıyla bir basketbolcunun böyle başlayan arkadaşlığı ilerledi ve bir aile olmaya kadar vardı.
Onlarla bir aile olmak şans mıydı?
Şansa inanmıyorum. Chris’le tanışmam bir şans değildi çünkü işimi yaparken onun yardıma ihtiyacı olduğunu görüp, yardımına koştum. Bu sadece benim karakterimi gösteren bir durumdu. Ataköy’de yaşayan birçok ünlü futbolcu ve basketbolcu, sinema oyuncusu var ama Chris Corchiani’nin bana gösterdiği ilgiyle başlayan iletişim şans değil, önüne çıkan imkanları iyi kullanıp, güzel adımlar atan bir gencin hikayesi olarak açıklanabilir. Benim yerimde başkası olsa o gün Chris’e selam verip işine dönerdi ama benim kalbimden ona yardım etmek geldi.
Corchiani ile tanışmadan önce geleceğe dair ne tür planlarınız vardı?
Chris’le tanışmadan önce de geleceğe parlak bakıyordum. Ortaokulu bırakıp çalışmaya başlamamın en büyük nedeni, annemin evlere gidip temizlik yapmasını önlemekti. Nerede olursam olayım başarılı olmak için çalıştım; bakkalda çalışırken de en iyi olmak için hızla servis yapıp işe hemen geri dönüyordum. Orada çalışırken birçok çocuk gelip gitti ama hiçbiri işi düzgün yapamadı, zaten çıraklık kolay bir iş değildir. O işi para için yapıyordum ama aynı zamanda seviyordum da. Küçük yaşlardan beri kafam ticarete basıyordu; ilkokuldayken mantar toplayıp satardım, beşinci sınıfta aldığım tıraş makinesiyle bütün çocukların saçlarını kesip para kazandım. Geleceğim her halükarda parlaktı ve bir kapının önümde açılması yeterli oldu. Hayata parlak ve gülümseyerek bakmayı seven bir gencim.
AMERİKA’DA HAYAT ZORDUR
Bu dönüm noktası hayatınızı nasıl değiştirdi?
Ailemin güzel kalpliliği ve fedakarlığı sayesinde hayatım çok değişti çünkü yurtdışına çıkıp Corchiani Ailesi’yle birlikte olmam için bana fırsat tanıdılar. Hayal gücü geniş bir insanın hayallerini daha da büyütmesi için bir adım oldu bu. İki ailemi de en iyi biçimde temsil etmek ilk görevim. Ayrıca öğrenim hayatına geri dönebildiğim için de çok mutluyum. Ama hayatımda esas değişen şey; eskiden sadece küçük bir kutunun içinde hayal kurabilirken şimdi o kutunun dışına çıkabilmem.
Sinema ile eskiden beri mi ilgiliydiniz?
Çocukluğumdan beri… Gözpınar Köyü’nün en yaramaz çocuklarından biriydim. Bir gün köyün ortasında toplanan kadınlara şaka yapmak için ağaçtan topladığım kirazları kanmış gibi yüzüme sürdüm. Oscar’a layık bir rol sergilemiştim hatta bir kadın korkudan bayıldı!
Kariyerinizi sinema konusunda yönlendirmeye nasıl karar verdiniz?
2005 yılında Osman Sınav’dan aldığım bir ders sinema dünyasına girmeme yardım etti. Birlikte Kuzey Carolina’da birkaç gün geçirdik ve onun sayesinde sinemaya ısındım.
‘Meleğin Sırları’ sinema kariyerinizde bir ilk, film hakkında neler anlatacaksınız?
Bir Türk kızının Amerika’daki hikayesini anlatıyor. Film, insanların Amerika’ya başka bir açıdan bakmalarını sağlayacak, orada yaşam herkesin tahmin ettiği kadar kolay değil. Hollywood yapımı ilk Türk filmi, Amerika’nın televizyonda görünenden farklı bir yüzünü gösteriyor. ‘Meleğin Sırları’ filminin senaristi ve yapımcısı Leslie Bates Büyüktürkoğlu ile, benim de gönüllü olarak çalıştığım, Türkiye’de ihtiyacı olanlara yardım yapan bir kurum olan ‘Bridge to Turkiye Fund’un (BTF) başkanı sayesinde tanıştım. Yönetmen Aclan Bates Büyüktürkoğlu oyuculuğumu geliştirmem için filmde küçük bir de rol verdi. Kenan Productions isimli şirketimle de prodüksiyonda yer aldık.
Filmin geliri Türkiye’ye dönecek
Corchiani, ‘Meleğin Sırları’ filminin yaratıcı ekibi olarak kazanılacak paranın bir kısmını Türkiye’ye geri vereceklerini anlatıyor. “Bu durum zaten Hollywood’da çok yaygın. Yapımcılar ve hatta oyuncular, gelirin bir kısmının yardım işlerine gitmesini kontratlarına bir şart olarak koyuyorlar. Biz de Edirne Sağır Dilsizler Okulu, İzmir Behçet Uz Çocuk Hastanesi Vakfı’na bağışta bulunup, bin kadar Kardelen projesi öğrencisine bot, kaban ve çanta gibi temel ihtiyaç yardımı yapmayı planlıyoruz.” Filmin gelirinin bir bölümünün yardım işlerine ayrılacak olmasının ekipte yer almasının en büyük sebeplerinden biri olduğunu söyleyen Corchiani, sinema kariyerini Türk ve Amerikalı yapımcılarla yapacağı yeni projelerle ilerletme yolunda.
Yazan : Selin Özavcı
Kaynak : Akşam
