Anasayfa / Esra PAÇA

Yazar Arşivi: Esra PAÇA

Esra Paça, herşeyden önce bir kadın olarak, İstanbul’da doğdu. İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası Finans bölümününden birincilikle mezun oldu, daha sonra İngiltere’de Essex Üniversitesi’nden Uluslararası Yönetim dalında yüksek lisans diplomasını alıp Türkiye’ye döndü. Aldığı Bireysel Gelişim eğitimlerinden sonra Mobius Danışmanlık isimli kendi şirketini kurdu. Halen “önce kadın” Eğitimleri’yle, ataerkil dünyada, kadın gücünü, kadınlara hatırlatmayı hedeflediği eğitimler vermektedir.

Paramparça Hayatlarımız

En önce ruhmuşuz.. Ruhumuzun ışık olduğunu unutup, tekrar hatırlamak için bedenlenmişiz. Ruhumuz bir bedene girmiş, insan olmuşuz.. İnsanı, kadın erkek diye ikiye ayırmışlar.. Sonra dinler gelmiş, benim dinin senin dininden üstün diye ayrılmışız.. Sonra yetmemiş, aynı din içinde mezhepler yaratmışız.. Sonrasında ırka göre ötekileştirmişiz diğerini.. Zenci, beyaz, sarı; Türk, Kürt, laz olmuşuz. Bu da yetmemiş. Para bizi daha da bölmüş. Paran kadar konuş demişler, çok parası olanların bile derdi daha çok para olmuş, daha iyi marka olmuş, araba, kıyafet, ev, cep telefonu olmuş.. Teoman’ın dediği gibi bildiğimiz bütün hayatlar paramparça olmuş.. Parçalanmışız, parçalara ayrılmışız, paramparça hayatlar olmuşuz.. Devamını Oku »

Aldım, verdim, ben seni yendim! (2. Bölüm)

Bir şeyleri, karşılık bekleyerek yaptığımızda, aslında kendimizden veriyoruz. Aslında bir şey almak istiyoruz. Sevilmek uğruna.. Anne babamız bizi sevsin diye onların istediği okula gidiyoruz, kendi hayallerimizin peşinden koşmak yerine.. Sevgilimiz bizi sevsin diye, onun istediği kadın oluyoruz. Karşılıksız vermek değil ki bu.. Ayıp olmasın diye, iade-i ziyarete gidiyoruz, bize ziyarete gelmiş olan sözde dostlarımızın evine.. Tam tersi durumda da, bizim doğum gününe gittiğimiz arkadaşımız, bizi kendi doğum günümüzde aramayınca ayıplıyoruz.. Devamını Oku »

Aldım, verdim, ben seni yendim!

Hayatımız ilişkilerden ibaret.. Anne babamızla, kardeşlerimizle, arkadaşlarımızla, sevgilimizle, köpeğimizle, evimizde saksıda baktığımız çiçeğimizle bile bir ilişkimiz var.. Bu ilişkilere göre şekilleniyoruz.. Her bir ilişkimizde başka insanlar oluyoruz.. Anne babamızın karşısında kız çocuğuyuz, patronumuzun karşısında talimatları yerine getiren personeliz veya kocamıza yemek yapan kadınız. Çocuğumuza anneyiz, dostumuzun sorunlarını dinleyen dert ortağıyız.. Bu ilişkilerin çoğunda da bir koşulsuz sevgiden Devamını Oku »

Penisi olan kadınlara.. (2. Bölüm)

Ben güçlü bir kadındım.. Ben penisi olmadığı için, bir penisle hayatımın tamamlanacağını, hayatıma bir penisin girmesiyle hayatımın anlam bulacağını zanneden bir kadındım, birçok kadın gibi, erkek gibi bir kadındım işte.. Güçlü kadınlar.. Bundan değil midir, çoğumuzun evlenme isteği? Bundan değil midir, özellikle bir kadın için yalnızlık toplumda olmaması gereken, kabul görmeyen bir kavram; ve bundan değil midir herkesin bir eşinin olmasını ve aile kurması gerektiğini savunan düşünceler? Devamını Oku »

Penisi olan kadınlara..

Ben penisi olan bir kadınım.

Kadınlarda penis ne gezer dediğinizi duyar gibiyim.. Ama ben ve benim gibi bazı kadınlar “penisi olan” bir kadın bilinciyle yetişiyoruz işte. Erkek doğmadığımız için, “erkek gibi” olmaya çalıştığımız bir hayat sürüyoruz, o olmayan penislerimizi erkek gibi güçlü durmaya çalışarak (güçlü durmak ne demekse),  kadınlığımızı yadsıyarak, belki kadın olmayı güçsüzlük olarak görerek ve bu yüzden çoğu kadını eleştirerek, erkek annesi olmayı hayal ederek geçiriyoruz. Devamını Oku »